31.BÖLÜM

106 85 0
                                    

Keyifli okumalar🧡

Elimden gelen sadece onu kapısının önünde beklemekti. Başka bir şey yapamıyordum. Ama kalbim onunla beraberdi.

Dedemle beraberdi. Ben beklemeye devem ederken çalan telefon aklıma geldi. Ve arayıp kim olduğunu öğrenmeliydim. Cebimden telefonu çıkarıp o numarayı aradım. telefondan gelen ses tanıdıktı.

Rüzgardı. Ses rüzgar'a aitti. biriyle konuşmak bana çok iyi gelecekti. Çünkü boğazımda oluşan düğüm tüm bedenime ağrı veriyordu. En derinlerine kadar inen bir ağrıydı.

"Alo, kumsal."

"Efendim rüzgar" Dedim.
Sesimin titrediğine emindim.

"Kumsal, sen iyi misin?"

"iyiyim"Dedim.

ama sesim bana ihanet ediyordu. Çünkü her şey'i ele veriyordu. Ağladığımı belli etmek istememiştim ama elimde değildi.
"Kumsal, sen iyi değilsin. Bir şey mi oldu?"

Daha fazla dayanamayacaktım. Çünkü yanımda birisinin olması bana iyi gelecekti. Yanımda olmasa telefonda konuşmak dahi bana iyi gelecekti.

"iyi değilim rüzgar."

"ne oldu kumsal, bana onu söyle."

Sesi endişeli geliyordu.

Hıçkırıklarıma engel olmaya çalışarak,

"dedem..." Dedim
ama sanki aldığım nefes dahi bana kızıyordu. İçinde o derece kendime kızgınlığım  vardı.

"Kumsal, söyle bir şey mi oldu dedene?"

Ne diyecektim.

Benim yüzümden kalp kriz'i mi geçirdi diyecektim.
"rüzgar, rüzgar ben bir şey yapmadım, yapmak istemedim."

Hiç bir zaman karşısında böyle konuşmamıştım.

"Kumsal, şimdi sakin ol ve bana hangi hastanedesiniz söyler misin?"

Son olan nefesimle hangi hastanede olduğumuzu söyledim.
Dönüp benim yanıma mı gelecekti şimdi. Buna  yok diyemeyecektim.

Çünkü yanımda olması bana iyi gelebilirdi.
O gelene kadar bahçeye çıkıp hava almaya düşündüm. Ama ya dedem de bir haber gelirse felan öğrenemezdim.

Ama bu koridorda daha fazla dayanmazdım. Dışarıya çıkıp biraz hava almak belki de iyi gelecekti. Adımlarımı kapıya doğru atıp dışarıya çıktım.

Dışarıya çıktığımda yüzüme vuran hava biraz da olsun iyi gelmişti. Boş bir bank bulup oturmam lazımdı ama. 

Sonunda boş bir bank bulup oturdum. Hem hastane'nin hem de bahçe'nin arka kısmını görebiliyordum. Ve aynı zamanda karşımdan gelen rüzgar'ı ama o beni görmemişti.

Olduğu yerde durup cebinden telefonu çıkardı. Ve birisi ile konuşmaya başladı. Yüzündeki ifadeyi tam anlayamıyodum. Ama gerilmiş gibi bir hali vardı.

Konuşmayı bitirip hastanenin kapısına doğru ilerlediğinde göz göze geldik. Ve karşımda bir an şaşırdım. Çünkü bana yakındı. Ve eli ayağına dolaşmış gibiydi. Neden karşımda böyle idi. Anlam veremedim ama bana doğru geliyordu. Gelip karşıma durduğunda bile bir tuhaflık olduğunu hissedebiliyordum.

"Kumsal, ne yapıyorsun dışarıda?"

"Hava almaya çıktım."

"deden nasıl, ne oldu?"

"kalp krizi geçirdi. Şimdi içeride ne yapıyorlar bilmiyorum."

"tamam kumsal endişelenme gerekirse daha iyi bir hastaneye gideriz. En iyi doktorları getiririz."

"sağol ama gerek yok içeride ilgileniyorlar."

"sen kiminle konuşuyordun?"

"ha yani biraz gergin gibiydin ondan sordum."

"bir arkadaşımla konuşuyordum."

"anladım."

Söylemesini beklemiyordum zaten.
Ama merak etmemiş de değildim. Belki de o adamlarla bile konuşmuş olabilirdi.

Çok ihtimal vardı. Çünkü ben şu son zamanlarda olan sürprizlere artık şaşırmıyordum. Dönüp rüzgar'a baktığımda göz göze geldik. Ben otururken beni mi izliyordu. Bunu daha önce de yapmıştı.

Buraya gelmesini çok istemiştim. Ama bir tuhaflık olduğu için içim rahat değildi. Sonra konuşacaktık bunları.

"sen iyi misin kumsal?"

"iyiyim."

"hava soğuk içeriye girelim mi? üşütmeni istemiyorum."

"tamam girelim."

Ayağa kalktık. Ve ben önüme bakarak adımlarımı atmaya başladım.

Hastane kapısına yaklaştığımızda karşımda gördüğüm manzara yok artık dedirtti. Ya ben deliriyordum. Ya da bu bir rüyaydı.
Hastane kapısının önünde gizem bekliyordu.

Gizem şu an karşımdaydı.

HER ŞEY BİRAZ SENWhere stories live. Discover now