8.BÖLÜM

129 107 3
                                    

Keyifli okumalar🤎

Saatlerce burada kalacaktım. Odamın karanlığında uyuyamayan ben, demir parmaklıkların içinde nasıl huzurla gözlerimi kapatabilir dim ki?bedenim uyku sinyalleri veriyordu ama benim uyumaya pek niyetim yoktu.

Karşımda bir polis memuru vardı. Ben buraya ait değildim. buraya alışkın değildim. Ellerimi göğsümde birleştirmiş öylece bekliyordum. Üzerimde okul kıyafetimle.

Hem ruhen hem bedenen ve bir gün içinde yaşadıklarımı düşününce aklım almıyordu. Hâlâ gizemden haber alamadım. Annesinin cesedi nerede bu kadar kısa sürede nasıl buldular? Bunları düşünmeden nasıl duracaktım.

İçimdeki duygu kıvılcımları bedenimi ele geçiriyordu. Sabaha kadar bu pozisyonda mı oturacaktım. Bacaklarım ağrısı uykuya teslim olmamı söylüyordu ama uyuyamıyordum. Hem rüzgar, rüzgar neredeydi onu neden hiç göremedim. O bir şekilde beni bulurdu.

Bir bahane üretip yine gelirdi yanıma.neden gelmedi? Beni burada yalnız bıraktı. Oysa  yanımda olacağını düşünmüştüm.

Bunları daha fazla düşünmek istemediğim için ve zihnimi boşaltmak için hiç bir şey düşünmeme kararı almıştım.
Ve derin bir nefes aldım.

Ama bedenimin ağrısı yüzünden daha fazla dayanmayacağımı anladım.

artık yenik düşüp uzanmayı düşündüm. Bacaklarımı o sert, koltuk diyemeyeceğim oturağın üzerine uzattım. Kollarımı başımın altına yastık yaptım.

Burası çok sertti.  Bir süre gözlerim kapalı ama bedenim hâlâ uyumaya direniyordu. Gözlerimi açtığımda karşımdaki polis memuru ile göz göze geldiğimde "ne yani beni mi izliyordu? " diye sormadım değil.

içimde olumlu düşünceler oluşturmaya çalışıyordum ama galiba olmayacaktı.

Dedemin sözleri zihnimde dolanıyordu.

𝚄𝚖𝚊𝚛ı𝚖 𝚑𝚎𝚛 ş𝚎𝚢 𝚍𝚎𝚍𝚒ğ𝚒 𝚐𝚒𝚋𝚒 𝚘𝚕𝚞𝚛.

Öylece uzanmış. Duvarı seyrediyorum. Duvardaki izlere anlam veremedim.

kazınmış şekilde çizgiler, ayak izleri felan vardı. Hatta az da olsa kan bile vardı. Ne oluyordu ki burada? Suçlululara şiddet uygulama veya zorbalık etme hakları varmıydı. Ya da suçluların zorluk çıkarma hakları.

Göz kapaklarımdaki ağrıya daha fazla dayanamayıp gözlerimi yumdum.

Sabah erken uyanmıştım.

Ama o kadar yorgunluğun üzerine bu kadar erken uyanmak beni şaşırttı. Karşımda masasında oturan polis yoktu. Ne yani gece boyunca buradaydı,gitmek için benim uyumamı mı bekledi.

Sonunda sabah olmuştu. Ben ne zaman bu demir korkulukların içinden çıkaracaklardı. Dedemin yanına gitmek istiyordum. Dediği gibi erken gelmişmiydi acaba aslında şuan saatin kaç olduğunu bile bilmiyorum. Buraya girerken üzerimdeki herşeyi almışlardı.

Karşımdaki camdan güneşin yeni doğuşundan erken uyandığımı anladım.

şimdi ise buradaysa bir demir parçasının üzerinde uyudum. Her yerim tutulmuş ve acıkmıştım. Kıyafetlerimi de değiştirmek istiyordum. Ve en kötüsü burada baş şüpheli olarak tutuluyordum.

Konuşabileceğim, yardım alabileceğim kimse yoktu. Ayağa kalkıp demir korkulukların önüne gelip bir umut polislere seslenmeyi denedim.

Cılız ve sessiz bir tonda,

"bakar mısınız?"

Diye seslendim.

"bakar mısınız, Birşey sormak istiyorum."

HER ŞEY BİRAZ SENDove le storie prendono vita. Scoprilo ora