bullet in a gun

211 25 72
                                    

Birini öldürdüm.

Eren cümlenin anlamını idrak edebildiğinde arka sayfaya geçti düşünmeden. Nedense her şey birdenbire ilginçleşmişti.

Historia'nın el yazısı  sanki özellikle bozulmuş gibi gereksiz kıvrımlı, kelimlerin boyutları birbirine orantısızdı. Yazarken eli titremiş olmalı diye düşündü Eren. Ve muhtemelen ağlıyordu da.

Benim suçum değildi diye yazmıştı Historia. Böyle olmasını istemedim. Bunu istemedim. Kaşlarını kaldırdı Eren. İnkar etmek bir şeyleri düzeltmeyecekti, Historia sadece kendini kandırıyordu.

Pazardan dönüyordum. Hizmetçimiz belini incittiği için bu sefer ben yapmıştım aylık alışveri.

Olağandışı hiçbir şey olmadı. Tamamen normaldi her şey. Sonunda aldıklarımı faytona bırakıp eve gönderdikten sonra biraz daha vakit geçirmek istemiştim kendi başıma.

Rastgele bir tezgahın önünden geçerken satılan narlar ilgimi çekti. Güzel görünüyorlardı, düşünmeden birkaç tane aldım.

Gözlerini kırpıştırdı Eren. Nedense aniden kulakları çınlamıştı. Nefesini bıkkınlıkla dışarı verip şakaklarını ovdu. İşlediği cinayeti giriş gelişme sonuçtan oluşan bir kompozisyonla günlüğüne yazacak kadar aptal olmazdı değil mi Historia?

Kahyam beni bulmadan önce kendi başıma vakit geçirmek istemiştim sadece. Pazardan dışarı çıkan tenha ara sokaklardan birine saptım.

Maalesef o kadar aptaldı.

Ah işte geliyor diye düşündü Eren. Çingene mahallesinde tenha sokaklara tek başına girmek. Ne kadar zekice. Devamını tahmin etmek çok da zor değildi.

Karşıdan uzun boylu genç bi' adam daha geliyordu ama umursamadım. Tam birbirimizi geçiyorduk ki ilk kez yüzüne baktım.

Yüzü hatırladığımdan farklıydı ve saçları onu son  görüşüme göre çok daha uzundu ama gözlerinden tanımıştım. Kolundan tutup durdurdum onu ve beni hatırlayıp hatırlamadığını sordum.

Gözleri bir an aşağı yukarı süzdü beni ama sonra garip bir gülümseme yüzüne yayıldı. Hatırladım deyince ben de gülümsedim.

Sanırım ikimiz de sarılmak istedik ama ben yetimhaneden ayrılalı yıllar geçmişti. Tuhaf olurdu, o yüzden sadece bakıştık.

Gözleri kızarıktı ve alnına kadar indirdiği kapüşonlusuyla hızlı hızlı yürüdüğünden belki de başı derttedir diye düşünüp adını söylememiştim.

Nasılsın diye sordu aniden. Belki de ben sormalıydım. İyi görünmüyordu çünkü. İyiyim deyince yine o garip gülümsemeyle başını salladı. Gitmem gerekiyor deyip arkasını dönünce bi an panikledim.

Yıllardan sonra onu yeniden bulmuşken bu kadar çabuk bırakmak istememiştim. Tekrar kolundan tutup durdurdum onu. Tırnaklarının arası kırmızı siyah pisliklerle doluydu.

Elimdeki sepetten bir tane nar alıp verdim eline. O, şaşkınlıkla nara bakarken gülümseyerek döndüm arkamı ve güle güle Eren dedim.

Ne oldu bilmiyorum. Belki nar sevmiyordu, belki de gerçekten başı dertteydi ve adını sesli söylememe çok kızmıştı.

Ben ilerleyemeden hızla durdurdu beni, kolumdan tutup duvara çarptırdı. Elindeki narla başıma vurdu aniden. Yere düştüm.

Onu tanıyamıyordum, tamamen gözü dönmüştü. Ne yaptığının farkında olmadan sadece öyle istediği için yapıyordu.

Can acısı ve panikle hızlı toparlandım. Elimdeki narlar yere düşmüştü. Ben kaçmaya başladığımda o, narlara basmamak için vakit kaybetti.

Belki de daha hızlı koşmalıydım, belki de asla arkama bakmamalıydım. Bilmiyorum.

Bana yetişti. İkimizi de yere düşürdü. Ona yapmaması için yalvardım.

Kendimi korumak zorunda bırakmaması için.

Ama sözlerim ona ulaşmıyordu. Seni geberteceğim diye bağırıp duruyordu sadece. Tamamen aklını kaçırmış gibiydi. Beni dinlemedi. Elindeki narla tekrar yüzüme vurmak için hamle yaptığında elbisemin gizli cebindeki silahı çıkardım.

Bu uğradığım ilk saldırı değildi. Halk, soylulara karşı öfkeli olduğundan babam kendimi koruyabilmem için böyle bir yönteme izin vermişti.

Tabii ki o silahı ateşlemeyecektim. Asla yapmazdım. Sadece onu korkutmalıydı. Yemin ederim amacım sadece buydu.

Ama o silaha bile bakmadı, yumruğu şakağıma indiğinde bir el silah sesi duyuldu. Benim elimdeki küçük silahtan duman tüterken, Eren şakağına yediği kurşunla yere yıkıldı.

Yemin ederim bunu istemedim. Böyle olsun istemedim.

İlk arkadaşıma, ilk aşkıma, çocukluğumu paylaştığım insana asla zarar vermek istemedim.

Benim suçum değildi. Uyardım, yalvardım.

Zorunda kaldım.

Evet. Benim suçum değildi, sadece zorundaydım.

Kendimi kurtarabilmek için Eren Jaeger'ı öldürmek zorunda kaldım.

 Pomegranate Coffin • Eren Jaeger •Where stories live. Discover now