3.2

3.6K 138 14
                                    

Sabahın kaçı olduğunu bilmiyordum fakat, Erenden önce uyandığım bir gerçekti. Dönüp ona baktım, ilk defa onu uyurken izliyordum. Saçı başı dağılmış, yüz üstü yatmış, yanağı tombul, dudakları büzülmüş görünüyordu.

Elimi kaldırıp, önüne gelen saçları arkasına doğru ittirdim ve hafifçe oynamaya başladım. Kaşlarını çattı ve bana doğru dönüp, bir bacağını bacağımın üzerine, sağ kolunu da kaldırıp belime sardı. Nefes alış verişi çok net hissediliyordu. Ben yavaş yavaş nefes alıyordum. Aradan bir kaç dakika sonra ise, karnıma tekmeler yemeye başladım. Bunun üzerine, Erenin karnında da hareketler oluyordu.

Erene baktığımda, kaşlarını çatarak gözlerini açtı ve direkt olarak örtünün altına, karnıma baktı. Ardından başını kaldırıp kendine gelmeye çalıştı. Kendine gelince derin bir nefes aldı ve gözlerini açıp tekrar karnıma döndü. Elini karnıma koydu. Ardından bana baktı ve hafifçe tebessüm etti.

"Bu çocuklar bize şiddet mi uyguluyor? Yani annelerine? Babalarına?" Kaşları çatıldı hafifçe. "Ayıp değil mi?" Gülmeye başlayınca, Eren başını kaldırıp bana baktı.

"Çok ayıp. Anneciğim, babaya şiddet uygulamayın lütfen." Erene baktığımda, alaycı bir tavırla kaşlarını kaldırdı. "Sana da günaydın sevgilim." Bana doğru eğildiğinde yanağından öptüm ve gözlerine baktım.

"Günaydın güzelim." Yanağımdan öptü ve bir kolunu başının altına koyup bana döndü. Öylece uzanmış birbirimize bakıyorduk.

"Kalksak mı artık? Fotoğraf çekimi varmış malum." Gülümseyip ona bakınca hızlıca yataktan kalktı.

"Haydi! Koğuş kalk!" Kaşlarımı çatıp ona baktım. Ardından karnıma. Kalkmaya çalışınca, Eren bana yardım etmeye geldi.

"Öyle olmaz, vinç çağırın vallahi." Yataktan kalkınca önce lavaboya geçtim. Ardından elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım ve odadan çıktım. Ardından Eren lavaboya geçtiği için odada çıkarttım kıyafetlerimi. Altıma eşofman giymiştim. Üzerimde sadece sütyen ile duruyordum. Bir anda banyo kapısı açılınca afalladım ve dolaba doğru dönüp kapağı kapatmaya çalıştım.

"Emel?" Erenin sesini duyunca daha tuhaf oldum. İnsan kocasından utanır mı?

"Eren, çık çık. Üstümde birşey..." Kapak açıldı, ardından arkamdan sarıldı. Sırtım, onun çıplak vücuduna dayanınca bir tuhaf oldum. Utanma yok gibiydi ama, tuhaftı. Karnımı okşuyor, çenesini de omzumun üzerine koymuş, omzuma hafif hafif öpücük bırakıyordu.

"Utanma güzelim. Sadece sen ve ben varız. İstersen tüm dünyadan utan, kaç, uzak dur. Ama benim yanımda, hiç biri olmasın." Derin bir nefes aldım, gözlerimi kapattım ve sırtımı tamamen sırtına yasladım. Başımı göğsüne koyduğumda, gülümsediğini hissetmiştim. Elimi kaldırıp, karnımın üzerindeki eline koydum. Başını hafifçe eğdi ve derin bir nefes alıp boynumu hafifçe öptü. Dönüp ona baktım.

"Utanmam, kaçmam, uzak durmam. Sadece senin yanında. Sadece seninleyken." Derin bir nefes aldım ve biraz yüzümü buruşturdum. "Fakat şu an çok üşüyorum. Bir şeyler giysem." Eren hızlıca çekildi, kendi dolabından bir sweatshirt alıp başımdan ve kollarımdan geçirdi. Şapka başımda kalmıştı. Yüzümü avcunun içine aldı ve dudaklarımdan öpüp geri çekildi. Kendi üstünü de giyindikten sonra, beraber odadan çıktık ve aşağı inmeye başladık.

Selim çoktan okula gitmişti. Saat ondu. Telefonu elime aldığımda, dün gece Nil'in aradığını hatırlamıştım. Telefonu açtım ve son aramalara girip Nil'i aradım. Üçüncü çalışta açılmıştı.

Yanlış Zaman ♡ Where stories live. Discover now