3.1

3.7K 151 16
                                    

Sabah, tuhaf bir gıdıklanma ile gözlerimi açtım. Etrafıma mamur gözlerle bakarken, Erene döndüm. Hala uyuyordu. Başımı tekrardan yastığa koydum ve gözlerimi kapattım, yanımda bir hareketlenme olsa da gözlerimi açmadım. Ardından, yüzümde tekrardan aynı gıdıklanma oldu. Gözlerimi hızlıca açtığımda, Ereni karşımda gördüm.

"Günaydın sevgilim." Kaşlarımı çattım. Yanımdaki yastığı alıp Erene fırlattığım gibi yataktan fırladı.

"Sana günaydın! Böyle mi uyandırılır insan! Getir şimdi o yastığı." Eren kahkaha atmaya başlayınca, kendi yastığımı da suratına fırlattım. Yastığı tutup, arkasından bana öpücük atınca, gülmemek için kendimi tuttum.

Yastığı kendine kalkan yaparak yanıma geldi. Yastığı arkama koydu ve bana yaklaştı. Elini karnımın üzerine koydu ve okşamaya başladı.

"Günaydın babacığım. Bu anne de beni hiç dinlemiyor değil mi?" Koluna hafifçe vurunca bana döndü ve hafifçe tebessüm etti. Tekrardan karnıma döndü. "Acıktınız siz değil mi? Annemize soralım mı kahvaltıya gidelim mi diye?" Bana döndü ve gülümseyerek baktı. Karnımda da hareketler durmuyordu. "Kahvaltıya inmek ister misiniz Emel hanım?"

"İsterim Eren bey. Önce hazırlanabilir miyim?" Hafifçe güldü ve başını yukarı aşağı salladı. Öne eğildi, alnımı öpüp geri çekildi. Yataktan kalktım ve lavaboya girdim. Bir kaç işimi yaptıktan sonra, elimi yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım. Tarağı aldım ve saçımı taradım. İçeriye geçtiğimde, Erenin yarı çıplak olduğunu gördüm. Yüzüne odaklanmaya çalışıyordum fakat, gözlerim istem dışı vücuduna kayıyordu. Tam önümde durduğunda hızlıca kendime geldim. Valize eğileceğim sırada, Eren belimden tutup kendine döndürdü. Ellerimi kendime çektim, göbeğim aradaki en büyük engeldi şu anda.

"Sen, utandın mı?" Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Gözlerini kısmış cevap bekliyor gibiydi.

"Diyelim öyle, hani diyelim utandım. Ne olacak yani?" Belimden kendine doğru çekince, afalladım ve elimi göğüslerinin üzerine koydum. Başımı kaldırıp Erene baktığımda, dudağının bir kenarı havya kalkmış bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırdığım sırada, boynuma doğru eğildi ve derin bir nefes aldı. gözlerimi kapattım. Yanağımı öptüğü an da geri açtım.

"Bir şey olmayacak. Ne olabilir ki?" Dudağın sol tarafı yukarı doğru kıvrılmıştı. Hızlıca Erenden ayrıldım ve valizden kıyafet alıp banyoya doğru ilerledim. Banyoya girmeden Erene döndüm. Aynı yerde durmuş beni izliyordu. Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Tövbe estağfurullah yani Eren. Bir şeyin acısını çıkartacak gibi bakıyorsun. Ya da beni yiyecek gibi." Kaşlarını havaya kaldırıp sırıtınca gözlerim kocaman açıldı. "Aaa manyak adam! Doğurmayacağım ya! İçimde kalacak bu çocuklar! Çek o güzel gözlerini üzerimden!" Hızlıca banyoya girdim ve kapıyı kapattım. Derin bir nefes aldım.

Üzerimdekileri çıkarttım. Altıma kalın bir tayt, üzerime pudra pembesi bir kazak giydim. Saçlarımı yukarıdan, at kuyruğu topladım. Kıyafetlerimi katladım ve lavabonun kenarına koydum. Gözlerime rimel, dudağıma da nemlendirici sürdüm. Biraz parfüm sıktım ve banyodan çıktım. Eren aynanın karşısında saçlarını düzeltiyordu.

Kıyafetlerimi valize koydum. Kenardaki montumu giyindim, başıma beremi, elime eldivenlerimi geçirdim. Atkıyı alıyordum ki, Eren benden önce davrandı. Atkıyı aldı ve bana yaklaşıp boynumdan geçirdi. Atkıyı düzeltirken, yüzüne bakmadan edemiyordum.

"Çok belli ediyorsun." Bir anda kendime geldim. Son kez atkıyı düzeltti ve gözlerime baktı. "Aşık olduğunu çok belli ediyorsun, Emel Gürbüz." Yüzüne daha derin bakmaya başladım. Hafifçe gülüp, o da bana baktı.

Yanlış Zaman ♡ Where stories live. Discover now