1.6

8.1K 281 8
                                    

Önce Nil'i eve bıraktık. Ardından Eren beni eve bıraktı. Evin önünde durduk, ben arabadan indim, ardından Eren indi.

Eve doğru ilerledim ve kapıyı açıp içeri girdim. Eren de içeri girdi ama, onun bugün bir toplantısı vardı. Neden eve gelmişti ki?

"Eren, senin toplantın yok muydu?" Kapıyı kapatıp bana döndü. Derin bir nefes aldı ve dudaklarını ıslattı.

"Toplantım sabahtı, bitti. Sizinle beraber akşamı bekleyeceğim. Fena mı, beraber birşeyler yaparız." Kaşlarını hafifçe kaldırdı. Yüzünde muzip bir gülüş vardı. Kaşlarımı çattım ve hafifçe geri gidip merdivenlere doğru ilerlemeye başladım.

"Şahsen ben akşama kadar uyumayı düşünüyordum. Çapkınla oynayabilirsin." Arkamı dönüp hızlı adımlarla yukarıya doğru çıkmaya başladım. Eren de arkamdan geliyordu.

"Sen benden mi kaçıyorsun?" O da merdivenleri hızlı hızlı çıkıyordu. Ben odaya doğru ilerlemeye başladım.

"Ne münasebet? İzninizle hazırlanacağım!" Hızlıca odaya girip kapıyı kilitledim. O da kapının önündeydi.

"Sana, hiç beklemediğin bir anda, hayatının şokunu yaşatacağım Emel. Sadece bekle." Sadece bekleyeyim mi?

••••

•Nilin Anlatımıyla•

Eve girdiğimde, her yerin birbirine girdiğini fark ettim. Hızlıca eve girip kapıyı kapattım ve salona doğru ilerlemeye başladım.

Salona girdiğim gibi büyük bir şoka uğradım. Çünkü Mete, salonun altını üstüne getirmişti. "Mete!" Hızlıca bana dönüp baktı. Her tarafında kurdeleler ve ipler vardı. Elini havaya kaldırdığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Kardeşim yaptı." Gözlerim hafifçe açıldı. Çantayı kenara bıraktım ve salonda ilerlemeye çalıştım.

"Kardeşin nasıl yapabilir bunu Mete? Gediz şu an ya ders çalışıyordur, ya da evde yan gelip yatıyordur." Yanına varmama bir adım kalmıştı ki bir ipe takıldım ve sendeledim. Ardından dengemi sağlayamadım. Öne doğru düşerken Mete beni belimden tutunca onun omuzlarına tutundum.

O koltuğa düştü, bende onun üzerine düştüm. Elleri belimde belli belirsiz hareket ediyordu. Yüz yüze duruyorduk ve benim kalbimin sesi, dışarıdan duyulacak derecede hızlı çarpıyordu.

Çocukluğumuzda da böyle çarpıyordu. Meteyi her gördüğümde böyle oluyorum. Yani her dakika, her gün, har saniye. Bunu çok uzun zaman sonra fark etmiştim ama, ben Meteye çocukluğumdan beri aşıktım. Ama bunu ona söylersem, bütün hayatımız mahfolur, dağılırız diye söyleyemiyordum. Hem benim ailem...

Ailemden kaçtım, Emel ve o benim ailem oldu. Ya şimdi ailemin yarısını ds kaybedersem.

Yutkunup gözlerine baktım. Ne o kalkıyordu, ne de ben. Elim havaya kalktı, saçlarını hafifçe arkaya doğru attım. Turkuaz gözleri beni benden alıyordu, farklı alemlere dalıyordum sanki.

"Nil," kendime geldim bir anda. Ardında hızlıca üstünden kalktım. Bir kaç dakika sonra da o kalktı.

"Her tarafın altını üstüne getirmişsin. Ben şurayı toparlayayım. Geç sende duş al hazırlan. Ben çıkacağım şimdi." Ona bakmamaya çalışıyordum. Ayağa kalktım ve kenardaki kutuya eşyaları koymaya başladım.

"Nil," etrafı toplamaya devam ediyordum. Cevap vermesi için kısık bir ses çıkardım. "Nil, ben sana..." Hızlıca ayağa kalkıp ona baktım. 'ben sana karşı hiç bir şey hissetmiyorum. Aramızda böyle bir şey olamaz. Sen benim kız kardeşimsin.' Hayır hayır. Bunları duymaya hazır değilim.

Yanlış Zaman ♡ Where stories live. Discover now