1.0

10.4K 354 13
                                    

2 Hafta Sonra•

"Yemek yapıyorum Nil. Eren geç gelecekmiş, kendime bir şeyler hazırlayayım dedim." İki hafta önce eve taşındık. Erenin işleri çok yoğun olduğu için, akşamları geç geliyordu. Erken gelmeye çalışıyordu ama, çok yoğundu.

Bende evde, ikizler haricinde, tek başımaydım. İştahım yerine gelmeye başlamıştı. Yemek yaparken, telefonda Nil ile konuşuyordum.

"Bak, çok sıcak bir yerde durma. Tansiyonun var zaten." Derin bir nefes aldım. O görmüyordu ama, ben gözümü devirmiştim.

"Dikkat ederim. Biraz işim var, sonra arayayım mı?"

"Tamam kuzum. Kolay gelsin. İyi geceler."

"İyi geceler." Telefonu kapattım ve ocağını altını söndürdüm. Bir tabak çıkarttım ve yemek koydum. Dolaptan içecek çıkarttım ve bir bardağa döküp, ikisinide tepsiye koydum.

Çatal aldım ve onu da tepsiye koydum. Telefonu aldım ve içeri geçtim. Salona geçtim ve televizyonun karşısına oturdum.

Kanalları gezerken, çizgi film kanalına denk geldim. Tom ve Jerry oynuyordu. Geriye yaslanıp, çizgi film izlemeye başladım. Hem yemeğimi yiyor, hem de televizyon izliyordum.

Aradan beş dakika sonra, bahçe camından sesler gelmeye başlamıştı. Tırmalama sesi gibi? Tepsiyi kenara bıraktım, telefonu aldım ve ayağa kalktım. Camdan dışarıya bakmaya başladım. Fakat, dışarda hiç bir şey yoktu.

Bir anda elektrikler gitti. Tam o sıradada şimşek çaktı. Dışarda şiddetli bir yağmur vardı. Bu yüzden elektrikler kesilmiş diye düşündüm. Camdan tekrardan tırmalama sesi geldiğinde, bu sefer camın alt köşesine baktım. Gözlerim şok içerisinde açıldı.

Siyah ve beyaz renginde olan, yavru bir kedi vardı. Gözleri karanlıkta bile parlıyordu. Camı tırmalıyor, içeri girmeye çalışıyordu. Camı açtım ve eğilip kediyi kucağıma aldım. Pencereyi kapatıp kilitledim ve salona doğru ilerlemeye başladım.

"Sen nerden çıktın? Annen nerde senin?" Kedi hafifçe miyavladı ve kolumun içine doğru sokuldu. Diğer elimi kaldırdım ve ıslanmış tüylerini hafifçe okşadım. Merdivenlere ilerledim ve yukarıya çıkmaya başladım.

Bir elimse kediyi, diğer elimde ise telefonu tutuyordum. Işıkla bile zar zor görünüyordu. Zifiri karanlıktı çünkü. Üst kata vardığımda odaya doğru ilerledim.

Odaya girdiğimde hızlıca dolaba ilerledim ve bir havlu çıkarttım. Kediyi havlunun içine koydum ve tüylerini kurulamaya başladım. Havluyu açtığımda, kedi ne olduğunu anlayamıyordu. Etrafına bakınıyordu hızlıca. Şaşkındı. Tüyleri havaya kalkmıştı.

"Şaşkın, ne oldu?" Başını bir anda bana döndürdü. "Tüylerini kuruladım. Daha iyi, değil mi?" Kedi ayağa kalktı ve yatağın başına doğru ilerledi. Örtünün altına girdi ve kıvranıp, gözlerini kapattı.

Havluyu alıp kirli sepetine attım. Ardından dönüp kediye baktım. "Şaşkın, bu isim yakıştı, değil mi miniğim?" Kedi hafifçe hareket etti. Ardından tekrar kıvrıldı ve uyumaya devam etti. Ben telefonu aldım ve odadan çıktım. Kapıyı kapatmadım, çıkıp gelirse diye.

Yanlış Zaman ♡ Where stories live. Discover now