⁴"surprise & car gallery"

133 20 65
                                    

Herkese merhaba!

Bölüme geçmeden önce sizlerden ufak bir ricada bulunmak istiyorum canlarım. Kitabı tanıdıklarınıza, takipçilerinize ya da okurlarınıza önerirseniz çok mutlu olurum. Hepinize şimdiden çok teşekkür ederim.

Üstelik yorumlarınız ve desteğiniz için hepinizi tek tek öpüyorum!

Ha bu arada bu kurgu için özel olarak hazırladığım Spotify listesini dinlemeyi unutmayın. Hoşunuza gideceğinizi umuyorum. Linki profilimde bulabilirsiniz.

❤️

••

"...ona en son mesaj atan kişi sensin, Harry."

Anne, dehşet içinde yerinde doğrulurken Harry'ye baktı. Elleriyle şokla aralanan dudaklarını kapattı ve gözyaşlarını serbest bıraktı.

"Ne? Hayır, hayır." dedi, hızla, Harry. O da en az annesi kadar şok olmuş görünüyordu. "Hayır, bir yanlışlık olmalı."

Harry, çatık kaşları ve dolu gözleriyle annesine döndü. "Anne sana yemin ederim, yok öyle bir şey!"

Anne, bakışlarını oğlundan kaçırıp başını belli belirsiz sallamaya başladı. Duyduklarına inanamıyordu. İnanmak istemiyordu. Hiç kimse inanmak istemezdi. Bunu hazmedemezdi.

"Yemin ederim, doğru söylüyorum! Penelope'ye mesaj falan atmadım." derken yeniden Şerif Walker'a dönmüştü. Ağlamamak için kendisini zor tutuyordu. Yüzü ve gözleri kızarmaya başlıyordu ve kendisini sıktığı için boğazındaki birkaç damar kendini belli ediyordu.

"Bu mesajı sen atmadın yani, öyle mi?" diye sordu, Jim, eliyle sehpadaki kağıdı işaret ederken. Harry, kağıdı hızla eline aldı. Buğulu gözleri yüzünden önünü net göremiyordu. Bu yüzden sol eliyle gözlerini sert bir şekilde sildi ve burnunu çekip kağıttaki ekran resmine baktı.

Okuduğu her bir kelimede başını iki yana daha hızlı sallıyordu. Gözleri şaşkınlıkla aralandı.

"Ha-hayır. Bu ben değilim. Bunu ben yazmadım!"

"Başkasının senin adından Penelope'ye mesaj attığını mı söylüyorsun yani?"

"Başka bir açıklaması olamaz! Size yemin ederim, bir ilgim yok. Ben yazmadım!"

Jim, kararsızlıkla şerife döndü. Şerif Walker'ın bakışları ise tamamen Harry'ye odaklıydı.

"Telefonuna bakabilir miyim, Harry?"

Harry, elindeki kağıdı sehpaya bırakıp hemen cebindeki telefonu çıkardı ve Şerif Walker'a uzattı. Şerif, telefonu Harry'nin elinden alırken şifreyi sordu.

"2001." dedi, titreyen sesiyle.

Jim, sehpadaki kağıdı alırken bakışlarını Harry'ye yöneltti. "Bir anlamı var mı?"

"20.01. Penelope ile sevgili olduğumuz tarih. Üstelik doğum günü." diyerek dirseklerini dizlerine yasladı ve elleriyle yüzünü kapatıp kendisini tutmayı bıraktı.

"Telefonunda hiç gezindin mi, Harry? Penelope'nin kaybolduğu ihbarı verildikten sonra? Ya da öncesinde?"

"Evet, sosyal medya hesaplarına baktım ama fazla değil. Normalde de sosyal medya ile ilgilenen biri değilim. Sadece göz atıp geçtim. O zaman Penelope'nin aslında kaybolmuş olduğunun farkında bile değildim." diye cevapladı şerifi. Konuşurken ellerini yüzünden çekip Şerif Walker'a bakmıştı.

The Sun Go Down | Styles.Where stories live. Discover now