¹"birthday & necklace"

328 32 161
                                    

Herkese merhaba!
Öncelikle geldiğiniz için teşekkür ederim. Burada olmanız benim için gerçekten anlamlı ve bu iyi hissettiriyor.

Hikayeye başlamadan önce ufak bir açıklama yapmalıyım, canlar. Hikayede kopukluk yaşamamanız için bu önemli.

!Kalın tip yazılar şimdiki zamanı, eğik tip yazılar ise geçmişi anlatıyor olacak!

Yani zaman olarak şimdi ve geçmiş arasında gidip geleceğiz.

Daha fazla uzatmadan sizleri hikaye ile başbaşa bırakıyorum.

İyi okumalar!

❤️

••

"Hadi ama!" dedi, isyan eder gibi. Genç kız, arkadaşının bu komik tavrına karşı ufak bir kahkaha atmaktan kendini alıkoyamadı.

"Tamam, tamam. Üflüyorum işte." deyip masaya doğru hafifçe eğildiği sırada yine arkadaşının bağırışıyla durdu. "Önce dilek tut!"

"Ah, pekâlâ."

Genç kız, gözlerini kapattı ve derin bir nefes alarak dileğini diledi. Hemen ardından mumları üfledi. Alkış ve ıslık seslerini duyduğunda gözlerini açtı ve doğruldu. Dudaklarındaki büyük gülümsemeyle partinin başından beri kendisini ve ortamı çeken arkadaşına döndü.

"18 oldum!" diye bağırdı, büyük bir coşku ile. Genç kızın arkadaşı elindeki kamerayı yanında duran sevgilisinin eline tutuşturup doğum günü kızına sarıldı sıkıca. "İyi ki doğdun, Lope!"

"Teşekkür ederim, Jess."

"Hey, iyi ki doğdun, ufaklık." diyerek kamerayı genç kıza doğru yaklaştırdı ve güldü, Jess'in erkek arkadaşı.

"Artık aynı yaştayız, Mike. Bana ufaklık deme hakkın an itibari ile sona erdi."

"Bu umrumda bile değil. Hâlâ ufaklıksın." dedi ve omuz silkti. Kamerayı Jess'e geri verip o da arkadaşına sarıldı ve onu tebrik etti.

Partiye gelen arkadaşları ile ufak sohbetler edip iyi dileklerini aldıktan sonra salonun kenarında sessiz bir köşeye geçti ve kalabalığın içinde zümrüt yeşili gözleri aramaya başladı. Pastayı üflediğinden beri onunla konuşmamıştı ve yüzünü de tam anlamıyla görememişti.

İçinden bir ses belki de gitmiş olabileceğini söylüyordu ve bu üzücü ihtimali düşünmek genç kızın boğazında bir yumru oluşmasına neden oluyordu.

Derin ve titrek bir nefes alıp dudağını dişlemeye ve parmakları ile oynayıp sabırsızlıkla etrafa bakmaya devam etti.

"Hâlâ bulamadın mı?" dedi arkasından boğuk ve kısık bir ses. Sıcak nefesi tenine çarpıyordu ve bu anında kalbinin hızla çarpmasına sebep olmuştu. Rahat bir nefes daha aldı ve dudaklarındaki aptal sırıtışı gizleyebilmek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Şimdi buldum."

"Herkesle konuşmanın bitmesini bekledim." dedikten sonra elini genç kızın omzuna koydu ve onu kendisine çevirdi. "İyi ki doğdun, Penelope."

The Sun Go Down | Styles.Where stories live. Discover now