00.06

2.6K 152 41
                                    

00.06

NF/ INTRO

Yakarışlarım ardına sığındım, öfkemle seviştim, pişmanlıklarımla yattım. Mutluluk bunları gördü, belki de bu yüzden gitti.

🕷

Dudaklarım suskunluğunu korurken derince yutkundum. Karşımda duran bu oğlan gerçekten O'ysa, ölüm somut bir kavram demektir; elle tutulur, gözle görülebilir.

Soğukkanlı bir şekilde davranıp, "Otur o halde," diyerek koltuğu gösterdim.

Bana bir bakış atıp dediğimi yaparak koltuğa oturduğunda eldivenleri elime geçiriyordum. Hayır, titriyordum. Az önce ona mesaj atmıştım, ya o mesaja  bakarsa ve bana bildirim gelirse? Neyin var Arsil? Tek yapman gereken telefonu sessize almak. Kendine gel.

Makineyi alıp yanına gittiğimde tabureye oturup, "Ne dövmesi istiyorsun?" diye sordum.

Yandan bir bakış attı. Kahverengi gözleri ok misaliydi ve evet, ben de dart tahtasıydım. "Önerebileceğin bir şey var mı?"

Ölebileceğim bir şey var.

Dudaklarımı yaladım. "Kafana eserek mi geldin? Yolda düşünebilirdin ne yaptıracağını."

"Sana gelen her müşteri yolda mı düşünüyor ne dövme yaptıracağını?" Duvardaki örnek resimleri gösterdi. "O örnek resimleri süs niyetine asıyorsun galiba?"

Tamam. Beni yakaladın; ama Yaratgan, kaçabilirim. "Önerebileceğim bir şey yok," dediğimde gözlerim boynundaki yanık izine kaydı. "Ama istersen boynundaki yanık izini değerlendirebilirim."

Kafasını sola yatırdı ve kısık gözlerle bana baktı. "Ne yapacaksın?"

"Bana bırak." Batikonu beze damlattım. "İstemiyorsan yapmam ama, güvenmiyorsan yani."

"Güvenmiyorum," dediğinde kafasını sağa çevirerek boynunu açtı. "Ama yinede yap."

Omuz silktim. "Ama..." Bana baktığında tekrar üzerindeki siyah ceketi ve onun altındaki gri sweati işaret ettim. "Üzerindekileri çıkarman gerek."

Çok hafif bir şekilde tebessüm ettiğinde, "Olur," dedi.

Üstünü hızlıca çıkarıp kıyafetlerini kenara bıraktığında vücudunu inceledim; sol kolunun tamamı bir yılan dönmesiyle kaplıydı, köprücük kemiğinin ortasında da Rusça yazılmış bir dövme vardı fakat anlamını bilmiyordum. Daha fazla zaman kaybetmeden gözlerimi çektim ve boynuna yaklaşarak batikonla temizledim. Fakat bir sorun vardı, dövmeyi böyle yapmam biraz zordu.

Dövme makinesini elime alıp tabureden kalktım ve, "Kucağına oturmam gerek," dedim.

"Ne?" Kaşlarını çatıp geriliğinde kafasını geriye yasladı. "Benle yatmak da ister misin? İş yavaştan oraya doğru gidiyor çünkü."

Baygın bir bakış attım. "Oturduğum yerden dövmeyi yapmam biraz zor. Kucağına oturmaya ben de meraklı değilim ama bu gerekiyor."

Kafasını bir anlığına tavana çevirdi ve ardından derin bir nefes alıp tekrar bana bakarak, "İyi," dedi. Oturuşunu hafif dikleştirdiğinde bacaklarını biraz açtı. "Otur."

Kucağına yerleştiğimde iki bacağımı da kenarlarına koydum. Çıplak teni vücuduma değdi ki bu soğukluk ölümden bile daha beterdi. Boynunu elimle hafif sola yatırdım ve çözeceğim şey için yanığı iyice açıp işleme başladım. Nefesi saçlarım arasında dolaşıyordu... Yaratgan, sen bir intiharsın.

Ve dediğim gibi, ben bileklerimi kesmeye alışığım.

Veanomous

STITCHESWhere stories live. Discover now