Otuz Altı

31.6K 2.6K 1.3K
                                    

Selaaaam ben geldim

Şuraya kısa bir şey yazmak istiyorum, sanırım sabahtan beri yaptığım duyurular size gitmiyor. Yani umudum o yönde çünkü beni takmamış da olabilirsiniz kvldkdşdfkslf

Arada bir wattpade uğradığınızda panoma bakıverin gari belki o gün bir duyuru paylaşmışımdır, sizinle dedikodu yapmak istiyorumdur ama cancağzım olan wattpad beni sevmiyor :(

Neyse bu bölümde biraccık, accık şaşırabilirsiniz. Haberiniz olsun FKJFSKLJDFKLJFDSŞLDFS

—————————————-

''Sevgili öğrenciler, herkes masasına geçsin lütfen''

Tam masadan ayrılacakken müdürün böyle bir anons yapması. Vay be. İstemeyerek de olsa tekrardan yerime geçtim. Tam karşımda oturan Rana, gözlerini ben hariç her yerde gezdiriyordu. Bu durumda iki ihtimal vardı.

Ya alnında gerçekten bir sivilce olduğunu düşünüyor.

Ya da onun anonim olduğunu düşündüğümü sanıyor, ki zaten böyle düşündüğümü düşünüyorsa anonim o dur.

Sorsam mı? Yok canım, bırak kendisi söylesin.

''Herkes yerlerindeyse, küçük bir şey söylemem gerekiyor. Hüseyin Arda Yazıcı, Fatih Orhan Yazıcı ve Rana Deniz Uğur. Acilen girişe gitmeniz gerekiyor.''

Anons kesildiğinde kaşlarımı çattım. Kafamı Rana'ya çevirdiğinde, gözlerimiz birbirine şaşkınlıkla bakıyordu. Yavaşça ayağa kalktık. İkimiz de birbirimizden bir onay bekliyor gibiydik. İlk adımı atan ben oldum ve masadan ayrıldım.

Adımlarım girişe doğru yavaşça giderken, Rana'nın da arkamdan geldiğini hissettim. Belki de bunu bu kadar abartmamalıydım? Sadece bir espri sonuçta. İnternetten bulmuş bile olabilirdi. Bunu bu kadar abartmamam lazım.

Girişteki kapıya yaklaştığımızda annemleri görmem ile kaşlarım çatıldı. Neden gelmişlerdi ki şimdi? Adımlarımı biraz hızlandırdım ve annemlerin yanına gittim.

Dolu olan gözlerini görmem ile kaşlarım çatılırken gözlerim babama döndü. Sinirliydi. Bir şey mi yapmıştım?

''Anne, baba? Bir sorun mu var? İstemeden bir şey mi yaptım?''

Annem, elindeki peçeteyi burnuna götürdü. Kafasını olumsuz anlamda sallarken, Rana'nın yanımıza geldiğini fark ettim. Bir kaç adım ötemizde duran, yaklaşık annemlerin yaşlarında olan kadın ve adama sarıldı. Annesi ve babası olmalıydılar.

Rana geri çekildikten sonra annemin hızla Rana'ya sarılması ile kaşlarım havaya kalktı. Annem hıçkırarak ağlamaya başladığında gerilmiştim.

Tamam... Ne oluyor burada?

Gözlerimi Rana'nın ailesi olduğunu düşündüğüm kişilere çevirdiğimde, annesinin de ağladığını görmem ile iyice korkmuştum.

''Tamam... Ne oluyor burada? Ağlama duvarına dönmüş burası"

Arkamdan gelen sese döndüğümde, üzerindeki hırkanın fermuarını çekmek yerine iki tarafını koluyla sarmış olan Fatih'i gördüm. Saçları hafif karışmıştı fakat sabahki solgun yüzünden eser yoktu. Daha iyi görünüyordu.

Tabi... Kareli kırmızı pijamasını saymazsak. Kesinlikle babamın pazar günlerindeki haline benziyordu. Bir tek elinde kahvesi eksikti.

Yavaş adımlarla yanımıza geldiğinde, annemin bakışları ona döndü. Fakat sarılmadı. Niye sarılmıyorsun anacım? Hayır o da evladın, neden ona sarılmadın ki şimdi? Ben anlamadım. Vallahi artık beynim bazı şeyleri almıyor.

Rus Damat||TextingWhere stories live. Discover now