Yirmi İki

45.4K 2.7K 1.8K
                                    

Anonimin kim olduğunu sormuştum ya Ayza diyen var, Rana diyen var, dua edin de üçüncü bir kişi çıkmasın puahahahhaha benim ne yapacağım belli olmaz ;)

Uzun bir bölüm oldu umarım sıkılmazsınız

İyi okumalar...
------------------------------

''Üzeni yolla! İsterse dönsün sonra! Salla, ardına bakma asla! Bakmasın değil mi Ardaşkım?''

Fatih'in dudaklarını büzerek bana bakması ile göz devirdim. ''Git başımdan Fatih'' dedim ve dirseğimle onu ittirdim. Hayır ön koltuğa oturabilirdi, niye gelip yanıma sırnaşıyordu ki? Beni delirtmekten, sinir etmekten zevk aldığına yemin edebilirdim.

Bıkkın bir soluk verdim ve kafamı cama yasladım. Bu hareketimden sonra benden iyice çekildi ve omuzuma vurup kendini sağ taraftaki cama yasladı.

'' İyi be! Zaten kumrallar ile ilgili bir kafiye bulamadım sinirim bozuk. Bir de senin triplerini çekemem ''

Dediği şey ile kaşlarım havaya kalkarken, gülmemek için dudaklarımı bir birine bastırdım. Bu çocuk cidden çok çocuktu.

Kurduğum anlamsız cümle ile kaşlarım çatılırken, başımı iki yana salladım. Türkçem iyice bozulmuştu. Fakat şu anda uğraşmam gereken bir Fatih vardı.

''Sırma ile dalga geçmek için kafiye mi-''

''Evet! Sinirimi bozuyor çirkin kız-''

''Çarpılacaksın Fatih!''

Göz ucuyla Fatih'e baktığımda dudağını ısırıyordu. Çirkin olmadığını pek tabii o da biliyordu. Hatta kalıbımı basarım, o şekilde tanışmamış olsalardı hoşlanabilirdi bile. Sürekli sarışınlardan hoşlandığını söyleyip dururdu fakat aşk renge bakmazdı.

Ayrıca Sırma fotoğrafı attığı zaman Fatih'in yanındaydım. Fotoğraf piksellerine ayrılana kadar büyütmüştü. Artık ekrandan falan çıkacaktı fotoğraf.

''Tamam... çok da çirkin değil. İdare eder. Yine de sinir bir kız. Hıh'' deyip kollarını birbirine sardı. Bu haline kıkırdadım. Asla hoşlandığını kabul etmeyecekti.

''Peki kardeşim''

''Bak şimdi, sarışınken yelloz diyebiliyordum. Esmer olsaydı Esmer çaki derdim. Kumral... Abi kumrallar ile ilgili hiç bir şey bulamıyorum!''

Sinirle ellerini arabanın kapısına vurduğunda, annemin gözlerini dikiz aynasından fark ettim. Bize bakıyordu. ''Ne oluyor Fatih?'' dediğinde annemin dikiz aynasından gözüken gözlerine baktım. Maviş maviş, maşallah. Fatih gözlerini ondan alsa da, ben babamınkileri almıştım.

''Yine birilerini deli etme peşinde işte anne. Boş ver'' dediğimde annem bıkkın bir nefes verdi. Alışmıştı artık Fatih'in bu çocuksu hallerine. Ama seviyorduk eşeği. Hem ne kadar itiraf etmek istemesem de, evin neşesiydi.

''Kimi yine? Erkin? Ayza? Sedef?'' dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım.

''Hayır anneciğim, Sırma diye bir kız. Ayza'nın kuzeni'' dediğim şeyler ile annemin gözleri kocaman açılırken, araba ani bir fren yaptı. Allah'tan kemerim takılıydı. Fakat kemerini asla takmayan Fatih, ön koltuğa uçmuştu.

''Anne!''

''Anne ne old-''

''Fatih, sizin gruptakiler dışında birileri ile mi uğraşıyor? Doğru mu anlamışım? Hem de kız mı?!''

Dediklerini kafamla onayladığımda, annemin yüzünde sinsi bir gülüş oluşmuştu. '' Tamam'' dedi ve tekrardan arabayı çalıştırdı.

Ne olduğunu anlamayarak Fatih'e döndüğümde, o da aynı anda bana dönmüştü. İkimiz de kaşlarımız çatık bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Annemin aklından yine bir şeyler geçiyordu ama... Hadi hayırlısı.

Rus Damat||TextingOnde histórias criam vida. Descubra agora