Mavi ile Yeşil: Bölüm 4

469 65 81
                                    

Altıya kadar uyuduğum için (evet akşam altı) bölüm geç geldi üzgünüm PDOCŞSİZİDKXİWLFOD

∆Alexia Mia Moon

Telefonumun sesiyle irkildiğimde, Felix'le sarılıyorduk. Bu gülümsememi sağlarken, adeta beynimin içinde çalmaya devam eden telefonumla oflayarak Felix'den ayrıldım ve telefonuma uzanmaya çalıştım. Aldığım sırada yere düştüğümde, benim için pek sorun yoktu.

Dediğim gibi, bu evin yeri bile rahat.

Telefonun çalma sebebi Mari'ydi. Sabahın köründe arıyordu. Yani, saat kaç bilmiyordum ama zorla uyandırıldığıma göre benim için her türlü sabahın körü.

Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm. "Alo?"

"Mia!" diye şakıdı Marinette. Arkadan biraz biraz müzik sesi kulağıma ulaşıyordu. "Geldiğini annem söyledi. Niye bana haber vermedin?!"

Esnedim. "Sürpriz yapmak istemiştim ama elimde patladı. Siz neler yapıyorsunuz nişanlınla?"

Mari'nin bir süre sessiz kalması ile güldüm. Adrien Marinette'e evlenme teklifi etmek için tatile götürmüştü ve bundan önce planlama için gecelerce görüntülü konuşma seansları yaparak mükemmel fikri bulmaya çalışmıştık.

"G-gayet güzeldi..." diye mırıldandığında daha çok güldüm ama başka bir şey demedim. Daha fazla utanmasın yazık.

"Sen neredesin?" diye sorduğunda gözlerimi ovuşturdum. Gerçekten, ayılmak hakkında büyük sorunlarım vardı.

"Bridgette?" diye mırıldanan Felix'in sesini duyduğumda kafamı biraz kaldırarak ona baktım. Gözünü ovuştururken gözleri etrafta geziniyordu ve saçları dağılmıştı. Tamam Alexia, derin nefes al ve ver.

Bu sefer biraz endişeli şekilde, "Bridgette?" diye seslendikten sonra hızlıca üstündeki örtüyü attı ve ayaklandı. Kapıya doğru yürüdüğü sırada yerde yatan beni görmesiyle derin bir nefes vererek bana bakmaya başladı.

"Yerde ne yapıyorsun?"

Şirince sırıtmaya çalışarak, "Mari ile konuşuyoru" derken Marinette sözümü kesti.

"Ben sizi bölmeyeyim." deyip gülen Marinette telefonu kapattı.

"Konuşuyordum." derken telefonumu yatağa doğru attım.

Felix elini uzattığında, ondan destek alarak kalktım ve ona sarıldım. "Beni göremeyince korktun sanki." deyip kıkırdadığımda kafasını saçlarıma gömdü.

"Geçen sefer aynı şekilde beni bıraktığın için olabilir mi?" dediğinde, dudaklarımı birbirine bastırdım.

E haklı yani.

Kafasını çektikten sonra Felix'ten uzaklaşıp gülerek ona baktım. "Şimdi ne yapacağız?"

Elimi tutup beni odadan dışarıya sürüklemeye başladığında itiraz etmedim. "Kahvaltı yapacağız."

Aç olan midemin buna hiçbir itirazı yok.

"O sırada da sürpriz ziyaretinin nedenini konuşuruz." diye eklediğinde güldüm. "Yoksa gelişimden memnun değil misin?"

Beklediğimin aksine, "Evet." dediğinde gülen suratım dondu. Böylece alayım havada kalmıştı.

"Senin yüzünden sevgili hayranlarımla buluşamayacağım." dedikten sonra bana dönüp sırıttığında omzuna vurdum.

"Ciddiye almıştım!" dediğimde yeniden güldü.

"Hep sen alay edecek değilsin."

Salona girdiğmizde kahvaltının hazır olduğunu gördüm. Bu evde Nathalie ve Goril lakabı takılan şoförden başka çalışan gözükmüyordu ama sürekli yemekler hazırlanıyor, ev temizleniyordu. Acaba ev sihirli falan mı? Ya da ev cinleri gerçek mi?

Masaya otururken sessizdim ve bunu düşünüyordum. Ev cinleri gerçekse Hogwarts da gerçek olurdu mantıken değil mi? O zaman büyücüler de mi vardı?!

"İyi misin?" diye soran Felix'in sesiyle kendime geldim. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Yemek gördün ama tepki bile vermedin."

İç çekerek salatalık dilimlerinden birini aldım ve ağzıma atmadan hemen önce, "Burada ev cinleri mi yaşıyor?" diye sordum.

Birkaç saniyelik sessizlik oldu. "Bridgette... Ne?"

Ağzımdaki salatalığı hızlıca yuttum. "Yani sürekli yemekler hazır, etraf temizlenip toplanıyor ama ben hiçbir zaman bir çalışana denk gelmedim. Tüm o işleri ev cinleri yapıyor olabilir mi?"

Felix birkaç kez ağzını açıp kapattı. Ciddi olup olmadığımı sorguluyor olması muhtemeldi.

"Çok aç kalmışsın sen." deyip ağzıma kek tıktı en sonunda. Kekimi yemeye devam ederken bu işin peşini bırakmamaya karar verdim.

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

Elimdeki paketlerle zorla eve girdim ve hızlıca paketleri bırakıp belimi esnettim.

Çoktan akşam olmuş ve Marinette ile Adrien saatler önce Paris'e varmışlardı. Bizse Felix ile beraber evim için alışverişe çıkmıştık. En geç bu hafta sonu evime taşınmayı planlıyordum.

Şimdi ise Marinette'in alt katındaydım. Uzun bir yolculuktan döndükleri için bize katılmamışlardı ve ben Marinette'e aldıklarımı gösterip, tatile neler olduğunu dinlemek için can atıyordum.

Poşetleri alt katta bırakmaya karar vererek yukarı kata çıktım. Son anda aklıma gelenle Marinette'i korkutmayı planlayarak sessizce kapağı açtım ve başımı uzatıp nerede olduğunu anlamak için içeriye bakındım.

Yatağının köşesinden ayaklarını gördüğümde, parmak uçlarımda odaya girip kapağı yavaşça kapattım. Yatağa çıkmak için merdivenlere yöneldiğim sırada karşı karşıya kaldığım görüntü ile donakalmıştım.

Marinette ve Kara Kedi öpüşüyorlardı.

Kısa süre sonra ayrıldıklarında, beni fark etmeleri kısa sürmüştü. Ağzı ve gözü kocaman açılmış biri gözlerini dikerek bana baksa bende fark ederdim hani.

Aramızda bakışma başlarken, neler olduğunu gerçekten merak ediyordum.













Selamlar! Nasılsınız?



Benim hâlâ uykum var doxıwkdşsıwşföcş

Ayrıca çok geçe kalmasın diye kısa bir bölüm atmak zorunda kaldım umarım bana sövmezsiniz

Ayrıca... Finale çok yaklaştık. Kaç bölüm kaldı bilmiyorum ama siz kendinizi hazır edin

Ve... Sanki artık KUZEN'in ruhunu yakalayamıyor gibi hissediyorum. Özellikle son iki bölümdür. Belki uzun zamandır yazmadığım içindir ama eğer diğer bölümde böyle olduğuna karar verirsem... Hızlı bir final?

Merak etmeyin kitaba ve size asla haksızlık eder gibi bir final yazmam, bunun için çabalayacağıma emin olabilirsiniz





Sizi severem 💙











Başbelasıbirkuzen🤦🏽‍♀️

KUZEN Where stories live. Discover now