Yeşil gözler buluştuğunde ikisi de birbilerini dikkatle süzüyordu. Kendilerinden bir tane daha oluşu ve senelerce bu kadarını bilmeden uzak kalışları yabancı geliyordu.
"Edward!"
Diğer adam onun yüzü önünde elini salladı. Edward, kendine gelir gibi başını iki yana salladı ama gözlerini Harry'nin yüzünden çekemiyordu. Tanrı aşkına ne yapıyordu?

Harry, solukları sık sık devam ederken bir kez daha onu süzdü. Adı bu muydu? Edward? O... O, ikiz kardeşi miydi? Tanrım! Kardeşiydi! Neler olduğuna dair tek bir fikri olmasa da bunun şoku bile yetiyordu ve Harry tepki veremiyordu. Ağlamak istiyordu, deli gibi gülmek istiyordu, neler olduğunu bağıra çağıra sormak istiyordu, koşup kaçmak istiyordu en önemlisi o an en çok Louis'ye sığınmak istiyordu.

'Ne olur gel Louis.' Dedi içinden. 'Ne olur gel, al beni buradan. Korkuyorum.'

"Saçlarına iyi bak, sen keseceksin seninkileri. Güzel kopyala. Şu çantada birkaç bir şey var." Eğilip Harry'nin yüzüne baktı.
"Senden daha mı beyaz bu? Neyse halledersin. Kıyafetlerini de çıkart kendi üzerine geçir. Ben etrafı kolaçan edip geri geleceğim. Sonra sen onlarla gidince bunu alıp çıkacağım. Planı biliyorsun, gece yarısı kaçıp şehir merkezine inmeyi başarırsan meydandaki heykelin arkasında bekliyor olacaklar. Emanetini al kaybol. Anladın değil mi?"
Edward, hızla başını salladıktan sonra adam ona dikkatli olmasını söyledikten sonra odadan çıktı.

Edward, aceleyle gidip çantayı karıştırarak bir makas buldu. Harry'nin yüzüne yaklaşıp dikkatle süzdü, saçlarının arasına elini sokacak gibi olduğunda titreyerek geri çekti. Aklına, önündeki kişinin ikizi olduğunu getirmemeye uğraşıyordu. Hızlı olması gerekiyordu. Bunu yapmalıydı, düşünürse yapamazdı. Titreyen elini Harry'nin ürkek bakışları içinde saçları arasına daldırıp boyunu ölçmeye uğraştı. Odadaki tek aynanın önüne geçip hiç düşünmeden az az keserek saçlarını kısaltmaya başladı. Arada dönüp Harry'ye bakarak kafasını bir o yana bir bu yana çevirerek elinden geldiğince benzetti. Onunki gibi şekle de sokmaya uğraştı. Odada, makas seslerinden ve Harry'nin derin nefeslerinden başka bir sey duyulmuyordu.

Harry, dayanamayıp sandalyeden kalkmaya yeltendiğinde Edward, hırsla dönüp onu iterek oturttu. İşaret parmağını ona doğru salladı. Titremeye başlamış bedenini gizlemey uğraşıyordu, yaptığından hem iğreniyordu hem de yapması gerektiğini biliyordu. Tanrı aşkına çare mi bırakmışlardı?

"Sakın."
Harry'nin gözleri kendisine doğru sallanan makasla irileşti sonra da dolmaya başladı. İkizini görmenin şokunu atlatamıyordu, koşup Louis'ye sarılmaktan başka bir şey yapmak istemiyordu. Kendisine tıpatıp benzeyen ikizi tarafından makasla tehdit edilmek istemiyordu. Yüzü gülecek olsa, hayat tarafında uçurumdan aşağı itiliyordu.

Edward, bir damla yaşın Harry'nin yanağına aktığını görünce ellerini saçlarına geçirip telaşla bağırdı. Sanki tek sorun onun ağlamasıydı, sanki ağlarsa her şeyi batıracaktı.
"Sus! Sussana! Sus!"

Harry'nin gözlerini kapatıp ağlamasını şiddetlendirişini izledi. Harry, neler olduğunu bilmiyordu, ne olacak bilmiyordu. Kader yine başına neleri sardı tahmin edemiyordu. Bilmemekten korkuyor, yutkunamayacak kadar korkmaktan canı yanıyordu.

Edward, sanki ilk kez görmüş gibi durup Harry'yi inceledi. Titreyen ellerinden biri yavaşça Harry'nin yüzüne değdi. Yuvalarında durmadna bir o yana bir bu yana kayan gözleriyle sordu.
"Nasıl?"
Bandın, ucunu kavrayıp azar azar Harry'nin ağzını açtı.
"Sen, bensin. Nasıl?"

Harry, dudaklarını ısırdı. Edward, bandı tekrar kapattı ama önceki kadar sıkı yapıştırmadı. Ellerini Harry'nin bileğindeki düğüme attı ve biraz gevşetti. Sonra da hızla Harry'nin üzerini çıkartıp kendi kıyafetleriyle değiştirdi. Harry'ye tişörtü de giydirdikten sonra bileklerini tekrar bağladı. Onunla göz göze geldiğinde elleri durdu. Düğümü sıktırmadan gevşek bıraktı. İçten içe kurtulmasını istiyordu. Elinden bu geliyorken kaçsın diye en fazla bunu yapmıştı. Daha fazlasını yaparsa bu kez kendisi kaybederdi.
"Şansın varsa..." dedi.
Eğilip Harry'nin ağzındaki bandın ucunu açık bıraktı.
"Şansın varsa kaç kurtul. Çünkü... Kötü şeyler yapacaklar. Biliyorum ki, canını yakacaklar. Kaç kurtul." Dedi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra dilini yakacağını düşündüğü ismi ilk kez söyledi.
"Kaç kurtul, Harry."

Ice Angel-LSWhere stories live. Discover now