Destroy All Touches

240 38 20
                                    


Dört bölüm attım Angel's Rain'den başlayın okuyun❄

Harry, kurutma makinesinin uğultusunda saçları arasında dolanan parmakları biraz daha net hissetmek için, tek odağı Louis'nin parmakları olsun diye gözlerini yummuş kafasını arkaya vermişti. Louis, ciddi bir dikkatle o an için en önemli iş buymuş gibi Harry'nin saçlarını kurutuyordu. Dokunduğu bukleleri nazikçe karıştırıyor sonra tarar gibi tekrar yatırıyordu. Aynadan gözlerini kapamış yüzüne yayılan huzurla bekleyen Meleğe baktı. Oturduğu oturağın üzerinde yine emanet gibi yerleşmişti, Harry'nin her daim utançla büzülen bedeni Louis'nin yanında daha rahattı ama Louis, onun omuzlarının çöküşünü görebiliyordu. Harry'nin omuzları yıllardır taşıdığı yükle kalkamıyordu, Louis birer birer  acısını paylaştığı anıların onun dik durması için ufak adımlar olduğunu hissediyordu. Harry alabildiğine güçlüyken, gücünü Louis ile keşfediyordu sanki.

Ne zaman yaklaşsa, dokunsa, yamacına sokulsa gözlerini saniyesinde kapatan kıvırcık saçlı genci izledi aynadan, saçlarını kuruturken. Kulaklarının üzerine gelen saçlarını bir daha karıştırdı, burnuna ilişen şampuanla karışık Harry'nin tanımlamaya gücünün yetmediği kokusunu derince içine çekti. Kurutma makinesini kapatıp arkasında ayakta dikildiği kıvırcığın yanaklarını kavradı. Başının üzerine çenesini yasladı. Gözlerini inatla açmayan Harry'nin bakışlarına, zarif yeşillerdeki düşüncelere ihtiyacı vardı? Neden açmıyordu onları? Ayna yansımasına yunan çağlarının kusursuz eserleri gibi vuran Meleği seyretti. Kafasını arkaya doğru biraz daha eğip saçlarının başlangıcına dayadı dudaklarını. Usulca bir kez daha kokladı. İnsan hafızası kokuları unutmazdı ancak Louis'nin hafızasının her yanı zaten bu kokuya adanmıştı. Bırakın unutmayı, solumadığı her saniye ızdıraptı.

"Sıcaklığını hissedecek kadar yakınken sana, neden göremiyorum güzel gözlerini? Ne saklıyorsun benden her defasında?"

Harry'nin boynundaki yumrunun yukarı aşağı hareketine tutuldu kaldı Louis. Elleri tuttuğu yanakları hafifçe okşamaya başladı. Harry, gözlerini açmadan başını biraz daha yüzündeki parmaklara bıraktı. Boğazına kadar dolan hissi gönderemiyordu. Yutkunuyor gitmiyor, konuşsa susmuyor, nefes nefese yok olmasını diliyordu. Ama sonra ılık ılık göğsünden yükselen esinti vuruyordu boğazına ve bu kez de ömrünün sonunda kadar o his orada kalsın istiyordu. Louis'nin dokunuşları altında karıncalanan tenine inat kelimeler dudaklarını buldu.

"En güzele dahil etmek için kapatıyorum onları."

Louis, Harry'nin şakağını öptü, önünde ürperen bedeni tüm varlığıyla hissetmişti. Burnu Harry'nin alnında dolandı. Harry'nin kafasını biraz daha geriye eğip kendi burnunu Harry'nin burnuna sürttü. Dudakları ve burnu arasında kalan minik boşlukta durdu sonra. Yüzünü yalayıp geçen sıcak nefes başını döndürüyordu. Acaba Harry de bu kadar güzel olduğunu biliyor muydu? Bilmiyorduysa eğer kendini Louis'nin gözlerinden göremediği için çok şey kaybediyordu. Louis, onu olabileceğin ötesinde, dünyevi maddiyatın dışında, her şeyin soyut olduğu bir evrende asla sönmeyen bembeyaz bir ışık hüzmesi gibi görüyordu. Harry, Louis'nin aklına bir Melek gibi düşüyordu.

"En güzele nasıl dahil ediyorsun, öyleyse? Söyle ki ben de en güzelimi, en güzele dahil edeyim."

Harry'nin pembe dudakları kıvrıldı. Onu gördüğünden beri gülmediği kadar gülmüştü, koşmadığı kadar koşmuştu, yaşayamadığı kadar yaşamaya en önemlisi hissetmeye fırsatı olmuştu. Kafasını biraz sağa çevirip kendi burnunu Louis'nin yanağına getirdi, dudakları Louis'nin dudaklarının kenarına değdi. Belli belirsiz bir baskıydı Louis'ye verdiği. Ama tutkulu bir öpücükten çok daha etkili olduğu kesindi.

"İnsan en güzel anlarda kapatıyor hep gözlerini. Dua ederken, huzura varırken, hissederken..."
Daha belirgin bir şekilde biraz daha Louis'nin dudaklarının üzerini öptü bu kez.
"Ya da öperken sevdiğini."

Ice Angel-LSOnde histórias criam vida. Descubra agora