16

42.8K 3K 1.6K
                                    

Huzurluydum. Huzur kelimesi diğer insanlar için ne anlama geliyordu bilmiyordum fakat ben tam şu anda yanımda uzanan beden sayesinde bu dünyada ki en huzurlu insan gibi hissediyordum kendimi. Eli saçlarımda usul usul dolaşıyor arada bana bir şey anlatıyordu. Uyumamak için kendimi zorluyor ve şu an yaşanan her şeyi hafızamda tutmaya çalışıyordum. Unutmak istemiyordum. Onunla alakalı hiçbir şeyi unutmak istemiyordum.

Yan yana uzanmıştık ve sol kolunu başımın altından geçirmiş saçlarımda dolaştırıyordu. Birkaç saat önce yaşadıklarımız aklıma geldiğinde kendimi sırıtırken buluyordum. O da sanki bunu hissediyormuş gibi bana dönüyor sırıttığımı görünce önce saçlarımı dağıtıyor sonra eğilip alnımdan öpüyordu.

Kafamı ona çevirerek yüzünü incelemeye başladım. Uzamış ve alnına doğru dökülen dalgalı siyah saçları, onun hemen altında kocaman parlak gözleri, güldüğünde kırışan burnu ve tavşan dişlerini saklayan kiraz gibi olan dudakları. O kadar güzeldi ki ona tapabilirdim. Tanrım resmen içimdeki sevgiden deliriyordum. Gözüm kalın alt dudağının altındaki bene kaydığında biraz yükselerek dudaklarımı oraya bastırdım. Birkaç saniye sonra geri çekilerek yüzüne baktığımda gülümseyerek "Bu ne içindi?" diye sormuştu.

Dişlerim gözükecek şekilde gülerken "Yanında huzurlu hissettiğim için." demiştim.

Yüzünün birkaç santim uzağında olan yüzüne yukarıdan bakıyordum. Ellerini uzatarak gözümün önüne dökülen saçları geriye doğru taradı. Ancak tekrar öne düşen saçlarımı kafamı geriye çekerek ve sağa sola sallayarak dağıttıktan sonra tekrar ona bakmaya başladım. Hareketim ile kıkırdayarak beni biraz daha kendine çektikten sonra burnumun üstüne bir öpücük bırakmıştı.

"Demek huzurlu hissediyorsun yanımda." dediğinde kafamı sallayarak onu onaylamıştım. Tekrar koluna kafamı koyarken konuşmaya devam ettim.

"Sanki hayatım boyunca seni bekliyormuşum gibi geliyor. Sen gelmişsin de beraberinde hayatıma heyecan getirmişsin gibi hissediyorum." Sonra kafamı çevirerek gülümseyen yüzüne baktım. Söylediklerim hoşuna gidiyordu demek... "Sende öyle hissediyor musun?"

Elinin tersiyle yanağımı okşarken gözlerini gözlerimden ayırmadan kafasını sallamıştı. "Benimde seninle birlikte hayatım artık düzene oturacakmış gibi hissediyorum. Tamamlanmış gibiyim." Ardından ufak bir gülüş kaçtı dudakları arasından. "Ne kadar garip, seni ilk kez Jimin'in sosyal medyaya attığı bir fotoğrafta görmüştüm. O fotoğraftaki seni uzun uzun incelediğimi hatırlıyorum."

"Gerçekten mi?" diye heyecanla konuştuğumda tekrar onaylamıştı beni. "Acaba hangi fotoğraf..." diye mırıldandığım sırada dudaklarını büzmüştü.

"Üzerinden uzun zaman geçti. Sadece ikinizinde kocaman bir şekilde gülümsediğinizi hatırlıyorum. Jimin'e mesaj atıp kim olduğunu sorduğumda arkadaşı olduğunu söyledi ama neredeyse tüm arkadaşlarını tanımama rağmen seni hiç görmemiştim."

Yatakta bedenimi ona doğru döndürerek kolumu göğsüne sararken kafamı kaldırarak onu izlemeye başlamıştım. Gözleri tavana odaklanmış sanki o güne geri dönmüş gibi hülyalı bir şekilde konuşuyordu. Çok güzeldi.

"O zamanlar evden çıkmazdım." dediğimde "Biliyorum." demişti. "Sonra seni birden bilgisayar ekranında havluyla gördüm." Kahkaha attığında onu ittirerek biraz uzaklaşmıştım.

"Jungkook ya!"

Gülerken beni tekrar kendine çekmişti. Kafam göğsündeki yerini alırken o devam etmişti. "O kadar utanmıştın ki buna rağmen çok tatlıydın."

"Ya sen birde bana sor." diye mızıldandığım sırada eğilerek dudaklarıma kısa ama etkisi büyük bir öpücük bırakmıştı. Şaşkınlıkla ona bakarken bu durumumuza hala alışamamıştım. Sırıttığında "Şimdi de çok tatlısın." demişti. Şaşkınlığım yerini gülümsemeye bırakırken "Hani şu sırtıma yükseldiğin gün." diyerek bu sefer ben ona takılmıştım.

called me | taekookOnde histórias criam vida. Descubra agora