7

835 88 108
                                    

"Oh. Bu kadar çabuk başarmanı beklemiyordum, daha önünde 50 gününü var."

Mikasa, arkasını dönerek karşısında dikilen Azrail'e baktı.
"Ne? Bir dakika, burada olmamalısın!" Demişti endişeyle etrafına bakarak.

"Endişelenme." Diyerek iç çekti Azrail." Beni sen dışında kimse göremez."

"Neden?" Diye sordu Mikasa, soğuk tavrını takınmıştı." Neden seni sadece ben görebiliyorum?"

"Çünkü anlaşma sahibi sensin, Mikasa."
Okulun çatısındaki, duvarın üzerine oturdu.
"Ben istemediğim sürece beni kimse göremez."

"Başardığımı söyledin, o hâlde neden hiç öyle hissetmiyorum..." diye mırıldandı Mikasa. Bakışlarının hedefi yer olmuştu.
"Hem de hiç hissetmiyorum."

"Ah ergenler..." gözlerini devirip, kollarını göğsünde birleştirdi. Bacak bacak üstüne atarak Mikasa'ya baktı." Neden öyle hissetmiyorsun?"

"Çünkü tam olarak bana beni sevdiğini söylemedi ve o sadece umutlanmamı istediği için böyle davranıyor."

"Peki sence neden umutlanmanı istiyor?"
İç çekti.
"Bunu benim söylemem tuhaf, ancak seni umutlandırmak istediğine göre sence de aklında bir şey yokmudur?"

"Var mıdır..." diye mırıldandı Mikasa.

"Daha fazla bununla uğraşamayacağım..." oturduğu yerde doğruldu.

"Hey dikkat et, düşeceksin!" Dedi endişeyle Mikasa.

"Ha? Sence düşmemin ya da ölmemin ihtimali var mı?"

"Ah, doğru...ölüm meleğinin ölmesi saçma olurdu."

"Yine de o kadar çabuk vazgeçmekten niyetim yok, Mikasa."

"Ne?"

Azrail, kendisini geriye atarak aşağı doğru düşmeye başlamıştı. Mikasa, korkuyla hızlı bir şekilde Azrail'in kendini attığı yerden aşağı baktı.

Ancak tahmin ettiği gibi kimse yoktu.

Geri çekilip yere oturdu ve derin bir nefes aldı.
"Aklımı kaçırıyor olmalıyım..."

* * *

"MİKASA, ACELE ET!" Diye bağırdı onu gören Sasha, endişeyle.

"Neler oluyor?" Diye sordu Mikasa, ancak Sasha'nın peşinden sınıfa girdi.

"NEDEN YARDIM ETMİYORSUNUZ AHMAKLAR?! İYİ TAMAM, BEN KENDİM GÖTÜRÜRÜM ONU!"

"Jean...?" Diye mırıldandı Mikasa.

Kalabalığı yararak, öne doğru ilerledi Mikasa.

Ancak gördüğü manzara pek hoşuna gitmemişti. Beklemediği görüntüyle, şaşkınla irileşen gözleri hafiften dolmaya başlamıştı bile.

Eren, göğsüne elini koyarak derin derin soluklanmaya çalışıyordu. Bunu yaparken, Jean'dan güç almaya çalışıyordu.

"HEPİNİZ İŞE YARAMAZ BOK ÇUVALISINIZ!" Diye kükredi öfkeyle Jean, daha sonra Eren'i omzuna atarak sınıfı terk etti.

"Eren, dayan, dayan tamam mı? Hemen birazdan hemşireye gözükeceksin. Sakın korkma, tamam mı? Ben buradayım."

"Ac-acıyor!"
Yeşil gözlerinden damlalar akıyor, yanağında uzun çizgiler hâlinde iz bırakıyordu.

"Sık dişini kardeşim, az kaldı." Demişti Jean, her ne kadar destek olmaya çalışsa da o da çok korkuyordu.

"...sa."

"Mikasa!"

Mikasa, irkilerek Sasha'ya baktı.

Sasha, onun göz yaşlarını sildi.
"Kendine gel, eski formuna dönmek zorundasın."

"Neler oldu...?" Diye sordu, ancak hâla olayları pek kavrayabiliyor değildi Mikasa.

"Eren'in ansızın kalbine bir sancı girdi. Neden olduğunu bilmiyoruz, umarım tekrar hasta- Mikasa!"

Mikasa, sınıftan çıkıp koşarak revire gitmeye başladı.

"Hayır, hayır, bunu kast etmiş olamaz..." diye mırıldandı.
"Hayır, bu kadar kötü biri olamaz!"

Arada çarptığı insanlar oluyordu, ancak kimseyi umursamadan revire doğru ilerlemeye devam etti.

Revirin önüne geldiğinde, kapıya vurmaya gerek duymadan içeri girmişti.

Eren, üstü çıplak bir şekilde Mikasa'ya merakla baktı.

"Eren...?"
Ağlamaya başlamıştı.
"Sen iyisin!"

"Ha ha, elbette iyiyim!" Demişti gülümseyerek." Anlaşılan o ki hem çok dar giyinmişim, hem de fazla stres yapmışım. Aldığım ilaçlarda cabası, ilaçlarımı artık bırakmam gerekiyor."

Mikasa, ona sarılarak ağlamaya devam etti.
"Çok korkmuştum!"

"Hey hey, Mikasa, ağlama yoksa daha kötü hissediyorum!"

"Kanka, hepimizi korkuttun ama. Kim sana bu havada üç atleti üst üste giyin dedi? Ayrıca doktorun zaten sana ilaçlarını kullanmayı kesmeni söylememiş miydi?"

"Evet de..."
Eren, Mikasa'dan biraz uzaklaşıp Jean'a baktı.
"Neden aldığımı bilmiyorum...sadece aldım. Neden yaptım ki?"

"Her neyse, önemli olan iyi olman." Diyerek tebessüm de bulundu Jean. Ayağa kalkıp sırıttı." Ben sizi yalnız bırakayım. İçeri kimsenin girmeyeceğinden emin olacağım."

"Teşekkürler!" Diyerek gülümsemişti.

Jean, odadan çıktıktan sonra tekrar Mikasa'ya döndü.
"Hey ağlama artık, söz veriyorum ölmeyeceğim. En azından senden önce." Diyerek gözyaşlarını silmişti.
"Üstelik sana ağlamak hiç yakışmıyor."

"Çok korktum..." Demişti titreyen dudağını ısırarak Mikasa." Sana bir şey olsaydı n'apardım bilemiyorum!" Tekrar dolan gözlerini yine sildi.

"Endişelendirdiğim için çok üzgünüm..."
Mikasa'ya tekrar sarıldı.
"Sahiden bu şekilde ölseydim çok üzülürdüm, daha demek istediklerimi söyleyemedim bile."

"Sen ne söyleyecektin ki?" Diye sordu Mikasa, Eren'den uzaklaşıp gözlerine bakarak.

Eren, Mikasa'nın hızlıca dudağından öpüp geri çekildi. Kızararak başını Mikasa'nın göğsüne eğdi.
"Tanrım cevap evet..." başını kaldırıp utanarak Mikasa'ya baktı." Senden sahiden hoşlanıyorum."

One More Change.||EreMikaWhere stories live. Discover now