36.Bölüm

75.1K 2.7K 1.5K
                                    

Keyifli okumalar...

Burnuma dolan koku, elimin altında duran sert beden, saçlarımda gezinen el ve arada saçlarıma konan öpücükler uykudan uyanmamı sağlamıştı. Ama Asaf'ın sert bedeninden gelen koku benim tekrardan mayışmamı sağlıyordu. Kokusu o kadar güzeldi ki insan farkında olmadan başka bir aleme geçiş yapıyordu. Bu koku insana her şeyi unutturabilecek kadar güçlüydü.

Elimi karın kaslarının üzerinde gezdirip, biraz daha sokuldum ona. Dün geceden kalma görüntüler zihimde kôl gezdi. Bana aşık olduğunu söylemesi gözlerimin önünde canlandı. Mutlulukla tebessüm ettim.

Asaf sırt üstü yatağa uzanmıştı. Benim şuan bir bacağım onun bacaklarının üzerindeydi. Başım göğsünde iken kolumda karnının üzerindeydi. Resmen bir kokala gibi sarılmıştım ona. Bacağımı bacaklarının üzerinden çektim. Başımı Asaf'ın göğsünden kaldırırken sesi kulağıma doldu. "Uyandın mı uykucu?" Dedi.

Gözlerimi onun gözlerine çevirdim. Onu onaylarcasına mırıldandım. "Hıhım." Dedim. Asaf elinin çeneme atıp kaldırdı.

Yüzüme eğilip dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. Baş parmağını dudağım ve çenem arasında ki boşluğa bastırdı. Parmağı oradan ayrılmazken, aşağı doğru sürttü parmağını. Dudaklarım böylece aralık bir vasiyette duruyordu. Asaf dişlerini altdudağıma geçirdi. Beklemediğim hamlesiyle irkilerek geri çekilmeye çalıştım. Asaf elini belime sarıp hareketlenmemi kesti. Bu kez dişlerini üstdudağıma geçirdi.

Acıyla karışık bir inleme dudaklarımdan döküldü. "Bıraksana beni." Dedim mızmız bir çocuk gibi.

Asaf dudaklarını yüzümde gezdirdi. Bu kez dudaklarının rotası yanaklarım olurken, konuştu. "Sabaha kadar bana sokuldun. Ben sana bırak beni dedim mi?" Dedi alaylı bir ses tonuyla.

Asaf ondan uzaklaşmama izin vermeden sırtımı yatakla buluşturdu. Üzerime çıkarken, konuştu. "Bununda bir karşılığı olmalı güzelim."
Dedi sert bir sesle.

Beklemediğim bir anda dudaklarıma yapıştı. Dudaklarımın aralık olmasını fırsat bilerek, dilini ağzımın içine itip anında dilini, dilime doladı. Hiç vakit kayıpetmeden dudaklarımda hüküm sürmeye devam etti. İnleyerek ona karşılık vermeye başladım. Ağırlığını üzerime vermemiş Asaf'ın ensesine elimi attım. Dudaklarımı hareketlendirip, ona karşılık verdim.

Asaf nefes nefese kalmış bir halde benden ayrıldı. Elini çıplak bacağıma atıp okşadı. Göğsüm heyecanla şişti. Kendini yan tarafıma attı. Bana bakacak şekilde yan uzandı. Eli halada bacağımdaydı. Bacağımı okşarken konuştu. "Tüm gece boyunca savunmasızca karşımda duruyordun. Sana dokunamamak o kadar acı vericiydi ki kendimi kaybettim."

Elimi çekinerekte olsa sakallarının çevrelediği yanağına attım. Ona yaklaşıp başımı kolunun üzerine koydum. Elimi yanağında gezdirdim. Belli etmesemde dudaklarının arasından sarf ettiği cümleler yanaklarımın kızarmasını sağlamıştı. Utançla başımı koluna bastırdım.

Elimi göğsünü çevreleyen dövmenin üzerinde gezdirdim. Aslında bu Akrep dövmesinin, onun yanında çalıştığımda ki barın ismiyle bir bağlantısı olduğunu düşünüyordum.

Yüzüm meraklı bir ifadeyle şekillenirken konuştum. "Bu dövmenin bir anlamı var mı?" Dedim. Başımı kolundan kaldırıp biraz geri çekildim. Gözlerinin içine bakarak vereceği cevabı bekledim.

Yüzünde ve gözlerinde aynı anda ifadesizlik baş gösterdi. "Bu dövme benim lakabım. İnsanlar tarafından konulmuş bir lakap." Dedi sert sesiyle. Bana bunu bahsetmekten hoşnut olmadığını gözlerinde görebiliyordum.

AKREP (YERALTI KRALI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin