Avukat 43.bölüm

En başından başla
                                    

Nefes nefese kalmış bir şekilde ona laf yetiştirmeye çalışıyordum.
"Salak mısın Kuzey?"

Metafor yapmanın zamanı mıydı şimdi?

Biz biraz olsun dinlenmeye çalılırken arkasına saklandığımız duvarın üstünden bir şey düştü.

Pardon.
Biri düştü!

Önümüze kanlar içinde takım elbiseli bir adam düşerken kusmak üzereydim neredeyse. Onun hemen ardından, yerdeki cesetin üzerine, nereden geldiğini anlayamadığım çıplak bir kadın bedeni atladı.

Kadınla göz göze geldik.
Ölü bir insanın donmuş göz bebeklerinin içine bakıyordum sanki.

"Avukat. Ben bu kadını tanıyorum." dedi Kuzey korku dolu bir şekilde. "Onu ben buraya göndermiştim."

"İyi halt ettin Kuzey." dedim kolundan tutup kenara çekerken. Tam zamanında davranmıştım çünkü kadın Kuzey'e doğru dişlerini göstererek saldırmaya kalkmıştı.

Kuzey sendeleyip düştüğünde kadın, çok çevik bir hareketle ikimizi de hazırlıksız yakalayarak Kuzey'in üstüne atlamıştı bile.

Kafayı yedikleri gibi anlaşılan fiziksel güçleri de baya bir kuvvetlenmişti.

Kuzey'e yardım etsem mi yoksa etmesem mi bilemedim bir an.

Kuzey'in sesini duydum tekrar.
"Hoşt!"
Kuzey kadının karnına dizlerini geçirip ondan uzaklaşmak için geriye doğru süründüğünde vicdanıma yenik düştüm ve sersemlemiş kadına kafasına denk gelecek bir şekilde güçlü bir tekme attım.

Kadın bir kaç metre uzağımıza uçarken Kuzey bu sefer korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Ben bunun için yetiştirildim unuttun mu?" diye sordum onun bu dumur olmuş tavrı ile dalga geçerek.

Kuzey kendine gelmek için düştüğü yerden doğruldu. Üzerindeki kiri pası silkelerken yüzü tiksinti duyduğunu belli ediyordu.

"İğrenç." dedi öğürerek.

Ona katılıyordum.

Biz bu şekilde oyalanırken binadan çıkan onlarca kadının etrafa yayıldığını fark ettiğim için Kuzey'e hareket etmesini bağırarak, arabaları park ettiğimiz arazinin dışına doğru var gücümle koşmaya başladım.

Ciğerlerim patlayacak gibi hızlı bir şekilde koşarken Kuzey de peşimden geliyordu.

Ara sıra doktorun adamlarının acı dolu yakarışlarını duyuyorduk, ve ya patlayan silah seslerini. Kaos sağır edici bir gürültüyle peşimizdeydi. Kıyamet yeri gibi olan araziden bir an önce kaçmak zorundaydık. Her an önümüze bir şey düşüyor, ya da farketemediğimiz bir yerden biri saldırıyordu. Onları savuşturmaya devam ettim. Hiç bir engele takılmamaya gayret ediyordum.
Ne kadar zor olursa olsun, bunların hiç birinin bizi durdurmasına izin vermedim.

Güç bela arabaya ulaştığımızda üstümüz başımız kan içindeydi.

Kuzey korkuyla bağırdığında ona endişe ile baktım.

Onun yüzüne alık alık baktığımı gördüğünde daha da panikleyerek bağırmaya devam etti.

"Avukat seni ısırmışlar! Yoksa sen de mi onlar gibi olacaksın? Biraz önce de bir tanesini havaya uçurmuştun!"

Kendimi kontrol ederken ayak bileklerimin ısırıldığını fark ettim. Ayakkabı bile giymediğimi unutmuştum.

Daha fazla dayanamayıp onun bu salak haline karnım ağrıyana kadar gülmeye başladım. Belki de sinirlerim aşırı derece bozuk olduğu için bu kadar sesli gülüyordum. Ali ve Kuzey kesinlikle kardeşlerdi!

Avukat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin