BÖLÜM 18 GİT

1.1K 63 12
                                    

Keyifli okumalar. Bölüm sonundaki notu okumayı unutmayın!

Yukarıya resim ekledim bakmanızı öneririm :)

Bu ayrılmamız hеm kalış, hеm gidiştir ikimiz için. Sеn nе kadar kalsan da gеliyorsun bеnimlе. Bеn nе kadar gitsеm dе kalıyorum sеninlе."  - William Shakespeare 

Arabanın durmasıyla Rose kendini dışarı attı. Bir an önce Marcus'la konuşmak istiyordu. Genç adamın çalışma odasının önüne geldiğinde kapıyı çaldı. 

Marcus'un "Gir." dediğini duymasıyla büyük kahverengi kapıyı araladı.

"Merhaba." dedi içeriye doğru birkaç adım atarak." Oturabilir miyim?" 

"Tabii. Bir sorun mu var?" 

"Bilmiyorum." diye mırıldandı Rose." Biraz konuşalım mı?"

"Dinliyorum." dedi Marcus ilgiyle. 

"Neden böyle davranıyorsun?" dedi Rose Marcus'a bakarak." Birlikte uyuduğumuz günden beri farklı davranıyorsun."

"Farklı davranmıyorum." dedi genç adam karşı çıkarak." Olması gerektiği gibi davranıyorum."

"Sence olması gereken bu mu?" dedi Rose. Bu bir soru değildi. Bu, böyle olmamalıydı demekti ve Marcus da bunun farkındaydı. 

"Evet." dedi Marcus, kelimeler ağızından izinsizce fırlarken." Ne bekliyordun, uyuduk diye aramızda bir şey olacağını mı?" 

"Ben... Ben sana inanamıyorum." dedi Rose sinirle." Senden tek istediğim bana eskisi gibi davranmandı." Ayağa kalkıp ellerini masaya dayadı." Bunu bile yapamayacaksan, benden uzak durman daha iyi."

Marcus da, Rose gibi yaparak ayağa kalktı ve ellerini masaya koydu." Sana istediklerini veremem ki hiçbir zaman da aksini söylemedim." dedikten sonra pişman olacağı birkaç cümle çıktı ağızından." Eğer eski yaşamını özlüyorsan burada kalmanın bir anlamı yok Rose." dedi hiddetle. Konuşmak için her ağızını araladığında aklına Rose'un Luca'ya dedikleri geliyordu." Eğer gitmek istiyorsan seni zorla tutamam. Seni evine bırakmalarını söylerim. Çıkabilirsin." 

Genç kadın nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. Tek bildiği şeyse altta kalmak istememesiydi.'' Tamam.'' dedi başını dikleştirirken.'' Alacak bir eşyam yok. Kime söyleyecekseniz hemen söyleyebilirsiniz Bay Porte.'' diyerek odanın kapısını kapatma gereği duymayarak oradan çıktı.

Marcus, sinirle elindeki telefonu duvara fırlattı. Derin birkaç nefes aldıktan sonra sakinleşip yerine oturduğunda dediklerine çoktan pişman olmuştu.

*******

Rose koşar adımlarla odasına geldi. Ayağındaki terlikleri çıkarıp yerine beyaz spor ayakkabılarını giyindi. Eğilmesiyle dolu gözlerinden birkaç damla tişörtüne aktı. 

Buradan gitmeyi kendisi istiyordu. Peki, şimdi ne olmuştu? Neden istediğinin olmasına rağmen mutlu olamıyordu?" Düşünme." dedi sessizce." Hiçbir şey düşünme." 

Aşağı kata indiğinde mutfağa-Enzo'nun yanına gitti. Yaşlı adama veda ettikten sonra kapının önüne geldi. Sofia'ya veda edemediği için üzülse de yapabileceği bir şey yoktu. Kendini bekleyen arabaya bindiğinde, düşündüğü gibi rahatlamadı. Aksine buradan gittiğinde kırılacağını sandığı zincirler daha da sıktı onu. Başını hafifçe camdan yukarı kaldırdığında Marcus'u gördü. 

Aldığı her nefeste göğüs kafesinin içindeki acı daha da arttı. Arabanın ilerlemesiyle genç adamın gölgesi yok olurken ağlamamak için sıktı kendini. Daha önce böyle hissettiğini hatırlamıyordu. Bu üzüntü değildi çok daha kötüsüydü. Bu; özlemdi, aşktı. Rose yaptığı hatayı anladığında her şey için çok geç olacaktı.

Sicilya MafyasıWhere stories live. Discover now