BÖLÜM 16 BİRLİKTE

1.6K 70 15
                                    

Keyifli okumalar.

 Oy verip, yorum yapmayı unutmayın.

Rose'dan

Marcus odadan çıktıktan sonra oturur pozisyona geçtim. Dolan gözlerimden akan birkaç damla yaş, çoğunun aksine mutluluktandı." Beni seviyor." dedim sessizce." Beni gerçekten seviyor."

 İçimi kaplayan heyecanla ayağa kalktım. Marcus'un beni sevmesinin kötü yanlarını düşünemeyecek kadar mutlu hissediyordum kendimi." Tanrım." diye mırıldandım ay ışığının parlattığı aynadan kendime bakarak." Teşekkür ederim."

Yanına gitmek istiyordum. Yanına gitmek ve ona sıkıca sarılmak istiyordum. Odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim. Cesaretim her bir adımda azalsada pes etmeden odasının önüne geldim. Ağır kapıyı ittirerek açtığımda düşündüğüm gibi uyumuyordu." Girebilir miyim?" diye sordum. Cevabını beklemeden içeri girdiğimde, konuşmak için araladığı ağzını kapattı. 

"Merhaba." dedim karşısındaki tekli koltuğa oturarak. Rahat görünmeye çalışsamda gergindim. 

"Merhaba Rose." dedi sanki buraya her gün geliyormuşum gibi çıkan normal sesiyle.

"Seni de uyku tutmadı galiba." dedim sohbet açmak istercesine.

"Evet." dedi içkisinden bir yudum alarak. Daha fazla konuşmak istemediğini düşünerek ben de sustum. Bakışları arada bir odada dolaşıyor, inatla bana değmiyordu." Elena nerede?" dedim sessizlikten sıkılarak.

"Misafir odalarının birindedir." diye mırıldandı Marcus. Gözlerim istemsizce ay ışığının parlattığı dudaklarına kaydı. Dudaklarının konuşurken ki hareketlerini aklıma yazdım." Ben..." dedim sessizce." Sizi yeniden birliktesiniz sanıyordum." 

"Değiliz." dedi geldiğimden beri ilk bez bana bakarak. Laciverte dönük gözlerinden yorgunluk akıyordu.

"Anladım." dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan. Devamında ne diyeceğimi bilmiyordum." Ben artık gideyim." dedim ayağa kalkmak için harekete geçerken. 

"Kal." dedi kolumu kavrayarak. Soğuk elinin kolunma değmesiyle irkildim." Yani istersen."

Gülümsememi saklayamazken, başımı sallayıp koltuğa yeniden oturdum." Kaç gündür doğru dürüst uyumuyorsun?" diye sordum merakla. Bakışlarım gözünü çevreleyen halkalarda takılı kaldı.

"İngiltere'den beri." dedi birkaç saniye bekledikten sonra.

Şok içinde yüzüne baktım." Tanrım, uyuman gerekiyor." dedim." Nasıl o kadar gün uyanık kalabilirsin ki?" 

" Tamamen uyanık kalmıyorum." dedi soruma cevap vererek." Ama günde en fazla birkaç saat uyuyabiliyorum." Yüzüne anlamamış gibi baktığımı görünce ekledi." İnsomnia hastalığım var." 

"İngiltere'de nasıl uyudun?" diye sordum merakla. Aslında sormak istediğim soru çok daha farklıydı.

"Seninle, Mia Bella." dedi yavaş yavaş. Bana Mia Bella derkenki yüzünü göremediğim için kendime kızdım." Nasıl oluyorsa seninle her yattığımda uyuyabiliyorum." (Mia Bella: Güzelim)

Yanaklarım yanmaya başladığında gözlerim gözlerini buldu." İstersen." dedim cesaretimi toplamaya çalışarak." Seninle yatabilirim." Yüzündeki müzip ifadeyi görmemle," Yani uyuyabilirim." diye düzelttim cümlemi. 

"Tamam." dedi beni şaşırtarak teklifimi kabul ederek. Sıcakladığımı fark ederek üzerimdeki hırkayı çıkardım. Önceden onunla uyumuştum ama o zaman her şey daha farklıydı. Mesala bana karşı hisleri olduğunu bilmiyordum! 

Sicilya MafyasıOù les histoires vivent. Découvrez maintenant