12

95 12 1
                                    

Hyuck Mark odadan çıktığı anda elini uzattı. Mark merakla bakarken onu bileğinden tuttu, kendine çekti.

Mark yakınlaşmanın etkisi ile nefesini tuttu ama Hyuck yavaşça maskesini yüzüne çekti onun. Sonra kafasındaki şapkayı çıkarıp onun başına geçirdi. Gülümseyip "Mükemmel, ben bile tanıyamam" dedi önüne dönmeden önce.

Önüne döndüğünde Mark uzanıp onun elini tuttu. Hyuck şaşkınca arkasına döndüğünde konuştu sarı saçlı genç adam.

"Bu bir date, el ele olalım değil mi?"

Hyuck gülümsedi Jeno awww diye erirken. Mark da gülümsedi ama belli olmadı, maske yüzünden.

Ikili dışarı çıktığı gibi içeri dalan Jaemin kapıyı içeriden kilitleyip Jeno'ya doğru yürüdü.

"Renjun" dedi Jeno zoraki. Jaemin'in dudaklarını izlerken köşeye sıkışmıştı. Jaemin hiçbir şey, tek kelime bile söylemeden Jeno'yu öptü.

Jeno şokla onu itti ama Jaemin nedense baskın çıktı (!) Jeno onu çevirip öpücüğü derinleştirdi.

Mark ile Hyuck ise asansörde birbirlerinin gözlerinin içine baka baka iniyorlardı.

"Söyle" dedi Mark merakla.

"Şimdi değil, ki söylemediğim şey de değil" dedi Hyuck gözlerini kaçırıp utangaç bir kıkırtı bırakarak.

Mark "Beni sevdiğini-"

"Utanıyorum" dedi Hyuck onun sözünü keserek. Mark güldü eli hafifçe sıkarak.

"Bugün bana aitsin, ve ben de sana" dedi gülümseyerek.

"Aitlik cümleleri hiçbir zaman bana göre olmadı" dedi Hyuck alayla kıkırdayıp sevgilisini asansörden dışarı çekerken.

"Ya ne?" diye sordu Mark, "Benimsin, ben ise seninim?"

"Yok" dedi Hyuck kısaca. Yürümeye başladı yollarda, usul usul ve kalbine göre sakin bir tavırla.

Mark hızlanıp onun önüne geçti, güldü ki görünmeyen neşesi duyulsun, konuştu.

"Hyuck... benim sevdiğim adam. Ben ise... onun hayatının uzun süreli aşkıyım?"

Hyuck onun diğer elini de tuttu, kendine çekti bir anda. Sarıldıkları için Hyuck artık onun aşkına alışmış tip olarak çok panik yapmadı ama Mark tekrar tuttu nefesini.

Bir bebek arabasını süren kadın "Kusura bakmayın" diyerek, başını eğerek geçtiğinde Mark kendini geri itti tüm gücüyle.

Hyuck onun dengesiz hallerinin nedenini bilmiyordu ki. Ama anlıyordu, anlıyordu işte.

Mark elini ensesine atıp güldü, gözleri kısılmıştı. Hyuck da gülümsedi. Elini tutmadı, yan yana yürüdüler.

"Burası benim çalıştığım dükkan" dedi Hyuck dükkanı gösterip, "Baksana ne küçük ama ferah!!"

Mark yavaşça bıraktı düşüncelerini, içeri daldı gözleri. Içeride çalışan Hyuck'u görmek istedi ama Hyuck yanındaydı. Şaka gibi.

Hızlı aşk? Çabuk tutuşan, saman alevi gibi tüten sevda?

Mark bunun nedeninin annesi olduğunu biliyordu.

Annesi de onu çok sevmişti, Hyuck gibi bakmıştı ona.

Hyuck gibi korumuş, Hyuck gibi sarılmıştı bir anda.

Mark zorladı kendini, tuttu elini Hyuck'un. Çevirdi onu, ilerleyince Hyuck da peşine geldi.

Bir cafede oturdular. Hyuck latte söyledi, bilerek öpüşmek istiyordu. Bunu ortalıkta değil, bunu ortalıkta yaparsa kendi yapardı çünkü, gizli saklı yapmak istedi.

"Bana senden söz et" dedi Mark amerikano bile içerken, sağlığı çoktan salmıştı.

Hyuck güler yüzle "Sıradan bir aile" dedi, "Tanışmak ister misin?"

"Bunu benim ailem-" dedi durdu Mark. Hyuck'un gözlerini şaşkınlık ve bilgisizlik doldurduğunda gülümsedi, başıyla onayladı. "Harika fikir"

"Sana bir sorum var" dedi Hyuck. Dudaklarında latte izi kaldı, bilerek peçete ile silmedi.

Mark bilerek yapılmış şeyi saf bir hata sandı, peçeteyi alıp uzattı. Hyuck gözlerini yukarı devirip sordu.

"Beni gördüğünde, bana baktığında yani... Kimi görüyorsun Lee Mark?"

Mark donakaldı. Nefesini bir anda boşalttı gülerek.

"Ne alaka?"

"Eski sevgili ise savaşmaya hazırım da" dedi Hyuck ciddi bir şekilde.

"Hayır" dedi gülerek üzülen Mark. Uzanıp Hyuck'un dibine girdi. "Şurada-"

Hyuck gözlerini kapatınca Mark uzanıp düşünmeden, düşünürse cayardı bilmeyen yoktur, dudaklarına bastı.

Tatlı bir süt kokusu genzini doldururken Hyuck'un yüzünü incelemek yerine onu tutup kendini sabitleyen Mark gözlerini kapattı.

Mark geri çekilince "Hyuck" dedi.

"Efendim?" diye sordu Hyuck.

"Korkunç bir yere gelebilir misin benimle? Sen korkunç yerleri seversin de!"

"Motorumla gidelim mi?" diye teklif etti kabul eden Hyuck.

Mark sadece sessizce onayladı.

Hyuck motorun önüne oturdu, Mark onun beline sarıldı ağlamak üzereyken. Yavaşça sırtına koydu başını.

"Hazır mısın?" diye sordu bilerek abartılı bir şekilde gülen Hyuck.

"Konuşmaya devam et, sesini hissediyorum titreşimlerle!" diye bağırdı Mark burnunu çekerken.

Ikisi yol boyu tek taraflı muhabbet etti. Hyuck ona hayatını anlatırken Mark gülerek onu ciğerlerinden dinledi.

Bir evin önünde durdular.

Hyuck şaşkınca bakarken Mark tamamladı.

"Işte korku evi"

"Nasıl?" diye şaşırdı Hyuck.

"Burası" dedi Mark, "Benim evim"

Longest Ride // MarkHyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin