3

189 20 9
                                    

"Sana açıklayacak bir şeyim yok" dedi Mark buz gibi bir sesle, Hyuck'un kusursuz yüzünü incelerken.

Jeno Hyuck'un yanına oturmuş, kalbi ağzında baktı yukarıya öfkeyle.

"Sahiden birini getirip sonra odama sokup sonra çekip giden birisi için fazla küstah mısın?" dedi Mark.

Hyuck yavaşça gözlerini açtı, Jeno bağırdı.

"Hyuck!"

Hyuck zaman mekan algısını yitirmiş bir biçimde gözlerini kırpıştırıp baktı arkadaşına.

"Jeno bu- oh hayır. Mark'ın evi deme sakın"

"Daha ziyade otel" dedi Jeno onun saçlarını sevgiyle arkaya tarayıp. Hyuck hafif dehşetle yorgana sarılıp yatakta geriye yapıştı.

"Bana ne yaptın manyak?!!" diye bağırdı bir anda Mark'ın yönüne dönüp. Elinde silah var mı diye kontrol etmişti bir de, masum yürek.

Mark alay dudağının sol yanına uğrarken "Odamda ne yaptıysan karşılığıydı bu" dedi tırnağına üflerken.

Hyuck "Silah nerede?" diye sordu hâlâ Jeno'ya doğru yavaş yavaş yanaşırken, eli boynunda.

Jeno onun elini tutup karnına bastı ve Mark'a yönelik konuştu.

"Sana soruyor"

Mark arka cebinden silahı çıkarıp namluya kurşun geçirdi. Yüksek metal sesinden Hyuck Jeno'ya atladı, çığlık atmıştı.

Mark silahı kenara koydu ve küstah gülüşü bir anda kırılıp buza dönerken konuştu.

"Defol buradan"

Hyuck nedense buna alınmadı bile, kavga içgüdüleri yükselirken Jeno'nun buruşturduğu ceketini bıraktı ve ayağa kalktı yarı cesur genç adam.

Mark yandan onu izlerken silaha koştu, kaldırdı ve Mark'ın yüzüne doğrulttu.

Mark kendisini dehşete düşüren bu hareket sonrası ellerini kaldırdı can korkusuyla. Demek ki doluydu silah.

Hyuck gülümsedi alayla. Jeno dehşetle onun eline sarıldı.

"Soyun"

"Af buyur?" diye dehşetle sordu Mark.

"Kolyem yok, soyun. Sende olduğuna eminim"

Mark güldü, Hyuck silahı tek eline aldı. Yavaşça yürürken Jeno aklını yitirmiş, uzaktan izlemeye başlamıştı işte.

"Vur lan" dedi Mark da deli cesareti ile.

"Adım Donghyuck, sevenlerim bana Hyuck der. Çok seven ise Haechan. Şimdi bana lan demeyi kes ve soyun"

Mark cebinde kalan kırık kolye yüzünden öleceğini hiç düşünmedi, Hyuck adlı bu adam buna cesaret edemezdi.

Mark gülümsedi yine.

"Donghyuck, sen aptal mısın? O silah boş"

"Bana bak, ben aptala mı benziyorum bay çok bilmiş göt?"

Mark yürümeye başladı, kurşunu cebinde hissettiği o an gelmişti cesaret.

"Yaklaşma, gerçekten. O kolye önemli!" dedi Hyuck dehşetle.

Mark silahı alıp göğsüne Hyuck'un elini tutarak koydu.

"Sen de beni korkuttun, ödeşelim. Buradan bir ceset çıkmasın, değil mi Donghyuck?"

Hyuck gözlerinden dehşet geçtiğini Mark'ın gülüşü ile anladı, derin bir nefesi bir anda bırakıp silah tutan elini geri çekti. Silah Mark'ta kaldı.

"Jeno, kolyeyi arayın. Buraya onunla geldiğine eminse evden çıkar" dedi Mark buza dönüp, dışarı çıktı.

Birlikte evi aramaları gerekirdi ama Jeno Hyuck'un yakasına yapıştı ve sallamaya başladı onu, gözleri dolu dolu.

"Delirdin mi, Mark'ı tehdit ettin!"

"Silahı boş tutacağını biliyordum, salak" dedi Hyuck gülerek, "Kendisi öyle rol yaptı ki ben de inandım gerçi dolu olduğuna"

Jeno "İşim, dolgun maaşlı işim" dedi ellerini saçlarından geçirip.

Jaemin Mark'ın kendi odasından çıkıp odasına girmesi ile yavaşça tek kaşını kaldırıp baktı olan bitene.

Yürüdü içeri, Mark kendine bir bardak su doldurdu.

"Bu akşama Jeno'nun misafiri var" dedi Mark, "Ona oda bulalım, biraz travma yaşattım. Kafayı yedi, bana-her neyse"

"Sana ne yaptı ki?" diye sordu Jaemin merakla.

"Hiç ya" dedi Mark bir anda normaline dönüp, "Her zamanki şeyler işte. Kaç saat kaldı yarışa?"

"Üç"

"İki saat uyuyacağım, koltuğun rahattır umarım" dedi Mark.

"Git kendi yatağında yat manyak" dedi Jaemin ama Mark kalbinin hızı yüzünden uyuyamayacağını bile bile yattı.

O esmer şekeri ve, doğrultulan silahı.

Rüyasında bulacaktı.

Longest Ride // MarkHyuck Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin