6

130 13 0
                                    

Hyuck Mark'ın peşinden bir bara girdi. Burada vvip bölümüne gidemeyeceği için Mark duraksadı, bekledi.

Hyuck Mark'ın yanına eklendiğinde ikisi içeri girdi. Bir şey demelerine gerek bile kalmamıştı.

Mark masada kendine yer buldu ve Hyuck onun yanına oturduğu için kayıp karşısına geçti.

"Böylesi daha iyi, yüzünü görmek isterim, elini tutmak değil" dedi Mark güler yüzle.

Hyuck merak etti, gülüp durmasının nedeni kötü bir şey geliyor mu demekti? O da gülümsedi.

Masa donatıldığında Mark arkasına yaslanıp bir elma parçasını izlemeye başladı. Hyuck da kalbi ağzında izledi sevdiği genç adamı. Sonunda dayanamayıp yüksek müziğin altında bağırdı.

"İçmeyecek misin?!!"

Mark elmayı uzanıp aldı, uzattı Hyuck'un eline doğru. Hyuck eline aldı elma parçasını. Yavaşça ağzına atıp bir shot tekila attı. Mark gülümsedi.

"Jaemin seni bilerek tuttu odada, sonra çıkardı benimle buluşturdu" dedi bir anda gülmeyi kesip.

Hyuck "Öyle mi oldu?" diye bağırdı yalandan gülerek.

"Donghyuck açıkçası beni düşündürdü davranışların. Kolyen, silahı doğrultup soyundurmak isteyişin"

Hyuck bardağı doldurup Mark'ın eline tutturdu. Güldü gözlerini devirip, cevapladı.

"Diple, bugün son günümüz"

Mark kıkırdadı.

"Sanmıyorum Donghyuck, Jeno'ya ait bir arkadaşlık bu. Beni istemeden etkileyeceğini düşünüyorum. Jeno hayatımdan çıkmadan sen de aklımdan çıkmayacaksın"

Hyuck güldü.

"Çok düşünme Lee Mark" dedi ikinci shotu atıp, "Başın ağrır çünkü. İçip kalkıyorum, seni de özgür bırakıyorum"

Mark bir shot bardağını elinin içinde çevirirken cevapladı Hyuck'u.

"Jaemin Jeno'ya aşık oldu, bir anda. Beni bıraktı. Sonra diyordur ki bu Mark çok değişti"

"Yabancıya anlatmak iyi gelir, psikolojide bir adı bile vardı sanırım, Mark. Anlat madem" dedi Hyuck gülerek.

"Benim için anlatılacak bir şey yok" dedi Mark üçüncü shotu uzatırken.

"Senin istediğin yeni bir insan" dedi Hyuck çıkarımda bulunarak, "Benim sırrımı almaya çalışıyorsun"

Mark onayladı.

"Ama hangisini?" diye kıkırdadı Hyuck hafif başı dönerken.

"Bugün neden bana oynadın?" diye sordu Mark, "Bunu söyle mesela?"

Hyuck başı önüne düşerken dördüncü shotu çaktı. Güldü hafif çakır şekilde.

"Seni bulduğumuzda boğuluyordun, kendi halinde yarışların vardı. Başarı içinde yüzerken hüzünle boğuluyordun Lee Mark" dedi Hyuck bir bardak birayı kafasına dikerek.

"Ben bir shot içtim" dedi Mark, "Cidden çok hızlısın"

Hyuck güldü.

"Mark iyi düşün, ben gibi işsiz güçsüz bir teslimatçıyı hayatında istiyor musun? Bence bugün sen biraz yıprandın, ben yaptım bunu. Bu nedenle bana özel bir gece bu"

Mark güldü ikinci shotu içip bardağı küt diye masaya koyarken.

"Seni öldürecektim, ama senin ters tepen tepkin. Yarışta yanımda oturdun, bana dedin ki"

Hyuck başı önüne düşmesin diye geriye attı başını, Mark güldü. Bir bardak daha çaktı.

Hyuck kafasını zor düzeltip soru sorar gibi baktığında ona baktı sarı saçlı çok suratsız bir o kadar da içten Mark.

"Yarıştan önemli şeyler var. Kolyem, Mark, kolyem"

Hyuck gülümsedi kafası güzel.

"Annemin yadigarı" dedi, "Onu sen çaldın"

"Senin kıçı kırık kolyene kalmadım ama doğru, onu ben aldım"

Hyuck'un gözleri büyüdü. Kafası düzeldi bir anda, Mark'ın gözlerinin içine baktı gözleri kayarken.

Mark cebinden çıkardı kolyeyi, masaya bıraktı.

"Kırıldı" dedi, "Bu gece bunun için buluştuk"

"Kırıldı" dedi Hyuck bir anda duygulanıp.

Mark kolyeyi masadan aldı, parmakları arasına sardı. Hyuck ona merakla bakınca "Bunu tamir ettirelim, sana eskisi gibi mi yenilenmiş mi gelsin?" diye sordu.

Hyuck burnunu çekti.

"Mark sen bugün beni öldürmeye kalktın ama şimdi neden bu kadar iyisin?"

Mark başı dönerken cebine attı kolyeyi.

"Benimle yirmi kez buluş, bir dakika ya da tüm gün sürse de" dedi dikkatle.

Hyuck uzandı, Mark geri çekildi.

"Neden?" diye sordu Hyuck merakla. Gözlerinden birer damla yaş düştü gözlerini kapatınca.

Mark hüzünle gülümsedi.

"Seni iyi edebilirim" dedi Hyuck sonra.

"Benim kötü olduğumu neden düşündün ki?" diye sordu Mark.

Hyuck "Çünkü sen şu an" dedi.

Mark merakla baktı. Hyuck gülümsedi.

"Ağlıyorsun, Mark" dedi, ve olduğu yere sızıverdi.

Mark masaya koydu başını, biraz ağladı. Neden ağladığı konusunda hiçbir fikri yoktu. Taksi çağırdı, yüzünü yıkayıp masaya geldi.

Geldi, kolunun altına girdiği Hyuck'u yarımca kaldırıp sürükledi taksiye. Bindirdi onu, yanına oturdu.

Mark Hyuck'un yüzüne baktı elleriyle yanaklarını tutup. Gülümsedi burnunu çekip.

"Neyi tetikledin Haechan?" diye sordu gülümseyerek. Burnunu çekti.

Hyuck'un onun yanında başı sallanırken onu tutup dizine yatırdı ve ileri bakarken tamamladı.

"Neyi, Donghyuck?"

Longest Ride // MarkHyuck Where stories live. Discover now