08

140 21 0
                                    

Güne başlamak için en güzel yöntem güneş ışıklarının gözlerinizi aralamasıydı. Yatarken perdeyi asla çekmezdim. Gece gökyüzünü izleyip hayal kurarken uyur, gündüz ise güneşin altın ışıklarıyla yüzümü yıkardım. Ben buradan daha çok edebiyat yaparım arkadaşlar.

Ancak asıl olaya gelirsek, uykumu almış olmama rağmen, hatta çok uyuduğumu düşünmeme rağmen ne alarmım çalmıştı ne de güneş ışıkları gözümü tırmalamıştı. Hadi diyelim hava kapalı, alarm niye çalmamıştı?

Cevap gözümü açtığım an çığlık atmama sebep oldu. Gözünüzü açıyorsunuz ve Kal'in kafasını 10 cm uzağınızda buluyorsunuz.

Lanet girsin!

İçimde bir hacıyatmaz varmış gibi aniden dikilerek tanıdık salonda göz gezdirdim. Henry mutfakta, Kal başımda, telefonum da orta sehpada oyun konsolunun yanındaydı.

Oyun konsolu!

Yaktım çıranı Cavill!

Üzerime serdiği battaniyeden kurtulmadan önce birkaç düşme tehlikesi atlatarak mutfağa depar attım. Bu dengesiz adımlarımı oyun sanan Kal de peşimden geldi. Bizim Fat Fat Cavill kahvaltı ediyordu.

"Good mor-"

"Sen yine gece oyun mu oynadın?!"

Sabah sabah yaşadıklarıma bakın ya. İki elim belimde Henry Cavill'a çemkiriyorum. Neyin şanslı karması bu acaba?

"Good morning too Guness." Bak bak bir de göz deviriyor. "Güne hep bu kadar tatlı mı başlarsın?"

Ne sandın yiğidim?

"Neden beni uyandırmadın? Hem ne yedin sen? İnşallah listenin dışına çıkmamışsındır. Ben korkuyorum senin menajerinden. 1 kilo alsan donuma kadar alacakmış gibi bakıyor. Niye gülüyorsun? Oyun konsolunu unuttuğumu sanma. Üzerime örtü örttüğün için görmezden geliyorum sadece. Alışma sakın, bir kerelik."

Ve yönetmenlerin slow motion yapıp filmin kalitesini artırdığı o mükemmel kahkaha...

Bismillahirrahmanirrahim.

Allah'ım sen bana 10 kilo nefis 100 gram irade mi verdin, ne yaptın?

Ne zor sınavlar bunlar!

O gülerken, ben izlerken, telefonum çalıp bu anı bozdu. Hala sersemliğimi atamamışken bu sefer de telefonuma koştum. Banu. Saat 10.30 mu?!

"Güneş! Lütfen gelmek üzereyim, merdivenleri çıkıyorum falan de!"

"Banu ben baya uzaktayım ya. Ölüyormuş falan de lütfen. Yola çıksam bir saatten fazla sürecek."

"Of Güneş ya! Gülnur Hoca'nın kardeşi hastalanmış sabah derslerine Güneş girsin, öğleden sonra onun derslerine ben girerim dedi. Ve bum! Senin sabah derslerin bana yıkıldı! Tüm derslerim doldu senin yüzünden ya! Bu gün nasıl biter bilmiyorum."

"Canım arkadaşım, güzel arkadaşım... Sen her şeyin üstesinden gelirsin benim sana inancım tam."

"Utanmadan bir de dalga mı geçiyorsun?! Biz burada amfiden amfiye sörf yapalım sense Henry Taş Cavill ile dağın başında bir gün geçir. Böyle kaderi yazan kaleme-"

"Hop dedik Banu, sen ben ve tüm telekominasyon şirketi çarpılmak üzereyiz az biraz sakin."

"Makale'nin editini sen yapacaksın."

Hayda.

"Ama-"

"Ararım Show Haberi ihbar ederim sizi. Edit sende."

Are You Kidding Me?Where stories live. Discover now