07

191 32 7
                                    

"Bu yaptığın çok rahatsız edici. Benimle birlikte spor yap ya da beni yalnız bırak."

"Üzgünüm, olaylara hakim olana kadar böyle olacak." Ve asla spor yapmam.

Sabah kalktığımda ve buraya gelirken tamamen pozitiftim, gıcıklık yapmak ve babaanne gibi davranmak gibi bir fikrim yoktu. Ancak sonrasında, keyifli bir şarkı tutturarak salona girdiğimde gördüklerim, pamuk şeker kalbime su dökmüştü. Ben dün Henry'ye güvenip içim rahat evime dönmüştüm ama gel gör ki beyefendi tüm gece oyun oynamış bir de üzerine konsoluna sarılmış bir şekilde uyurken bana yakalanmıştı. O an o kadar sinirliydim ki 'Ay kıyamam ne güzel uyuyor, uyandırmayayım' gibi bir havaya giremedim. Tüm çığırtkanlığımla "Henry!" diye bağırıp tek suçlu konsolmuş gibi bir hırsla çekip atmıştım konsolu.

Ama suç bende.

Kadın uyardı beni.

Ben de gittim bu masum yüze kandım.

Adam Hollywood aktörü ALOOOO! Seni suya götürür susuz getirir Güneş Hanım!

Ondan sonrasında huysuz bir babaanne gibi gezdim. Kahvaltısını yaparken, sabah detoksunda, cilt bakımında sürekli yüzüm asıktı ve laf sokup duruyordum. Neye bu kadar içerlemiştim bilmiyorum ama bu tavrım Henry'i de şok etmişti.

Ne sandın aslan parçası, Türk kızı ata sporudur trip atmak.

Şimdi de Henry küçük çaplı bir spor salonuna çevirdiğimiz odada benim kadar yüklerle kas çalışıyordu. Ben de programda yazan, ilk defa gördüğüm egzersiz isimlerini Google'dan aratıp Henry bir hareketi bile atlayamasın diye kontrol ediyordum. Ona güvenmediğimi böyle yüzüne yüzüne vurdukça homurdanıp duruyordu.

O bir kere olur beyefendi, beni kandırmayacaktın.

"Bence inat etme Guness, vücudunun biraz harekete ihtiyacı varmış gibi görünüyor."

"Sen bana şişman mı dedin?! Asıl sen kas torbasısın!" Birden ayağa fırlayıp ona bağırmamı beklemiyor olmalı ki elindeki çekme aparatını kaçırıp büyük bir gürültünün oluşmasına neden oldu.

"Kas torbası ne demek? Sen bana hakaret mi ediyorsun?!"

"Sen de bana şişman dedin!"

"Çünkü şişmansın ama ben kas torbası falan değilim!"

"Tanrım! Ne kadar kabasın! Ayrıca şişman değil tombulum!" 38-40 beden şişman mı demek ya?!

"Kendini kandırmaya devam et! Ayrıca bir daha bana hakaret edeceksen bunu doğru yapmayı dene!"

İkinci günümüzde ilk kavgamızı yapmıştık ve küsmüştüm. Spor yaparken yine de görevimi yerine getiriyordum, görev bilincimizi kimse sorgulamasın! Ama dostça her konuşmaya kapalıydım. Henry birkaç kere şansını denese de küstüğümü anlayınca 'Çocuk musun sen?' demiş ama sonra o da bana ayak uydurmuştu. Spor aletlerinden gelen gıy gıy sesleri dışında tamamen sessiz bir ortamda bir buçuk saat daha spor yaptı. Gıcıklık ya gitmedim ben de.

Ayrıca balık etliyim ben.

Bu Henry'nin gözü bozuk olabilir mi acaba? Dany'ye söyleyeyim de başlarındaki bela her neyse bitince bir doktora görünsün. Şişman değilim çünkü.

Biraz kısayım, biraz da kemiklerim iri. Onlar da genetik zaten ne yapabilirim yani?

Ben hırslı hırslı Henry Bey'in salatasını hazırlarken paşamız mutfağa girdi. Tam arkama geçip başımın üzerindeki dolaptan büyük bir su bardağı aldı. Sonra da arkamdan çekilmeden kolunu uzatıp arıtmadan su doldurdu. Tabi ki bu sırada benim yakın sensörlerim çalıştığı için bıçağı bıraktım, hepimizin güvenliği için bu en iyisiydi. Arkamdan bir adım dahi oynamadan su içmesini bekledim ve yemin ederim boğazından akan suyun sesini duyuyordum. Adam yutkundukça benim kulaklarımda patlıyordu sesi.

Are You Kidding Me?Where stories live. Discover now