nineteen

1.8K 195 99
                                    

Episode nineteen, phone

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Episode nineteen, phone

"Sonra bu ikisi beraber tatile gidiyor ama kız bir yandan ölmeden önce yapılacaklar listesini tamamlamak zorunda. İlk önce beraber kalmak için otel arıyorlar.*" Roseanne mola vermek adına kahvesini yudumlamaya başladığında Jennie'nin kaşları anında çatıldı, meraktan bir yerlerini yırtacak gibi görünüyordu.

"Ya Rosie, devam etsene! Merak ediyorum." Dediğinde Roseanne elindeki fincanı masaya tekrardan bıraktı gülümseyerek.

"Bana kızma ama devamını okumadım." Roseanne kendini korumak için sandalyesini Jennie'den uzaklaştırdığında Jennie'nin gözleri iki katı kadar büyüdü, kaşları havaya kalktı.

"Hassiktir! Meraktan öleceğim!" Jennie dehşete kapılmış bir ifadeyle kafasını masaya vurmaya başladığında alayla güldüm.

"Ölüyken susmuş olursun, az kafa dinlerim."dediğimde Jisoo gülmemek için kendini çok zor tutuyordu, Roseanne ise ellerini gülmemek için dudaklarına kapatmıştı. Jennie masanın altından bacağıma tekme attı sertçe. "Ah!"

"Gıcıklık yapma."

"İşte bu yüzden çok sosyalleşmiyorum, video oyunlarında birilerini yanında tutmaya gerek kalmıyor. İhanet çok tatlı." Jisoo bilmiş bir şekilde konuştuğunda üçümüzün bakışları da ona yöneldi.

"Yani sen ihaneti güzel mi buluyorsun?" Diye sordu Jennie kaşları hafiften çatık.

"Evet ama LoL'deki takım arkadaşlarıma karşı, onlar kill çalarak bana çok ihanet etti. Üstelik bazen AFK kaldıkları bile oluyor, hayırsızlar." Jisoo'nun dediklerini gerçekten anlamıyorduk. Üçümüz de birbirimize bakarak onun ne dediğini anlamaya çabalarken Jisoo güldü alayla. "Ah, sosyaller, hiçbir terimi anlayamazlar."

"Bazen beni çok sinir ediyor." Diye homurdandığımda Roseanne başını omzuma yasladıktan sonra konuştu sıkıntıyla.

"İnan beni de." Biz suratımız asık dururken Jisoo bize pek aldırış etmemiş, kahvesinden bir yudum alıp telefonuna bakmaya başlamıştı. Jennie ise birden bağırmıştı, bu Roseanne ile benim yerimizden sıçramamıza neden olmuştu.

"Roseanne Park Chaeyoung! Yarın hepsini okuyup gruba uzun bir ses kaydıyla atacaksın!" Jennie sinirli bir şekilde Roseanne'e bakarken Roseanne korkak bir tavırla başını omzumdan kaldırdı, yerinde doğruldu.

"Tamam tamam, merak etme hepsini okuyacağım ama aklıma takılan bir şey var." Dedi Roseanne kaşları hafiften çatılıyken.

"Neymiş?" Diye sordu Jennie.

"Kızım kitap her yerde satılıyor, niye alıp da kendim okumuyorsun?" Ah, Roseanne muhtemelen bunu daha bilmiyordu. Jennie kitap okumaya karşı bir ön yargı beslemese bile kitap okumaktan hiç hoşlanmazdı. Gerçekten kitap okurken zamanının boşuna gittiğine, bir şeyler izlemenin daha mantıklı olduğuna inanırdı. Bu yüzden kitap özeti çıkartıp anlatma temalı edebiyat ödevleri olduğunda okuması gereken kitabı ben okuyup ona ayrıntılı şekilde anlatırdım, o da öyle anlatırdı. Okumaktansa izlemeyi ve başkalarından dinlemeyi tercih ediyordu.

good for you, taelice Where stories live. Discover now