seventeen

2.2K 215 163
                                    

Episode seventeen, do you like me

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Episode seventeen, do you like me

Hayatınızda bir sürü ana isim verir, o anları aklınızda şifrelendirirdiniz. İsim verip şifrelendirmiş olduğum bir sürü an vardı ancak bu anın aklımdan hiç çıkmayacağına çok emindim. Şifresi asla kaybolmayacaktı, adıysa 'delirmek üzere olduğum ve kendimi okulun çatısından atmak istediğim an'dı. Bu anın aklımdan hiç çıkmayacağı belliydi.

Birkaç dakikadır durmuş, yeri izliyordum. Taehyung ile beraber adımlarımız okul bahçesinde durmuştu. İkimizden de tek kelime çıt çıkmıyordu, sessizdik. Sessizliği bozmak istediğim de pek söylenemezdi, söylediğim cümlelerin ağzımdan kekelemeyle karışık çıkabilme ihtimalini düşünüp utanıyordum ve bir bakıma da heyecanlıydım. Yere doğru bakıyorken ara sıra bakışlarım duvara sırtını yaslamış olan Taehyung'a kayıyordu ancak yüzüne asla bakamamıştım. Onun için durumun nasıl olduğunu bilmiyordum, benden daha az çekingen olduğunu tahmin edebilmem hariç.

"Böyle duracak mıyız Lisa?" Diye sorarak sessizliği bozduğunda hafifçe yutkundum. Bana ilk defa 'Lisa' diye sesleniyordu, daha önce ya Lalisa Manoban, ya da Lalisa olmuştum ama ilk kez Lisa oluyordum. Vereceğim cevaba geldiğimizdeyse, yüzleşmem gerektiğini fark etmiş olsam bile bu çok zordu.

"Ne söylemem gerektiğini bilmiyorum." Sesim çok alçak bir tonda çıkmıştı, ortam fazla sessiz olmasaydı duymaya imkan yoktu ama şu an ortam fazla sessizdi.

"Aslında ben de bilmiyorum." Onu ilk kez söylemesi gerekeni bilmezken görüyor olabilirdim, gördüğüm içinse memnuniyetsiz değildim. Aksine bu beni biraz olsun rahatlatıyordu.

"Söylediklerinde ciddi değildin sanırım..." diyerek cümleye başladım konuşmamızı başlatmak için ancak sözümü yarıda kesip konuşmuştu. "Ciddi olmadığım bir şeyi o kadar emin söylemem, ciddiydim."

"Yani benden hoşlanıyor musun?" Diye sordum hafif çekingen bir tavırla. Neler neler yaşıyordum ben öyle? Resmen Kim Taehyung'un benden hoşlanmasını sağlamıştım. Gülmemek için kendimi zor tutarak bazen marifetli olabildiğimi düşündüm.

"Bence cevabını biliyorsun." Durum gereksiz hoşuma gitmiş olacaktı ki cevabın olumlu olduğunu bilsem bile dudaklarımı büzüp konuştum.

"Yani hoşlanmıyorsun?"

"Lisa." Diye adımı söylediğinde gerçekten de kendimi gülmemek için çok zor tutuyordum. Önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım, bakışlarımı yere indirip konuştum.

"Anladım, hoşlanmıyorsun." Bunu söyledikten sonra yere bakmayı kesip gözlerinin içine baktım.

"Lisa." Dedi ve sabır diliyor gibi görünüyordu. Gerçekten yüzündeki ifade fazlasıyla hoşuma gitmişti.

"Tamam, daha fazla konuşmana gerek yok. Hoşlanmadığını anladım." Ağlayacak gibi dudaklarımı büzdüğümde gözlerini devirdi.

"Hoşlandığımı bildiğini biliyorum, kes artık şu oyunu." Hafifçe güldüğümde gülümsüyordu. Sanırım başardım Kim Taehyung. Senin beni sevmen konusundaki çabalarım boşa gitmedi, Tanrı'm, gerçekten de aptal gibi zıplayıp durmak istiyordum.

good for you, taelice Where stories live. Discover now