seven

2.4K 236 107
                                    

Episode seven, coincidence

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Episode seven, coincidence

Hislerimi nasıl açıklamam gerektiği hakkında pek bir fikrim yoktu, karışık hissediyordum. Öyle karışık hissediyordum ki, belki de bu karışıklığın haftasonuna denk gelmiş olması benim için iyi olmuştu. Birini seviyor olmanız demek, kırgınlık hissinizin iki kata çıkmış olması demekti ve belki bende bunu yaşıyordum.

Sokakta normal bir biçimde yürürken aynı zamanda etrafa pek göz gezdirmeden sadece önüme bakıyordum. Hava ne soğuktu ne de sıcaktı, tam ortasında ılıktı. Üstüme özensizce bir şeyler geçirip annemin demesiyle beraber markete gitmek için evden çıkmıştım, siyah bir eşofman ve beyaz, baskılı, bol bir tişört vardı üzerimde. Evden çıkmak genellikle hoşuma giden bir şey değildi, kendimi müziğin ve kitapların arasında bir yere gömmeyi seviyordum. Oradan çıkamadığımda beni kapladıklarındaki hissi de seviyordum. Evde olduğum vakitler güzeldi ancak hafta sonu olmasının getirmiş olduğu bir tatsızlık da vardı üzerimde: Taehyung'u göremiyor olmam.

Onu göremiyor olduğumda, neler yapıyor olduğunu bilmiyor olduğum zamanlarda kendimi bir yandan da boşluk içinde hissediyordum ama kafaya çok takmamam lazımdı.

Markete girdiğimde işimi hızlıca halletmeye koyulmuştum. Annemin istemiş olduğu gibi sepete bitmiş olması nedeniyle saç şampuanı, vücut losyonu koymuştum ilk önce. Sonrasındaysa diğer reyonların arasına girmiş, birkaç paket makarnayı sepete koyduktan sonra kendi isteğimi göz önünde bulundurarak da baya bir çikolata doldurmuştum.

Tüm aldıklarımı hızlıca kasadan geçirtip ödedikten sonra elimde pek de ağır sayılmayacak poşetlerle çıktım marketten. Aldıklarım aslında pek bir ağırlık yapmıyordu, hatta iki poşet almış olmam bile saçma olabilirdi.

Eve doğru ağır adımlarla yürürken, bu sefer öncesine karşın etrafı inceleyerek yürüyordum. Saat daha öğleden önce on biri biraz geçmiş olsa dahi insanlar normaldekine karşıt olarak biraz daha fazlaydı bugün sokakta. Normalde daha az kişi olurdu, haftasonları genelde gününü mantıklı ve rahat geçirmek isteyen insanlar öğlene kadar uyuyordu.

Etrafı inceleyerek yürüdüğüm sıra, gözüme karşıda birisi takılmıştı. Yaşlı sayılabilecek bir kadın elinde bir sürü poşetlerle kalırımın üstünde duruyor, sabit bir şekilde yeri izliyordu. Yorulduğundan öyle duruyor olabileceğini düşünmüştüm ve benim vicdanım asla buna el vermezdi. En azından annemin bana öğrettiği kadarıyla, çevremizdekilere iyi kalpli ve anlayışlı olmalıydık. Biz bize nasıl davranılmasını istiyorsak öyle davranalım ki, her şeyin bir karşılığı olduğunu iyi tarafından görmüş olalım.

Hızlı adımlarla kadının yanına varmış olduğumda yüzüme hafif bir tebessüm kondurmuş, ona bakıyordum. "Merhaba. Sanırım taşıdıklarınız sizin için biraz ağır gelmiş, yardımcı olmamı ister misiniz?"

good for you, taelice Where stories live. Discover now