CHAPTER 14 : ELECTRIC SHOCK

169 31 14
                                    

Etrafta sevinçle koşturuyor, tüm dünyaya haykırmak istiyordu minik gamzeli çocuk. Gülümserken yeni çıkmış dişleri ve süt dişleri parıldıyordu.

"Bugün benim doğum günüm!"

Okulda arkadaşlarından bir sürü hediye almıştı. Güzel bir resim defteri, birkaç pilot kalem, hediye mavi bir bileklik... Arkadaşlarına çokça teşekkür etmişti ama onu en çok heyecanlandıran şey evde onu bekleyen sürprizdi. Çantasını sallaya sallaya eve doğru koşturmuş, kızarmış yanaklarla istemsizce gülümsüyordu.

Gökdelenin asansörüne bindi, ardından 20. Kata bastı. Asansörün daha hızlı olması ne iyi olurdu şimdi... Asansörün açılma sesiyle birlikte evlerinin olduğu kapının ziline bastı. Kapıyı saniyeler içinde annesi açmıştı.

"Anneciğim!"

Minik çocuk kollarını annesine sardı. Onu çok seviyordu. İçeriden gelen tatlı kokular pastanın, kurabiyelerin, en sevdiği yemeklerin habercisiydi. Annesi sevgiyle onu kucakladı saçlarını okşadı.

"Anneciğim anneciğim babam nerede?"

Annesi bu tatlı telaşını gülerek karşılasa da onu lavaboya doğru yönlendirdi.

"Önce eller bebeğim.."

Küçük çocuk dudak büzerek lavaboya koşturdu. Ellerini güzelce yıkayıp salona geçti. Gözleri babasını bulduğunda kollarının arasında yer edindi. Babası o hoş gülüşünü oğluna sunmuştu.

"Baba baba! Ben geldim! Nerede hediyem?"

1 haftadır hediyesini sabırla beklemişti. Babası kanepenin arkasına sakladığı minik kutuyu oğluna uzattı.

Küçük çocuk daha büyük bir şey bekliyordu, onu günlerdir heyecanlandıran şey bu kutu içerisinde idi yani?

"Hadi aç bakalım, doğum günün kutlu olsun Christopher."

Sarışın çocuk yavaşça hediye kutusunu açıp içerisindeki hediyeye mutlulukla baktı.

Bu mickey mouse'lu bir saatti. ( ilk bölümlerden hatırlayın Felix dalga geçiyordu saatiyle *yavru köpek bakışı emojisi*)

Bu saat kimse de yoktu, bu saat özeldi ve çok güzeldi. Hem babası almıştı hem de en sevdiği çizgi film karakterine aitti.

"Baba seni çok seviyorum!"

Babasına tüm sıcaklığını sundu. Ona sımsıkı sarılarak onu hissetti. Babası gülümseyerek konuştu.

"Uyansana köpek!"

Şaşkınca babasına baktığı sıra neler olduğunu anlamıştı.

Gördüğü her şey aslında bir rüya idi.

"Uyansana köpek!"

Christopher duyduğu kalın sesle yüzünü buruşturdu. Tüm bedeni şiddetli bir şekilde ağrıyor başı zonkluyordu.

"Sonunda be! Camış mısın ulan? Seninle mi uğraşacağız?"

Gözlerini tamamen araladığında sorgu odasında olduğunu gözlemledi. Ayrıca değişik aletler bulunuyordu, bunlar işkence aletleri olmalıydı. Askerlerden biri profesöre katı bir bakış sergiledi ve odadan ayrıldı. Muhtemelen rütbeli ajanlara haber verecekti.

Christopher yanında duran ajanın parlak zincirinden kendi yüzünü az çok inceledi. Kaşı ve gözü patlamıştı. Gözlerinin altı mosmordu, kendi yüzüne bakmak ona işkence gibi geliyordu. Yüzünün rengi kahverengiye dönmüştü, motosikletten düştüğü sıra olmuş olabilirdi, yerdeki tüm tozu yemişti.

Kayıp Sembol  \\ ChanlixWhere stories live. Discover now