BÖLÜM 25.

38.9K 3.4K 4.1K
                                    

#Rota #RotaSerisi #LemanVeli

Twitter'da bu hashtag'lere bakıyorum. Alıntı bırakabilirsiniz.

🌪

kendimden hallice - hiç




BÖLÜM 25.

Efe'den...

Adım Efe. Anlamı ağabey demek.

Kardeşine kol kanat geren kişi olmam gerekirdi. Onu kollayan, koruyan, gözünden yaş düşmesine izin vermeyen bir ağabey olmalıydım. Olamadım. Aksine onu yaralamaya çalıştım. Kanattım, kanattım, kanattım. En sonunda o kanda boğulacağımı tahmin bile edemezdim. Boğuldum.

Kendi kazdığım kuyuya düştüm. Düştüğüm kuyu benim mezarım oldu, üzerime toprak değil, yaptığım, göz yumduğum tüm hatalarım döküldü.

Şimdi bu kuyudan ona uzansam, medet umsam arsızca tutar mıydı elimi? Tutmazdı. O benim kardeşimdi. Bulut'un dediği gibi saçım uzansa aynı ona benzerdim ama konu sadece dışımız değildi. Onunla içimiz de aynıydı. Kanadıkça kanatıyorduk. Yaralarımızı kimseye göstermiyorduk. Kimsenin tuz basmasına izin vermeyip bizzat kendimiz kaşıyorduk kabuk bile bağlamaya mecali olmayan yaralarımızı.

Adım Efe. Anlamı cesur demek.

Küçük kız kardeşini sevmeye, onu elinden tutmaya, onunla oynamaya bile korkan herifin tekine neden böyle isim vermişlerdi? Ben onun saçına bile dokunmaya korkuyordum oysa. Olur da alışırım diye ona bakmamaya çalışırdım. Onu görmezdim, yok sayardım. Varlığını inkâr ederdim.

Sadece bir kere saçına dokunsaydım, başını okşasaydım tüm öfkem uçup giderdi. Bunu bile yapmaya korkmuştum.

Adım Efe. Anlamı artık umurumda bile değil. Annesinin gözyaşlarından kendisine rota belirleyen o aptal herif benim. Annemin gözyaşlarında babamı boğmak istedim. Annem babamı sevdiği için yapamadım. Bu sefer onu boğmak istedim. Bunu başardım.

Kazandım. Keşke kaybetseydim.

"Bir anda önüme çıktı," diyerek ağlıyordu orta yaşlarındaki bir adam. "Yemin ederim, fırladı yola." Yitik bakışlarımı onun ve polis memurlarının üzerinden alıp Acil kapısına doğru çevirdim. Adım sesleri kulağıma dolduğunda başımı kaldırıp bana bakan polisle göz göze geldim.

"Siz hastanın neyisiniz?"

Ağabeyi demek istedim ama boğazımda kocaman düğüm konuşmamı engelledi.

Ağabeyi demek istedim ama ona yaşattıklarım karşıma geçip bana baktı, sustum.

Ağabeyi demek istedim ama daha önce ona hiç kardeşimmiş gibi davranmadığımı anımsadım.

"Beyefendi, iyi misiniz? Titriyorsunuz." Ben titriyor muydum? Güniz gibi?

Cevap veremediğimde, "Ambulansı kim aradı?" diye sormuştu bu sefer.

"Ben," dedim cılız sesle.

"Olay yerinde miydiniz?"

Başımı ağır ağır iki yana salladım. "Motorla onu arıyordum. Bulduğumda yerde baygın yatıyordu."

"Hastayı neden arıyordunuz?"

"O benim kardeşim," dedim güçsüz sesle. "Ama ben onun ağabeyi değilim."

ROTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin