10. Bölüm|•

624 41 69
                                    

Oy ve yorum atan elleriniz dert görmesin~Mr

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oy ve yorum atan elleriniz dert görmesin~Mr. Turp

ⓈⒾⓁⓀ•ⒻⒾⓇⒺ

10. Bölüm: 𝔹𝕆𝕄𝔹𝔸

Sevim'in ruhu bedenini terk edip hastaneye musallat olmuştu. Neredeyse her gün babasından telefonlar alınıyor, sinirli söylemlere maruz kalıyorlardı. Kısacası bir kaç gün önce ölüm saati belirlenmiş olan hastanın gazabı hâlâ devam ediyordu. Tabii sadece İpek ve asistanın haberi vardı bu durumdan. Gereksiz telaş yaratmak istememişlerdi, sonuçta acılı bir baba vardı ortada ve yaptıkları gayet normal geliyordu.

İpek, arabasıyla hastanenin yolunu tuttuğu günlerden birinde her zaman olduğu gibi kendine boş park yeri arıyordu fakat yine her zamanki gibi ne kadar erken gelirse gelsin boş alan bulma çilesi dikiş iğnesine ip geçirmekten daha yorucu ve can sıkıcıydı.

Bir kaplumbağa misali arabasını ağır ağır sürerken bir yandan da camdan etrafına bakıyordu. Derken gelen tok ses ile irkilerek sağına doğru döndü. “Ateş,” dedi kaşlarını çatıp. “Ne işin var burada?” Ateş sesini alamadığı için eliyle camı açmasını işaret etti. Buna karşılık aralarındaki engeli araladı İpek. “Ne yapıyorsun?” diye sordu şaşkınlığın serpildiği sesiyle.

“Sana yer buldum,” kapıyı bekletmeden açıp kendini araba koltuğuna bıraktı. “Hadi sür götüreyim.” hala ağzı açık ona bakıyordu İpek. “Ateş sen iyi misin?” diye sordu. “İn arabamdan.” ona doğru döndü Ateş. “Sana yardım ediyorum yardım. İnsan azıcık nazik olur, bir teşekkür eder.”

“Oldu Ateş! İstersen bir de öpeyim! İn arabamdan.” yandan bir sırıtış sundu Ateş, hoşuna gidiyordu onunla uğraşmak, çileden çıkarmak, onunla ettiği kavgayı bile değişmezdi hiç bir şeye çünkü sinirli olmak İpek Tekin'e ayrı bir yakışıyordu.

“Emin misin?” diye sordu mülayim tuttuğu sesiyle. “Bir şans verirsen seni istediğine kavuşturabilirim.” gözlerini manidar bakan kahvelere dikti İpek, ardından sözlerin altında yatan ganimeti elinin tersiyle kenara itti. “İstemiyorum Ateş, in arabamdan.”

Anında gözlerini kaçırıp inmeye yeltendi Ateş. Tam da o anda son kez dönüp mırıldandı. “Pişman olacaksın. Eğer gitmezsen o yer de dolacak,” kapısını açıp arabadan indi. “Sonra mazallah arabanı park edecek yer bulamazsın tüm vaktini buralarda harcarsın.” son kelimelerinden sonra geldiği gibi hastanenin içine girdi.

İpek ise gömülmeye ırak, ama oldukça derinlere dalan düşünceleri arasında kaybolmamaya çalışırken kendisi için, arabası için tekrardan yer aramaya başladı.

Konuşacak çok şeyleri vardı ama susmak her zaman İpek'in birincil tercihi olmuştu. Evet, buna hakkı olmadığını biliyordu. Adım atmak için çaba da göstermişti fakat attığı her adımdan sonra on adım geriye çekiliyordu. Susuyordu. Hani derdi ya şarkının ince sözlerinde; “Ben seni çok sevdim. Belki zordur anlaması sessizliğimden, sen oku kelimeleri gözlerimden.”

𝐚𝐠𝐚𝐢𝐧Where stories live. Discover now