6. Bölüm|•

688 40 86
                                    

Oy ve yorum atan elleriniz dert görmesin~Mr

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

Oy ve yorum atan elleriniz dert görmesin~Mr. Turp

ⓈⒾⓁⓀ•ⒻⒾⓇⒺ

6. Bölüm: 𝕐𝔸𝕂𝕀ℕ

Hekimoğlu yaralarını atlatmış, ağrıları azalmıştı, tabii bacak ağrısını saymazsak, bedeninde kazanın eseri olarak sadece bir kaç sıyrık kalmıştı, onlar da rahatsız edici türden değildi. Kazanın üzerinden ise bir kaç haftayı aşkın bir süre geçmişti. Ev hapsi süreci boyunca annesini ve babasını zorla da olsa göndermiş, Orhan'ın ise gelmemesi için ikna çabalarına girmişti.

Fakat çok da rahatsız olduğu söylenemezdi, sonuçta ilgi görmek Hekimoğlu'nun bile hoşuna gidiyordu ama beklediği kişilerden istediği ilgiyi görememişti. Bir miktar kırılmıştı içi, hastane odasında da, taburcu olduktan sonra da ne aramış ne de sormuştu İpek. Elbette hem eski sevgili, hemde yakın dost nezlinde bir ‘iyi misin?’ sorusunu beklemişti Ateş.

Şimdilik ‘ilgi görme’ umutlarını bir kenara bırakıp bastonu ile hastaneden içeriye adımını attı. Otomatik kapının ardına attığı ilk adım; ruhu yenilenmişti. Yaşadığını o an hissetmişti, onun eviydi burası, bu meslek, bu ekip, bu insanlar. Asla inkar edemezdi, belki bunu kendisine imâ eden kişileri tersleyebilirdi fakat asla kendine yalan söyleyemezdi. Buraya, tabiri caizse, aşıktı.

“Hocam!” adeta sevinç çığlığı bastı Muzaffer, heyecandan şivesi dahi gitmişti. “Hocam döndünüz!” gülümsedi Ateş. “Döndük, döndük de hani nerede benim çayım?” elini ağzına götürdü Muzaffer. “Hocam özür dilerim, ben unuttum onu!

“Hadi o zaman Muzo. Kap gel çayı. Odamdayım ben.” Muzaffer çay almaya gittiği anda yoluna devam etti Ateş. Odasında olacaktı ama önce gitmesi gereken başka bir yer vardı. Birisine ergence de olsa trip atması gerekiyordu. Bu yüzden patronun odasına doğru seke seke adımladı.

Çantası tek omzundan sallanırken önce aralık olan kapıdan gözleriyle içeriyi süzdü. İpek her zaman yaptığı gibi önünde bilgisayarı açık dosyaları karıştırıyordu. Önce gülümsedi Ateş, hiç bir şey değişmemişti. Fakat ardından yüzündeki, hafif olan, gülümsemesi söndü. Yanına gelmemiş olmasına gerçek manada üzülmüştü. Ateş, onun için önemli değil miydi?

Kendini toparladı Hekimoğlu, boğazını temizledi ardından İpek'in odasına ilk adımını attı. İpek onun geldiğini anlamış olacak ki başını hiç kaldırmadı. Ya da gerçekten Ateş'i umursamıyordu. İstifini bozmadı Ateş. Bastonunun çıkardığı ses eşliğinde kendi yerine geçti, kum saatini eline aldı.

“Bir hoş geldin demeyecek misin?” diye sordu, sesi normal olarak kırgın çıkmıştı. İpek başını kaldırmadan konuştu. “Hoş geldin, Ateş.” kum saatini ters çevirip yerine bıraktı, zaman tekrardan akmaya başladığında ciddi bir ifade takınıp kendisinden kaçan kadına yaklaştı Hekimoğlu. “İpek, yüzüme bak.”

𝐚𝐠𝐚𝐢𝐧Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ