Bu duyguyu o kadar çok seviyordum ki. Tabloların üzerindeki birbirinden farklı renklerin birleşip, işin sonunda bir sanat olması beni her zaman çok heyecanlandırmıştır. Her rengin kendi hikayesi vardı belki de ama bana göre o hikayeler bir araya gelince daha güzel oluyordu.
Sakin adımlarla tek tek resimlere bakıp ilerlerken, aklıma birkaç gün önce yaşadığım olay gelmişti. O resmi hâlâ unutamamıştım. Ayrılıkta bakıldığında birbirinden farklı olan renklerin bir araya gelince bu kadar mükemmel görünmesi beni o kadar etkilemişti ki kendimi o resme dokunurken bulmuştum sonunda. Ama diğer gün resmin sahibiyle orada karşılaşacağım ve bana 'Artık senin resmin olabilir. ' demesi günlerdir beynimden çıkmıyordu. Güzel yüzü, hoş gülümsemesi, yumuşacık sesi beni o kadar çok etkilemişti ki günlerdir o sahneyi tekrar tekrar rüyalarımda görüyordum.
O yüzü bir daha görmek istiyordum ama cesaretimi toplayıp tekrar ayn yere gidemiyordum. Çizdiği resmi bana vermişti ama ben bunu kabul edemezdim. Bir başkasının sanatını hediye olarak alamazdım. Ama... ama yine de onu bir kez daha görmek istiyordum işte.
Aklımdaki karmaşıklık, beynimdeki düşüncelerle birlikte resimlerin arasından geçip giderken arkadaşlarımı kaybetmiştim. Büyük ihtimal birisi kız diğeri de erkek bulmuş, onunla konuşuyordu.
Yüzümdeki buruk gülümsemeyle, kalbimdeki fırtınalara rağmen sakin adımlarla attığım adımlar, benden bir hikaye bırakıyordu ardımda. Çizmek isteyip de çizemediğim, çizmek istediğimde izin verilmediği için yine çizemediğim resimlerin hikayeleri film şeridi gibi gözümün önünden akıp giderken, bakışlarım duvarın en kenarındaki resme takılmıştı. İnsanlar dikkatlice diğer resimleri izlerken, en sondaki resmi görmezden geliyorlardı.
Yanlarından geçip gittiğim insanlar, resimlerin ne kadar güzel olduğu hakkında konuşurken, ben önünde durduğum bu garip resmin ne kadar tanıdık bir o kadar da uzak olduğunu düşünüyordum. Yine karmakarışık renkler ama niye bu kadar içtendi ki?
Resimde bir adam vardı ama yüzü yoktu. Yüzünde ağzı, burnu, dudakları yerine sadece karmakarışık renkler vardı. Resmi görür görmez kalbime, ruhuma akan yakınlık duygusu titrememe sebep olurken, biraz daha yaklaştım resme. Bu duygu da neydi böyle?
"Beğendin mi resmi?"
Resme öyle bir dalmıştım ki duyduğum sesle irkilmiş, sırtımı duvara çarpmıştım. "Oh, iyi misin tatlım? Kusura bakma korkuttum seni."
Acıyan sırtım yüzünden yüzümü buruştururken, bakışlarımı karşımda endişeyle güzüme bakan kadına çevirdim. Gerçekten çok güzel bir yüzü vardı. Hafif dolgun dudakları, ucu hafif kalkık burnu, çok küçük olmayan gözleri, siyah dalgalı saçlarıyla gerçek anlamda çok hoş bir kadındı.
Ne zamandan beri arkamdaydı bilmiyorum ama onu daha fazla endişelendirmemek için sırtımı duvardan ayırarak karşısında durmuştum. "Önemli değil, resme o kadar dalmışım ki sizi fark etmedim. Kusura bakmayın."
YOU ARE READING
𝑴𝒐𝒏𝒐 𝑵𝒐 𝑨𝒘𝒂𝒓𝒆 / MinSung
同人小說Jisung renkleri olmayan hayatına birkaç damla renk istiyordu. Ve o gün hayatına giren o adam, hayatını değil, onun duyguları olmayan kalbini boyamaya başlamıştı. "Sen, sen koca gözlü adam. Sen benim hiçbir zaman sahip olmak istemediğim en değerli du...
Kader değil benim resmimdi karşımdaki-Bölüm 2
Start from the beginning