19

222 139 114
                                    

(İpar)

Doğunun bir şeyleri hatırlamasına sevinsem mi üzülsem mi bilmiyordum...Düşünüyordum ya iyi değilse? Şuan korkuyordum çünkü onun üzülmesini istemiyordum.Benim yüzümden çektikleri ile savaşmıştı belki yıllar boyu . Benim yüzümden bu hale gelmişti. Bilmiyordum hiçbir şeyi bilmiyordum kafam durmuş gibiydi...

Ona bakacak yüzüm bile yoktu ama bakmak istiyordum gözlerine ,beni kurtaran o kocaman kalplı çocuğun gözlerine bakmak istiyordum. Ellerimle ilgilenmeyi bırakıp başımı yavaşça kaldırdım ileriye bakıyordu eskiden de bakardı neye baktığını sorduğumda ise huzura derdi. Geceleri geldiğimizde ise önümüzdeki karanlık okyanusuna bakardık ikimiz de. O kadar karanlıktı ki oraya bu ismi vermiştik. Bizi kendi içine çekerdi her şeye ve herkese rağmen huzur verirdi. Tekrardan yüzüne odaklanmaya çalıştım yüzü sanki hiç değişmemiş'ti hala aynıydı, hala aynıydık. O günden beri ne ben değişmiştim ne de o . Gözlerine bakacak gücüm yoktu sadece yandan görüntüsüne bakabilirdim. Sanki onu izlediğimi fark edip bana yüzünü döndü ve gülümsedi ...

Onunla asla karşılaşmadan her şeyi hallederim diye düşünüyordum. Onunla karşılaşırsam her şeyin mahvolacağını düşünüyordum ki ona çektirdiklerim yüzünden onunla ne konuşmaya neden yüzüne bakmaya cürret edemezdim. Konuşsa bile ona nasıl karşılık dahi veremiyeceğimi düşünüyordum.

Kafası çok doluydu belli oluyordu . Küçükken de hep böyleydi ellerini kazır gibi kaşırdı ... Onun bu halde olmasının suçlusu bendim ve onu biraz da olsa iyileştirmeden gidemezdim. bu benim görevimdi nasıl dağıttıysam öyle toplamalı ve yok olmalıydım.

"Farkındayım seni buraya kadar getirdim ve neden getirdiğimi düşünüyorsun.ama sebeplerim var . Seninle konuşmalıydım , açık olmalıyım sana karşı."

Derin bir nefes aldı.

"Bana bak İpar. Konuşurken bana bakmalısın ki kafamdaki her şeyi sana aktarabileyim. Lütfen uzaklara değil de bana bak , gözlerimin içine."

Gözlerimi yana doğru çevirdim ,onun hep bana bakan yorgun ve hüzünlü gözlerini gördüm. bir erkek nasıl böyle olabiliyordu ki? masum , kibar , düşünceli... Yaşadıklarımdan sonra beni hayata bağlayan onun böyle olmasıydı. Kendimi hep böyle kandırdım. Korkma İpar herkes sana acı veren insanlar gibi değildir... Dahası da vardı ,sırf bu günler için dayandım ölümü benden uzaklaştıran şeylerden biri de buydu. Doğuya verdiğim sözü tutmak ve dayanabildiğim yere kadar gitmek.

"Yıllar oldu değil mi? Dile kolay 12 yıl . Üstünden ne kadar zaman geçerse geçsin hep şuradaydı, bana ait olmayan bir hafıza daydı. Son kez nasıl olduğuna bakmaya geldim fakat hiçbir değişiklik göremiyorum sende dağ çiçeği? Neden bana verdiğin sözleri tutmuyorsun ha? Neden biraz da olsa hayatın içine girmeye çalışmıyorsun?"

Art arda sorduğu sorular o kadar mahvediyordu ki gözlerimin dolmaya başalmıştı bile . Ne diyebilirdim ki ona? Seni bu halde bıraktıktan sonra nasıl iyi olmamı beklersin diyemezdim. Daha fazla kafasını dolduramazdım onun...

"Dediklerime cevap vermeyeceksin biliyorum ama yine de söylemek istiyordum. Ben buradan gittikten sonra hayatıma normal bir şekilde devam ettim. Senin de aynı şekilde verdiğin sözleri tutup aynı şekilde hayatına devam etmeni isterdim. Neyse belki başka şeyler oldu böylesin diyelim ama bu kadar nasıl düştün sen. Seni bıraktığımda bile bu kadar kötü değildin neden canımı yakıyorsun böyle yaparak?"

Kafasını gökyüzüne kaldırdı ve derin bir nefes çekti içine sanki nefes alamıyormuş ta boğuluyormuş gibi...

"Yine cevap vermeyeceksin değil mi? yine benden kaçacaksın değil mi? Kaçmanın bir şey değiştirmediğini anlamamışsın hala... Bana neden ulaşmaya çalıştın?"

"Kaçmadım hiç ağlama duvarı."

"Peki neden böyleyiz?"

"Bilmiyorum, cidden bilmiyorum"

"Sonunda canının daha da yanmasını istemiyorum İpar. Kendini böyle düşünceler ile yiyip bitirirsen hasta olacaksın..."

"Olmam , gerçekten olmam."

"Yapabileceğimiz en iyi şey bir daha karşılaşmamak İpar. Seni bu hale getiren düşüncelerin. Benden uzaklaşırsan o yaşananlardan uzaklaşmış olacaksın. Numaramı önce engelle sonra da sil rehberinden yada numaramı değiştireceğim. Bensiz sen daha iyi olacaksın. Terapilere git , etkinliklere katıl beni ortaya çıkaracak şeyler yapma. Babaanneme verdiğin çiçeği de gelip sulama artık İpar. Senden tek istediklerim bunlar. Hayatını güzelce yaşamanı istiyorum. Çok şey istemiyorum İpar . Hayatımı da seninle tanışmamış gibi yaşamak istiyorum , anlıyor musun ne demek istediğimi?"

Ağzından çıkan her şey ok gibi saplanıyordu yüreğime. Cidden istediği şey bu muydu benden? Bu kadar mı rahatsızlık veriyordum düşüncelerinde ona. Kendimi tutmalıydım ağlamamalıydım...

"İstediğin bu mu cidden doğu? Bu kadar mı rahatsız ediyorum seni?"

" Rahatsızlık değil senin iyiliğin için bunu yapmak zorundayız İpar."

" Ben iyilik istemiyorum .Yeteri kadar yapacağın ne varsa yaptın benim için sen. İstediğin buysa yaparım"

Boğazım yanıyordu... Nasıl söylüyordum ben bunları öylece? Ağzımdan çıkan her kelime daha da uzaklaştırıyordu beni ondan. İstediği buysa yapmam gerekirdi. Telefonumu elime aldım ve whatsapp bölümünden engelledim ardından normalden de engelleyip sildim numarasını. Kafamı kaldırdım , yüzüne baktım ve gülümsedim.

"Teşekkür ederim şimdiye kadar yaptığın her şey için. Umarım hayatına güzel bir şekilde devam edebilirsin. Sen çok güzel bir arkadaş tın bana ağlama duvarı, gelecekte karşına senin gibi iyi bir insan çıkar ve arkadaşın olur."

"Ben böyle iyiyim İpar. İlk ve tek arkadaşım olduğun için teşekkür ederim, hayatın sana güzellikler getirsin."

Gitme demek varken onu ellerim ile itiyordum. onu zar zor bulmuşken gitmesini istiyordum... Nasıl onu iyileştirecek tim ben ? Yada verdiğim sözü nasıl tutacaktım? Yapmamam gereken şeyi yapıyordum. Ona sarılmak ve gitme demek istiyordum , ona benim için yaptığı her şey için teşekkür etmek istiyordum , ondan asla kopmamak istiyordum ama gidecektim her şekilde iki şekil de kötü olsa da bu daha iyiydi. Böylece iyi olduğumu bilirdi ama öldüğümde ona da yük yükleyemez idim...

"Seni evinin oraya kadar bırakayım sonra gideceğim. Olur mu dağ çiçeği?"

"Benim başka işim var sen git."

Arkamı döndüm ve eve doğru yürümeye başladım. Gözlerimin dolmasını umursamadan hızla yürümeye devam ettim. Kapının önüne gelene kadar koşarak geldim nefes nefese kalmıştım gözlerimi ceketimin kolu ile sildim. Demir kapıya geldiğimde annem ve abimi gördüm balkonda. Bana seslendiler.

"Nereye gittin İpar? Ablan bugün gelecek yemek yapacaktık ya? Hadi hemen içeri gel yağmur başlayacak gibi duruyor ."

"Geldim ya annee. Koşmak istedi canım, bende biraz koştum."

"Abini de götürseydin keşke..."

"Akşama doğru çıkarız gezmeye anne . Merak etme sen."

Bugünün stresini atmak için sarma yapmalıydım koşarak içeri girdim ve hemen önlük takıp annemden yaprak ve içini istedim. Hayatına devam et demişti dediğini yapacaktım ne kadar zor olsa bile atlatacaktım neler atlatmıştım hem ben, bu mu etkileyecekti beni? Susmalıydı içimdeki ses. Her şeyi berbat etmemeliydi...
-----------------------------------------------------

26 || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin