9

511 350 120
                                    

Ağlama duvarı: Babaanneme
engellediğimi sen mi söyledin?

Ağlama duvarı:İlla ona gidip anlatman mı lazımdı?

Ağlama duvarı:Neden böyle yapıyorsun anlamıyorum.

İpar:AÇTIN SONUNDA.

İpar:Demek bu işe yarıyor:))

İpar:Dediğim gibi bir şeyleri düzeltmem gerekiyor.

Ağlama duvarı:İleri gitmediğin sürece engel atmayacağım.

Ağlama duvarı:Babaannem için yapıyorum.Yanlış anlama.

Ağlama duvarı:Tamam mı?

İpar: Tamam...

İpar:Nasılsın?

Ağlama duvarı:İyiyim.

İpar:Sen hep iyi ol başka şey istemem:*

----------------------------------------------------------

(İpar)

Kulaklığı taktım ve konuya Fransız açtım. Böyle kaliteli şarkılar dinleyince kulaklarım bayram ediyordu. Doğu'nun engeli kaldırması için babaannesinin yanına gitmiştim biraz uğraştırdı ama değmişti. Eve doğru yaklaştığımda kardeşim arıyordu.

"seni almaya geleyim mi?"

"gerek yok boran zaten kapının önündeyim"

Okuldan geç çıktığım için hep merak ederdi. çoğu kez o gelip alırdı beni. Boran ile ikiz gibi büyümüştük. Aynı okullar, aynı mekanlar... Hiç ayrılmamıştık. Ondan dolayı herkese göre onunla aramdaki bağ başkaydı. Ne kavga etmeden durabilirdik nede eğlenmeden. Kavgalarımız saçma olurdu. O bana vuruyor gibi yapardı, kıyamazdım. Bense neler yapmazdım ki...

Demir kapıya geldiğimde balkonda geldiğimi anlayan abim heyecanla bana sesleniyordu. Jelibonları gelirken abime almıştım. İçeri geçip üstümü değiştirdim ve mutfağa geçtim. Mutfak bizim aile için her yer gibiydi. En çok ses orada olurdu. Abimin her ay kırdığı radyolardan biri masada son ses çalardı. Bazen abimin en sevdiği şarkıları açar deli gibi dans ederdim mutfakta. Ardından annem içeri girerken beni görüp "geldi yine bizim deli "derdi. Eğleniyor muydum? Hayır. Mutlu muydum? Evet. Sonunda adımı söyleyerek bana gülen abimi görmek bütün acılarımı alıyordu benden.

Bir şeyler atıştırıp boranın yanına gittim. Bugün cuma olduğu için rahat bir gündü ikimize göre yemekleri yedikten sonra dedikodumuz başlardı. Öğretmenlerimiz, arkadaşlarımız yada akrabalar... Bir yandan da ders çalışırdık. Sadece bu yıl ayrılmıştık onunla oda daha iyi bir eğitim için . Hep yaptığımız gibi konuşuyorduk ve konu yine kimyacıya geldiğinde Annem içeriden bana sesleniyordu, yanına gittim ve sımsıkı sarıldım çünkü Benim annem bunu hak ediyordu. Mutfaktaydık ve radyonun sesi yine sonuna kadar açıktı. Günlük rutinim olan mutfağa girip radyo sesi kısma olayını hallettik. Annem abime ilaçlarını vermemi istedi. Yatağına gitmişti erkenden. Odaya girdigimde öylece uzanmış bana bakıyordu "ipay" dedi. Bana hep böyle derdi. Yanına gittim ilacını içirdim, öptüm ve üstünü güzelce örttüm. O benim en değerli varlığımdı.

Bugün fazlasıyla yorulmuştum. zaten son yıl olmak o kadar zordu ki anlatamam... Birde hocalarımızın üniversite hakkında anlattıkları şeyler korkutuyordu. "Şimdi ki çalışmanıza siz çalışma mı diyorsunuz?", "Üniversite de ne yapacaksınız peki?" ne kadar başarılı olursan ol bu lafları duyduktan sonra afallıyordun. Sınıfta 4 kız 13 erkek vardı. Hiçbiri ile yakın değildim hatta konuşmuşluğum bile olmazdı. Sınıflar deneme sınavı sonuçlarına göre düzenliyorlardı . Ben ise A şubesindeydim. Gelecek için beklentim varla yok arasında gibiydi. Bazen dibine kadar yaşamak isterken, bazen ölüm ile burun buruna kalıyordum.
Ailem olmasaydı şuan yaşıyor olur muydum biliyorum . Sırf onlar için yaşama tutunmaya çalışıyordum . Elbette bir hayalim vardı . Küçükken ilaç reçetelerini okumak benim en sevdiğim işti . O zamanlar da hep eczacı olmak istediğimi söylüyordum bazı ilaçların adlarını ezberleyip gördüğümde hemen açıklıyordum...

Birden uyku bastırdı. Bende yatağa geçmeden önce doğu'ya yazmaya karar verdim.
-----------------------------------------------------------

Umarım bu bölümü severek okumuşsunuzdur.*çokça kalp*

26 || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin