#4 Beni Yanlız Bırak!

101 13 18
                                    

Oğlan günlüğü çantasına attı. En son gördüğü rüyasını düşünüyordu. Okuduğu satırlar kafasında dönüyordu,
Muhtemelen kafası fazla karışıktı. "Hey... Daniel."
Daniel arkasından gelen sesi duymazdan geldi.
"Daniel!" genç adam adımlarını hızlandırdı. Bu James'in sesiydi. James, Daniel'ın kravatından tutup kendine çekti.
"Sana sesleniyorum dursana!" Daniel göz devirip James'in kravatını tutan eline baktı. James kravatı bıraktı. "Bak, ben üzgünüm. Tamam mı? Bana attığın yumruğu sonuna kadar hakkettim.
Bunun için üzgünüm."
Daniel, James'in pişmanlıkla dolu olan menekşe rengindeki gözlerine baktı. Ardından kahve rengi ve yumuşak olduğunu düşündüğü saçlarına.

Daniel kaşlarını çattı.
"Bana neden vurmadın?"
James affaladı. "Ne?"
Daniel tek kaşını kaldırdı. "Senden kısayım. Beni rahatlıkla dövebilirsin? Neden beni dövmedin?"
James yutkundu. "Bilmiyorum, vurmak istemedim. Sen benim arkadaşımsın."
James kaşlarını kaldırıp gri gözlerini oğlana dikti.
James gözlerini kaçırdı.
"Pekâlâ, bu aptalca konuyu kapatalım. Seni özledim adamım! Ancak arkandan fazla sövdüm."
James güldü. "Önemi yok. Ben de seni özledim dostum!" genç oğlanın tekrar kravatından tutup çekti ve ona sarıldı. Daniel de ona sarıldı. Ancak sonra çantasındaki hediye paketini James'e uzattı.
James ilk Daniel'e sonra elindeki pakete baktı.
"Annem sana bir şey almam gerektiğini söylemişti." James yavaşca Daniel'in elindeki paketi alıp açtı.
Bu bir kitaptı. Kitapları pek sevdiği söylenemez ancak ilk bu hediye hoşuna gitmişti.
"Bu... Çok hoş. Teşekkür ederim!" ardından Daniel'e sarıldı ve elini Daniel'in omzuna atarak okula yürümeye devam ettiler.

---

Daniel gergin gözüküyordu. Diğerleri de bunu fark etmişti. Genelde Daniel'in umurunda olmazdı ancak arkalarda bir yerde, sınıfın sessiz kızlarından birisi olan ve aynı zamanda kendisi gibi ürkütücü şeylere ilgi duyan kızın ezildiğini fark etti. İlk kez ayağa kalkıp, Anna ve Mary'in omzuna dokundu. Kızlar bir anda affaladı ve büyülenmiş şekilde Daniel'e bakmaya başladılar. "Şey... Biz..." kızlar konuşmayı unutmuş gibi davranıyordu. Daniel herşeyi görmezden gelip elini yere düşmüş vaziyetteki Ava'ya uzattı. "Tanışmak ister misin?" ağızından çıkanlara kendisi bile anlam veremiyordu.
Kız gülümsedi ve şaşkın gözlerle Daniel'in gri gözlerine baktı. O gözler herkesi etkiliyordu sanki, bir çeşit büyü gibi, bakan herkes genç adama karşı çekim hissediyordu.
"İyi misin?" kız gelen soruyla gerçek dünya ya döndü. "E..Evet. Bana yardım ettiğin için... T...Teşekkür ederim."
Daniel gülümsedi ve Ava'ın titreyen sesini takmamaya çalıştı. "Rica ederim. Bizimle gelmek ister misin?" Ava ona yapmacık bir şekilde gülümseyen James ve Emily'e baktı. Ardından yutkundu. "Şey... Gelmesem daha iyi olur sanki?" Daniel kaşlarını çattı. "Neden?" Ava başını eğdi. "Size... Rahatsızlık vermek istemem." Daniel kaşlarını kaldırdı ve kızın omzunu tuttu. "Hadi ama! Israr ediyorum." Ava bu gri gözlerin cazibesine daha fazla dayanamadı ve boyun eğip silahlarını indirmek zorunda kaldı.
"Pekâlâ, sadece senin için" Daniel gülümsedi "harika!" kızın elinden tutup dışarı doğru koşmaya başladı. James ve Emily ise arkalarından yavaş adımlarla onların peşinden geliyorlardı.
Ava garip bir şekilde mutlu hissediyordu.
Hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu.
Daniel'in içini bir anda korkunç bir his kapladı.
İzleniyormuş gibi hissediyordu. Kalp atışları hızlanıyordu ve başına keskin bir ağrı giriyordu. Aniden yavaşlamaya başladı. Ava durumu fark etmişti.

"Danie... Sorun nedir?"

Daniel gözlerini kırpıştırdı. Şimdi de görüş açısı bulanıyordu.
Yutkundu."Dün... Fazla uyuyamamıştım. Muhtemelen bunun yüzünde başım ağrıyor."

"Uyku önemlidir Danie.
İyi misin?"

Daniel gülümsedi. Görüş açısı yavaş yavaş yerine oturuyordu. "Endişelenme ben iyiyim."

Bunların hepsi birer kuyruklu yalandı. Sadece yalan söylüyor ve kendini kandırıyordu. Çünkü Ava aptal bir kız değildi. Kız mor gözlüğünü düzeltti ve omuz silkti. "Pekâlâ. Fakat dinlenmelisin. Neden uyumadın?"

"Dersleri çalışmaktan ve test çözmekten. Çalışmak önemlidir"

Ava kaşlarını kaldırdı.
"Fakat sağlık herşeyden önce gelir Danie."

Daniel güldü. "Biliyorum Ava. Ancak endişelenme. Ben gerçekten iyiyim."

Hayır değildi. Gece boyunca aptal inekler gibi ders falan da çalışmamıştı. Kâbus görmekten düzgün bir şekilde uyuyamıyordu.
Bunlarda yetmezmiş gibi halüsilasyonlar görüyordu. Yani halüsilasyon diye tanımladığı siluetler görüyordu ve bunlar onu korkutuyordu.

İçinden geçirdi genç adam; "daha ne kadar böyle sürecek... Beni yanlız bırak!"

(To Be Continued...)

Be Mine || Slenderman's FanfictionWhere stories live. Discover now