~

236 12 0
                                    

Az önce ağzımdan çıkan sözleri neden söylediğim hakkında fikrim yoktu. Annem Zeus'a söylemeden vazgeçtiğimi söylemek zorundayım. Zeus duyarsa reddetme şansım kalmayacaktı. Odamdan koşarak çıkıp kendimi parçalarcasına merdivenlerden attım bedenimi. Annemi arıyordum tüm sarayda. Hazırlık yapan hizmetçilere çarparak ilerliyordum. Şu an kıyamet kopsa umrumda değildi. Tek istediğim anneme ulaşıp istemediğimi söylemekti. Sonunda bulmuştum annemi, ana salonda hazırlıkları kontrol ediyordu. Yanına yaklaştım;

"Anne, seninle konuşmamız lazım."

Annem içerideki hizmetçilere elleriyle çıkın işareti yaptı. Salonda sadece biz vardık.

"Nauplios ile evlenmek istemiyorum."

"Ne?"

"Aslında kimseyle evlenmek istemiyorum."

"Sözlerinin olmamasının imkanı yok."

"Daha 18 yaşındayım. Yaşayacak koca bir hayatım var!"

"Evet haklısın. Yaşayacak "KOCA" bir hayatın var!" dedi ve kahkaha attı.

"Herkes senin yaşlarında evleniyor kızım. Ben 18 yaşındayken kucağımda sen vardın."

"Söylemesi kolay gelebilir ama ben bütün hayatımı sarayda kocam için süslenmek için geçirmek istemiyorum."

"Senin isteklerinin bir önemi yok Melinoe."

"Nasıl bunu söyleyebilirsin? Söz konusu benim hayatımken!"

"Çok ileri gidiyorsun. Saygı çerçevesinin içinde dur ve karşındakinin kim olduğunu unutma. Şimdi izninle konukları karşılayacağım."

Hayatım yalnızca iki düşünce bir karar ile mahvoluyordu ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Göz göre göre içimdeki yaşam sevinci tükeniyordu.
Camın kenarına geçip ağlamaya başladım.Gözümden inci taneleri gibi narince akan gözyaşlarım soğuk zemine çarpıyordu. Çaresizliğimin resmiydi bu, yarattıkları hüznün sembolüydü. Hayatımı istediğim gibi yaşamama bile iznim yoktu.
Ben bir köşede sessiz sedasız ağlarken yanıma biri geldi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gelen Nauplios'tu. Salonda olmadığımı farkedince beni merak etmiş olmalıydı. Ağladığımı görüp yavaşça yanıma oturdu. Başımı omzuna yaslayıp ağlamaya devam ettim. Sessiz çığlıklarımı yalnızca o işitiyordu. En sonunda dayanamamış olacak ki "Ağlama prenses. Hayatta hiçbir şey ve hiç kimse seni üzecek kadar değerli değil." dedi ve elleri ile yanağımdaki gözyaşlarını sildi. Kafamı göğsüne yasladı, beni sakinleştirdi.

"Şimdi salona inmemiz gerekiyor, bizi bulamazlarsa kötü olur. Ayrıca, daha fazla gözyaşı dökmeni istemiyorum. Ağlama tamam mı?"

Başımla onayladım. Uzattığı elini tutup ayağa kalktım. Üstümü başımı düzelttim. Kol kola girip merdivenlerden indik. Aşağısı çok kalabalıktı, davet değil adeta balo gibiydi. Salonda bir uğultu vardı, herkes birbiriyle sohbet ediyordu. Nauplios ve beni kol kola inerken gören annemin yüzünde memnun ifadesiyle beraber büyük bir gülümseme vardı. Babam da durumdan hoşnut gözüküyordu. Belli ki annem ona durumu anlatmıştı.
Nauplios'un da haberdar olması gerekiyordu. Çok geçmeden anlatmaya başladım;

"Nauplios, annemler beni evlendirecek."

"Biliyorum."

"Ne! Ne zamandan beri?"

"Babam bana ikimizin evleneceğini ve bunun Zeus'un emri olduğunu söylediğinden beri."

"Peki ne yapacağız?"

"Hiçbir şey Melinoe. Sen de Zeus'un emrine karşı gelinemeyeceğini biliyorsun."

Yutkundum. Sözüne devam etti;

"Önünde sonunda sana evlenme teklifi edecektim zaten, sadece birkaç yıl ileri çekmiş olduk."

"Ne?"

"Şaşırmana gerek yok. Yalnızca aşkımı itiraf ediyorum."

"Bu gördüğüm en garip aşk itirafı."

"Evet öyle."

Konuşmamız bittiğinde ikimizin aileleri yanımıza geldi. Her zamanki gibi annem konuşmaya başladı;

"Çocuklar, bakıyorum beraber geziyorsunuz."

"Bu ilk adım." dedi Amphirite.

"Üstlerine gitmeyin hanımlar, zamanla taşlar yerine oturacak." diye sürdürdü sohbeti Zeus.

Gülümsemek ile yetindik. Sahte gülümsemelerimiz bulunduğumuz durumun yansımasıydı.Onlar kendi aralarında konuşmaya başlayınca ortamdan ayrıldık.

"Gün sonuna kadar nasıl dayanacağım bilmiyorum."

"Ben de."

"Nauplios, gerçekten beni seviyor musun?"

"Evet ve söz veriyorum, bundan sonra güzel gözlerinden bir damla bile yaş akmayacak."

Söyledikleri içimde kelebekler uyandırıyordu. Bunu yüzüne söyleyememiştim fakat içime kapanık biri olduğumu biliyordu. Duygularımı anlaması için sözcüklerime ihtiyaç duymuyordu. Gözlerime bakması, satırlarca açıklıyordu anlatmak istediklerimi.

Davetliler tüm gece doyasıya eğlendiler, içtiler ve ikramlardan yediler. Biz de onları izledik. İzledikçe kazıdık zihnimize, böyle olmamak için. Onlara benzememek için.

~~~

Gece çok yorulduğum için öğlene yakın kalktım. Daha doğrusu kaldırıldım. Annem ve hizmetçiler bir anda odama girip beni uyandırdılar. Hizmetçiler annemin benim için seçtiği kırmızı saten elbiseyi giydirip sonrasında saçımı ördüler. Annem son dokunuş olarak bana abartılı bir makyaj yaptı. Tüm bunlar 10 dakikada olurken neye uğradığımı anlamamıştım.

"Bugün Atlantis'e gideceğiz. Nauplios ve ailesini ziyaret etmeye."

Melinoe: Goddess Of NightmaresDonde viven las historias. Descúbrelo ahora