28. Bölüm - İçime dolan his-

620 110 132
                                    

İyi okumalar.....

Barış'a teşekkür edip oradan ayrıldığımda direkt şirkete geçmiştim. Akşam için Barış'ın teklifini Mert'e söylediğimde o da kabul etmişti. Birkaç toplantıya daha girdikten sonra şirketten ayrılıp eve gelmiştik. Dilara'nın heyecanlı bir şekilde okulda yaşadıklarını anlatmasını dinledikten sonra Mert kendi odasına ben kendi odama ilerledim.

Üzerime ne zaman aldığımı bilmediğim koyu mavi elbisemi geçirdim. Göğüs dekoltesi fazla olmasa da sırt dekoltesi baya bir cürretkârdı. Saç ve makyajımı yaptğımda aynada kendime baktım. Bu elbiseyi ne zaman aldığımı şimdi hatırlamıştım. Geçen aylarda Ezel'i özlediğimi kendime itiraf edemediğimden dolayı bu elbiseyi almıştım. Tamam tam bir saçmalıktı. Ama onun gözlerine o kadar benziyordu ki bu elbise. Onu unutmak istemiyordum.

Bir fotoğrafının dahi olmaması ne garipti. Şimdi gittiği yerde o ismi lazım değil ile mutlumuydu acaba? Oysa ona Birgün karşına ansızın çıkacağım. İşte o zaman o mavi gözlerinde kaybolmadan önce ' Selam ben Bayan Sapığım' diyeceğim. Bu sözümü unutma mutlaka diyeceğim sana. diyecektim. Ve ben bunu ismi lazım değile anlatmamıştım. Ezel nasıl olurda benim olduğumu anlamazdım.

Aklımdakileri atıp elbiseme uygun siyah küçük el çantamı alıp odamdan çıktm. Aşağıya indiğimde Mert Borda bir takım ile karşımda duruyordu.

"Vay Mert bey bu ne şıklık." dediğimde saçlarını eli ile arkaya atıp havalı bir şekilde göz kırptı.

"Malzeme güzel olunca. " dediğinde kahkaha attım.

"Egoist." diyerek kafamı iki yana sallayıp çıkışa ilerledim. Üzerime kürkümü aldım. Hava akşamları serin oluyordu. Ve kürküm kesinlikle ama kesinlikle bir hayvana ait değildi. Yapay bir kürktü. Ve ayrıca hayvanların üzerine daha çok yakışıyordu o kürkler.

Oda peşimden geldiğind Dilara'yı ve Lale abla ve eşini bahçede gördüm kendi aralarında gülüşüp eğleniyorlardı.

"Elif Niisan." diyerek el sallayan Dilaraya bende gülerek el salladım. Avuc içini öpüp bana öpücüğü yolladığında bende ona aynısını yaptım.

"Hani babaya öpücük." diyen Mert'e döndüm.

"Kıskanma kıskanma." dediğimde Dilara babasına da avcunu öpüp gönderdi. Ama ona kalpte atmıştı.

"Seni hain." diyerek gözlerimi kıstım.

"Bana kıskanç diyen kıza bak." diyerek yanıma gelip yanağımı sıktı. Ona kötü kötü bakıp yenilettiğim arabama ilerledim.

Arabaya bindiğimizde ikimizde sessizce Barış'ın tarif ettiği restoranta ilerledik.
Denize sıfır bir yere geldiğimizde arabayı valaye verip manzaraya baktım. Akşam ışıklarla aydınlatılmış çok güzel bir yerdi. Ama bizi içeriyi gösteren görevli ile içeri geçtik. Dışı kadar içide güzel bir yerdi burası.
Mert ile Barış ve yanında oturan iki kişinin yanına ilerledik.

"Hoş geldiniz." diyerek ayağı kalkan Barışın yanına ilerledim. O da benim gibi koyu mavi bir takım giymişti. Ve fit vucüduna tam oturmuştu.

"Hoş bulduk." diyerek uzattığı eline elimi uzattım.. Elimi tutup dudaklarına götürüp öptüğünde sadece baktım ona.

"Çok güzel olmuşsun Elif Nisan.." dediğinde kibarca gülümseyip elimi çektim.

"Bizi tanıştırmayacak mısın bu güzel bayan ile?" diyen sese döndüm. Alımlı ve biraz da Barışın gözlerini anımsatan bir güzel gözleri vardı.

"Bu güzel ve sabırsız kız." diyerek demin konuşan kızı gösterdi. " Berna benim tatlı şirin ama bir o kadar da baş belası kardeşim. Yanındaki de damadımız ve ortağımız Aslan." dediğinde ikisi ilede tanışmış oldum.

Yakın KorumamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin