4. Bölüm - Çok güzel gülüyorsun be adam!-

1.2K 169 136
                                    

Derince bir yutkunmadan sonra onun tabağı bırakmış olduğunu gördüm. Kendime gelmemi sağlayan şey mavilerini benden çekmesi olmuştu.

Ne oluyor bana yahu. Kendine gel Elif Nisan kendine gel.

İştahım kaçmış beni ye diyen tabağa öylece bakmıştım. Bana üzgünce bakan yeşil zeytinlere dayanamadım ve onları ağzıma attım. Peçete ile dudaklarımı usulca silip kendime bir bardak su doldurdum. Suyumuda içtiken sonra yavaştan ayağa kalktım.

"Ben çıkıyorum babacım." diyerek babamın yanağından sulu bir öpücük aldım. Karşımda oturan adama bakmamıştım. Ama onunda ayağa kalktığına emindim. Sonuçta beni tek bırakmazdı değil mi? Çişede götürecekti daha. Aklıma geldikçe gülmüyor değilim hani.

"Tabağın öylece duruyor ama." dedi tabağıma bakarak kaşları çatılmıştı. Sonra kafasını iki yana sallayıp bana baktı. "Hayırdır dünyanın sonu falan mı geliyor kızım. "

Hayır baba kızının üzerinde bir çift mavi göz var, birde o gözler beni dün yarı çıplak gördü yahu demek istesemde sustum.

Bakmayın öyle lan. Henüz kafayı o kadar sıyırmadım. Deliyim falan ama ecelime susamadım. Azraille karşılaşmak için henüz çok genç, güzel, zeki ve birazda deliyim. Tamam be fazlaca deliyim. Zeki ama deli...

Karşımdaki adam mafya lideri Hasan Karahanlı'ydı. Ve benim gibi bir mükemmelin babasıydı. Araya kendimizi de sıkıştıralım ama.

Mükemmelliğini konuşturmasan şaşardım. Deli mükemmel.

"Dünyanın sonu gelmiyor baba. Sadece canım istemiyor. Hem- hem be okula geç kalıyorum." dedim. Dilimin ucuna kadar gelen düşüncelerimi yutarak.

"İyi bakalım benim eşsiz kızım. Seni kimseye layık göremiyorum nedense." kaşlarım çatıldı.

Nereden çıkmıştı şimdi bu. En son böyle dediğinde beni başka bir şehirde yaşayan bir mafya lideri oğluna istemişti. Aykk kel ve göbekliydi adam ya. Para pulu olsa ne yazar.

"Ben gittim." diyerek uzaklaştım oradan ve çantamı omzuma asarak çıktım kapıdan. Yoksa yine babamla bir mücadeleye girecekti Arabayı beklerken onunda hemen yanımda olması beni germişti.

Bir adım uzaklaştım ona fark ettirmemeye çalışarak. Saçlarımı geri atarmış gibi yandan bir bakış attım. Dudaklarında belli belirsiz bir kıvrılma oldu. Ama bu o kadar kısaydı ki hayal bile görmüş olabilirdim belkide.

"Dün için." dedi boğazını hafif temizler gibi öksürdü. Ona hafifçe döndüm. Yüzüm kızarmaya başlıyordu."Özür dilerim Elif Nisan Hanım."

Diyecek bir şey bulamadığıman önüme döndüm gelen araba ile oda bir cevap beklemediğini belitir bir şekilde üstelemeyip arabanın arka kapısını açtı. Ona bakmadan bindim arabaya.

O da bindiğinde sssizce çıkmıştık yola. Evimiz şehir merkezinden uzakta olduğu için okula da erken kalkmak zorunda kalıyordum maalesef. Çantamı yan koltuğa bıraktığımda açıktığımı fark ettim. Şey biraz yemeyi seven biri olabilirdim.

Vee bilin bakalım. Arabanın gizli bir bölmesinde ne var? Aman bilmeyin. Tabi ki atıştırmalık birşeyler. Oturduğum koltuğun yan tarafındaki kotuğun sırt kısmına saklanmış gizli bölmeyi açtım. Orada bulunan güzel çikoltalara, keklere ve meyve sularına aşkla baktım.

Baban sayesinde anca bunlara aşkla bakarsın sen! Kapa çeneni iç ses! diye homurdandım.

Neden mi? İç sesimin haklı çıkmasından nefret ediyordum. Babam sevgili yapmama gatiyen izin vermiyordu. Zaten mafyanın kızını kim sevgili yapardı değil mi? Baban damat adayını kendi seçeceımiş. Beni tek kızını ateşe atacaktı. Ama haberi yok.

Yakın KorumamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin