yirmi altı

12.9K 1.4K 1.5K
                                    

26

"Biz niye hep tuvalette konuşuyoruz?"

"Ne bileyim geldin yine buraya?"

"İşemeye geldim, sen de pat diye daldın içeri."

"İyi işe bekliyorum."

"Jeongin, işemem için dışarı çıkman lazım."

"Hayır, konuşmamız gerek."

"Ne konuşacağız? Konuş."

İç çektikten sonra elini uzun boylunun ensesine attı. Kıskandığı için o mesajları attığını anlayacak kadar zekiydi. Gülmeyen suratı da bariz bir şekilde söylüyordu zaten. "Hoşlantım olduğunu biliyorsun değil mi?"

"Yani..."

"Bir daha hatırlatmama gerek var mı?"

"Yani..."

Jeongin karşısında donan çocuğa gülümseyip ensesindeki elinden destek alarak kafasını kendine yaklaştırdı ve hiç düşünmeden dudaklarını birleştirdi. Uzun bir öpücükten sonra geri çekilmeden önce art arda birkaç minik öpücük bırakmıştı.

"Konuşmamız bitmiştir. Kolay gelsin, hadi işe. Ha bu arada..." Jeongin dudaklarını yalayan çocuğa gülümseyip elini birden çıkan pat sesi eşliğinde diğerinin penisinin üzerine koyarak "Bir daha ufak şakalar yapma," dedi. "Acısı büyük oldu."

"Anladık, bırak."

"Öperek uyandırmayı deneyebilirsin."

"Seni niye öpeyim ya?"

Kaşlarını çatan çocuğun aksine Jeongin gülüyordu. Hyunjin'e nefesini vererek gülmüştü kabinden çıkmadan önce. Kapıyı kapatır kapatmaz önüne döndüğünde ise Yeonjun'u gördü. Yüzündeki garip ifadelerle ona bakıyordu. "Tch allahım ya," diye mırıldandı önce. "Elleşmeden de duramıyorsunuz he. Ne zaman görsem tuvalet fantazileri. Yalnız pis değil mi orası ya? Mikrop kapmayın."

"Yeonjun, kardeşim." Elini çocuğun omzuna koyduktan sonra gülümsemiş ve "Çok konuşuyorsun bebişim," diyerek çıkmıştı lavabodan. Öğrencilerin yavaş yavaş binmeye başladığı otobüse binmeden önce birkaç kişinin kenarda öğretmenlerden gizli sigara içtiğini görmüş ve piçlik olsun diye hocaya söylemişti.

Onun verdiği keyifle Yongbok'un yanına oturmuş dışarıda azarlanan çocuklara sırıtarak bakmıştı. Yanındaki sarışın, arkadaşları ve Jeongin için aldığı dinlenme tesisindeki şekerlerden birini "İster misin," diye ona uzattığında Jeongin gözünü dışarıdakilerden çekmeden "Neyi," diye sordu. O sırada Hyunjin otobüse binip Jeongin'in gülerek baktığı yere bakmıştı. Sigara içenleri ötmeyi seviyor galiba, diye düşündü.

Jeongin'in Yongbok'un ona uzattığı şekeri aldığını ve ardından göz kırparak bir şeyler söylediğini gördüğünde Hyunjin'in yüzü yine sirke satmaya başladı. Geçerken bilerek omzuna çarpmıştı.

"Hyunjin, Hyunjin, Hyunjin..." diye art arda çocuğun adını söyledi Yongbok ama diğeri geç dönmüştü. Bir şey demeden baktı. Sarışın şekeri uzattığında "İstemiyorum," diyerek Juyeon'un yanındaki yerine oturdu.

Jeongin, yine neye sinirlendi diye oflayıp arkasına yaslandı. Azarlanan çocuklar otobüse bindiğinde morali bozulsa da gülümsemişti. Beomgyu ile bakışıp gülmeye devam etti. Arkadaşı ispiyonlayanın o olduğunu direkt anlamıştı. Taeil'den yiyemediği dayağı başkasından yiyecekti sonunda.

Yaklaşık beş saatlik yolculuktan sonra Seul'e vardıklarında hepsine bir enerji gelmişti. Yeji şirketlere gitmek istediğini söylüyordu. Lia, sevdiği idolu görme hayalini kurarken Jisung ellerini beline koymuş ikinci plana atıldığı için ifadesizce dikiliyordu.

mö ーhyuninWhere stories live. Discover now