ACIBADEM -DİLEK FENERİ-

En başından başla
                                    

Burnuna çarpan tatlı hindistan cevizi kokusu onu fazlasıyla mest ederken Nehir'in kenara bıraktığı battaniyeye uzandı ve çekip parmaklarıyla araladı. Tam o sırada yerde yuvarlanan kumaş parçası dikkatini çekerken karanlıkta ne olduğunu çözemedi. Gözlerini kısıp dikkatle oraya bakarken gördüğü şeyle nefesi kesildi, hareketsiz kalarak öylece bekledi.

Nehir'in uyumadan önce çıkardığı iç çamaşırı Araf'a sırıtırken düştüğü yerden öylece duruyordu. Araf, bu durumu isteyerek yapmadığını bilirken içindeki hislerin vicdan azabı çekmesine engel olamadı. Bu vicdan azabına rağmen bakışları ortaya yuvarlanan siyah iç çamaşırındayken boğazından sert bir yutkunma gönderip aldığı battaniyeyi Nehir'in üzerine kapatıp üşüme ihtimalini kendi çabasıyla sınırlamaya çalıştı. 

"Sakin ol Araf, yeri değil." Araf, kendi kendine mırıldanırken sakinleşmeye çalıştı ve uzanıp siyah iç çamaşırını parmaklarının arasına aldı. Aklına girmek için zorlayan görüntüyü reddederken Nehir'i düşünmemeye çalışıp uzandı ve parmaklarının arasında duran kumaşı en köşeye sakladı. "Kızım öyle şeyler ortaya bırakılır mı? Az saklasana..." Araf, Nehir'in duymayacağını bile bile konuşurken parmaklarının arasındaki kumaşı hızla bırakıp bakışlarını kaçırdı ve içine kesik nefesler çekti.

"Ya benden önce başka biri girmek zorunda kalsaydı, Allah korusun!" Araf, kendi kendine kurgular oluşturup Nehir'e konuşurken Nehir mırıltılar çıkararak dudaklarını Araf'ın göğsüne sürttü. Araf, hissettiği hafif baskıyla kasılırken Nehir'in sırtına yerleştirdiği ellerini sıkılaştırıp gözlerini sıkı sıkı kapattı ve o an uyumak istedi. Eğer şu an uyumazsa her şey onun için daha kötü olacaktı. "Siktir, senin altında hiçbir şey yok mu şimdi?" İçine düşen kurtla birlikte vücudu titrerken onun pencerede yakalandığı anını düşündü ve anında düşündüğüne pişman oldu. Onu, sadece küçük bir iç çamaşırıyla görmüştü ve o iç çamaşırı kıvrımlı kalçalarını saklamıyordu bile! 

"Düşünme Araf, uyu." Araf, kendine direktif verirken dikkatini dağıtmaya çalışıp burnunu biraz daha kıvırcık saçların arasına daldırdı ve içine derin nefesler çekti. Bu derin nefeslerle bulduğu huzur onu mayıştırdı, uykusunu getirdi. "İyi geceler Küçük, iyi uykular."

Huzurlu uykusuna dalmadan önce yeniden derin nefesler alırken üzerinde duran küçük bedeni daha sıkı sardı ve gözlerini mutlulukla kapattı.

İkisi, daha önce uyumadığı huzurla derin bir uyku çekerken her şeyden habersiz ve mutluydular. Nehir'in çabucak üşüyen ve titreyen bedeni o gece hiç üşümezken, bulduğu sıcaklık ve güvenle uyudu. Araf ise kucağında sere serpe yatan küçük bedenin verdiği değişik his ve heyecanla kasılıp gözlerine yenik düştü, kendini daha öncesinde hiç dalamadığı derin ve güzel uykuya bıraktı.

🌈

"Of, Araf yok!" Sabah sabah duyduğum cırtlak ses, yüzümü buruşturmama sebep olurken suratımın buruşmasına engel olamadım. Uyuduğum huzurlu uykunun bölünmesi sinirlerimi fazlasıyla bozarken yattığım yere başımı daha fazla gömüp yeniden uyumayı diledim. Burnuma buram buram çarpan Araf'ın kokusundan ayrılmak istemezken üzerimdeki kıyafetten geliyor ve etrafa yayılıyor olması beni bir miktar üzdü. "Koskoca adamın kaçıralacağı yok ya Sezen! Gitmiştir bir yere, gelir birazdan."

Sezen'e çıkışan Alen'in sesiyle uykum daha fazla açıldı. Onların çadırımın dibinde tartışmalarını kafama takmamaya çalışırken yerimde hafifçe kıpırdanıp rahat bir pozisyon almaya çalıştım. "Of, kim gittiyse gitti susun işte..." Kendi kendime mırıldanırken öne giden dudaklarım değdiği yere hafif bir baskı uyguladı, yanaklarım yattığı yerden yukarı doğru kaydı ve kendimden hiç haberdar olmadığım bir görüntü oluştu. "Araf, diyerek kızın hem dili, hem başka bir yeri kurudu. Tövbe tövbe!"

ACIBADEM -ASKIYA ALINDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin