8-🌸

1.4K 168 59
                                    




Küçükken büyüme fikri bana sonsuz bir özgürlük gibi gelirdi.
Mesela dokuz yaşındayken yapamadığım her şeyi büyüdüğümde yapabileceğime inanırdım. Kimi zaman sadece istediğim zaman evden çıkabilme konusunda, kimi zaman yediğim yemeklere karar verebilme konusunda ve kimi zaman da çok uçuk olsa bile kanatlarımı açıp uçabilme konusunda.
Evet küçükken inandığım şey büyüdüğümde kanatlarımın çıkacağıydı. Bebek yaşlarımdan beri sahnede olan bir çocuk olarak o zamanlar bile sahnede uçabildiğimi hissederdim. Yine de en büyük hayalim, büyümüş bir balet olarak sahnede süzülmek ve seyircileri selamladığım salondan uçarak ayrılmaktı.

Çocukça ve boş hayallerdi.

On dokuz yaşıma geldiğimde artık en büyük hayalim dünyaca ünlü bir balet olmaktı.

Çünkü ne dokuz ne de on dokuz yaş benim için birbirinden pek de farklı değildi. Yiyeceğim yemeğe karar verebilme, eve istediğim saatte girip çıkabilme veya kanatlarımı açıp uçabilme konusunda çuvalladığımı fark etmiştim.
Bazı durumlarda başına buyruk birisi olsam da ailemin sözü altında onlarla aynı evde yaşadığım sürece asla kendime ait kanatlara sahip olamayacağımı biliyordum.

Şimdilerde yeni yaşlara sahip olmanın bana hiçbir güzel getirisi olmadığını fark ediyorum.
Aslında büyüdükçe küçülmeyi düşlediğimin ve belki de artık doğum günlerinde dilemem gereken dileğin dokuz yaşına geri dönebilmek olması gerektiğinin farkındayım.

Yirmi beş yaş bana böyle düşüncelerle kendimi yiyip bitirdiğim bir gecede geldi.
Kendimi doksan yıl yaşamış kadar yorgun ve henüz beş yaşındaymış kadar yolun başında hissettiğim bir gecede.

Artık büyüdükçe küçülmeyi dilemenin ne olduğunu biliyordum. Belki görebildiğim zamanlara dönmekti bunu dilemekteki amacım. Veya belki sadece dünyada kapladığım alan küçülsün istiyordum.

Şimdi yemekler yediğimiz, tatlı kremalı bir pastayı dilimlediğimiz ve açılışı oldukça olaylı olmuş bir şampanyayı yudumladığımız doğum günü masamda fazla gürültülü bir muhabbet dönüyordu.

"Hayır, asıl Taehyung'un bana tasarladığı kostümü hatırlayın! Tanrım, içinde öleceğimi sanmıştım!"

Jiseul'un coşkulu ses tonuna diğerleri kahkahalarla eşlik ederken Taehyung'un somurttuğuna emindim. Taehyung üç yıl kadar önce Jiseul'ün ana dansçısı olduğu bir gösterinin kostümlerini tasarlarken ufak bir hata yapmıştı. Özellikle başrolde olan ana dansçı Jiseul'un kostümü öyle dar dikilmişti ki Jiseul o kostümle iki saat bale yapmak şöyle dursun nefes bile alamıyordu. Gerçi fazla giysi değiştirilen bir gösteriydi ama yine de kostümlerin çoğu sorunluydu.
Tabii bu yüzden de hepsi yeniden yapılmıştı.

"Benim hatam değildi tamam mı? Ölçülerinle birebir yapmıştık. Bir ay içerisinde kilo almadığın ne malum?"

Taehyung'un sesi oldukça ciddi çıkarken Jiseul olayı biraz daha dalgaya vuran taraftı. Açıkçası Jiseul o gün kostümler değiştirilmese ve sahneye öyle çıkmak zorunda kalsaydı bile yine bugün dalgasını geçerdi. Yapısı gereği biraz tasasızdı sanırım. Çünkü ben olsam kostümüm hazırlanamadığı için gerginlikten kafayı yerdim.

"Her hafta tartılıyoruz Taehyungie biliyorsun. Kilo almak gibi bir lüksüm yoktu."

Taehyung'un sıkıntılı bir nefes verdiğini duydum. Gerektiği yerde o da tasasız olabiliyordu ama mesele kendi yaptığı işin kötülenmesiyse... sabaha kadar kendisini savunabilir ve haksız çıktığı noktada ağlayabilirdi.
Bu yüzden Taehyung'la tartışmak çoğu zaman ölüm gibiydi.

Masada bıraktığım dörtlü kendi aralarında konuşurlarken ben ayaklandım ve salondaki Jungkook'un yanına gitmek için birkaç adım attım.

Şeker Prens | JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin