You Have Never Been a Game To Me

6K 568 454
                                    

Yeah, we were dancing
Dancing with our hands tied, hands tied
Yeah, we were dancing
And I had a bad feeling
But we were dancing

Draco ve Harry tartışmalarının ardından üç gün geçmesine rağmen hiç konuşmamıştı. Uzaktan birbirlerine bakıyor, bakışları buluşursa da gözlerini kaçırıyorlardı.

Draco ise nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Bunun başlangıcından beri ona iyi bir şekilde yaklaşması kendi isteğiydi. Belki bir kere de olsun ona içinden geldiği gibi davranabilir diye düşünmüştü. Bu yüzden onu sinirlendirip zorunda bırakmak yerine kendi isteğiyle kabul etmesini istemişti.

Bunun için onun peşinde koşturması, ona sarılması, herkese sevgili olduklarını düşündürmesi hatta onu başkalarına karşı savunması gerekmişti. Yine de Harry bunların hepsinin bir oyun için olduğunu düşünmüştü. Onu haksız bulmuyordu, ilk gün ona bunun oyun olduğunu kendisi söylemişti zaten.

Yine de onu bu kadar kırabileceğini hiç düşünmemişti. Harry'nin kendisine bakışlarından, gözlerini kaçırmasından hatta bunun için üzülüp sinirlenmesinden bile Draco onun kendisine değer verdiğini anlayabiliyordu.

Sonuçta anlamamak aptallık olurdu. Ne zaman elleri birbirine değse elini kaçırmasından, uğraşıyor olmasına rağmen içten gülümsemesinden, ona inandığını söylediği gün sevinçle parıldayan güzel yeşil gözlerinden kendisi de etkilenmişti. Hem de tahmin edemeyeceği kadar çok etkilenmişti.

Şimdi ise bunları üç gündür yapamıyordu. Zaten üç gündür Harry ondan kaçmaktan daha kötü bir şey yapıyordu, Draco'yu umursamıyordu. Onunla bir kez koridorda yalnız karşılaşmışlardı ve Harry sırf onunla konuşmamak için Snape'i görüp ona soru bile sormuştu.

Bu da Draco'nun onun kırgınlığını en iyi anladığı zaman olmuştu. Kendisiyle konuşmamayı Snape ile konuşmaya tercih etmişti. Şimdi ise ortak salondalardı. Harry Gryffindor masasında elini yüzüne yaslamış bir şekilde oturuyordu. Ron'un söylediklerine göz devirip gülmeye başlayınca Draco'nun dudaklarında ister istemez bir gülümseme oluştu.

Onun gülüşünü görmeyi bile özlemişti. Pansy onun bu haline göz devirip "Kendine gel!" diyerek elini Draco'nun gözlerinin önünde sallayınca Draco homurdanıp ona döndü. "Ne var Pansy?"

"Az önce bir Gryffindor kızını gördüm, ağlıyordu." Pansy imayla gülümseyip konuşunca Blaise "Ben de o binada olsam ağlardım." diye araya girdi.

Draco ise ikisine göz devirdi. "Şu an kimseyle dalga geçebilecek halde değilim." dediğinde Pansy gülmeye başladı. "Neden ağladığını daha söylemedim ama merak etmiyorsan söylemeyebilirim."

Draco onun uğraşmalarını takmadan "Tamam söyle." dediğinde Pansy gülümseyerek arkadaşına baktı. "Potter'a baloya onunla gitmek istediğini söylemiş ama o kabul etmemiş."

"Nasıl etmemiş?" Draco meraktan çok şaşkınlıktan sorunca Pansy onu sonunda mutlu görebildiği için daha içten bir gülümsemeyle "Kimseyi kabul etmiyormuş." diye ekledi.

"Benimle gitmek istiyor yani. Beni beklemiş." Draco kendi kendine tekrarlayıp gülümseyerek önüne döndü. Blaise ise onun bu haline göz devirdi. "Bundan sonra sizinle bir şey oynamayacağım."

Draco onu umursamadan tekrardan Gryffindor masasına bakınca Harry'nin gözlerinin de kendisinde olduğunu görüp sırıttı. Harry ise ona göz devirip tekrardan önüne dönmüştü. Ona kızgın olduğunu bilmesine rağmen hala sırıtıyordu! Şimdiye kadar gelip ondan özür dilemesi gerekirdi. Hala umursamıyordu.

𝐃𝐚𝐧𝐜𝐢𝐧𝐠 𝐖𝐢𝐭𝐡 𝐎𝐮𝐫 𝐇𝐚𝐧𝐝𝐬 𝐓𝐢𝐞𝐝 | 𝐃𝐫𝐚𝐫𝐫𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin