ACIBADEM -FINDIKLI KEK-

En başından başla
                                    

Telefonuyla uğraşırken bakışlarını kısa bir an çekmişti üzerimden. Dudağının arasına sıkıştırdığı yanan sigarasından ardı ardına dumanlar çekiyor, aralık halde duran ağzından ve burnundan gri dumanları bırakıp etrafta ahenkle dağılmasını sağlıyordu. Onun bu serseri tavırlarına iç çekerken çalışma masama doğru yönelip sandalyemi çektim. Çantamı, masanın kenarına bırakıp sandalyeme yerleştim ve saçlarımı geriye iteleyip okuldan verilen ödevleri yapmaya başladım. Tam odaklanıp bütün soruları çözmeye çabalarken telefonuma düşen bildirim sesi tüm dikkatimi dağıttı. Ağzımın içine doldurduğum havayı oflayarak yeniden verirken uzanıp ekranı açtım ve gelen bildirime baktım.

Araf 💛
Aç karınla ders mi çalışılır Küçük?

Attığı mesajla hâlâ benim odamı izliyor olduğunu anlarken sandalyemden hafifçe arkamı dönüp cama baktım. Camlarımız, boydan boya ve geniş bir ene sahip olduğu için birbirimizi rahatça görebiliyor, odalarımızı izleyebiliyorduk. Yani, en azından ben rahatça izleyebiliyordum.

Göz göze geldiğim adamla heyecanlanırken içim kıpırdandı. Elimdeki telefona defalarca bakıp attığı mesajı tekrar tekrar okurken ona yanıt verdim.

'Annem evde değil, o gelene kadar genelde bir şey yemiyorum.'

Açıklayıcı mesajımı ona gönderirken merakla pencereye baktım. Aslında kalkıp kendim de bir şeyler hazırlayabilirdim ama buna üşeniyordum. Annemin gelip bize yemek hazırlaması ve bizim birlikte yemek yememiz daha mantıklı geliyordu. Gelen bildirim sesiyle birlikte bakışlarımı göz göze geldiğim yakışıklılık abidesinden çekerek telefonma çevirdim.

Araf 💛
Birazdan size geleceğim.

Yazdığı mesajla kalbim sıkışırken şaşırdım. Annem ve babam evde yokken neden bize gelecekti ki? Mesajı yeniden, tekrar tekrar okurken öylece kalıp, duraksadım. Nedenini sorarsam onu istemeyeceğimi düşünebilirdi, o yüzden sorgulamamayı seçtim. Mesajına görüldü atıp yazacak bir şey bulamazken bakışlarımla kıyafetlerimi süzdüm. Fena değildim ama üzerimi daha özenli giyinsem onun için hazırlandığımı anlar mıydı acaba?

Sonuçta beni pencereden görmüştü, anlayabilirdi. Kıyafetlerimi değiştirme fikrini elerken kasıldım. Bugün, fazlasıyla yakındık ve bu yakınlık daha önce hiç olmamıştı.

Vücudumu yavaş yavaş ateş basarken oda üzerime üzerime geldi. Penceremi aralamak için ayaklanırken Araf'ı odasında göremedim. Penceremi aralayıp içeri temiz hava girmesini sağlarken derin nefesler çektim içime. Bu nefes egzersizlerim kapı zili çalmasıyla sona erdi. Vücudum yeniden gerilirken titrekçe soluklandım. Gelmiş olmalıydı. Yeniden heyecanlanırken ellerimi dayadığım pencereden çekip odamdan çıktım. Koşar adımlarla merdivenlerden inerken kapının önüne geldim. Derince nefesler alırken hızlanan kalbimi yavaşlatmaya ve sakinleşmeye çalıştım. Eski halime göre kendimi daha iyi hissederken kapıyı hafifçe araladım.

Kapının arkasında, tüm asilliğiyle gülümseyen Araf'ı görürken kalbimden vurulmuşa döndüm. Nefeslerim yeniden kesilirken kasıldım. "Merhaba, beni içeri almayacak mısın Küçük?" Araf'ın sorduğu soruyla irkilirken hızlı davranıp kapının kenarına geçtim ve geçmesi için elimle salonu gösterdim. Dalıp, öylece kapının önünde dikilirsem olacağı buydu işte!

"Kusura bakma, dalmışım bir an." Araf'a mırıldanırken Araf bana sırıttı ve elinde gördüğüm poşetleri bana uzattı. "Yemek yemediğini görünce ben getirdim, birlikte yeriz." Bana yemek getirmiş olması içimi ısıtırken kafamı onaylar anlamda salladım ve kapıyı kapatıp onunle birlikte mutfağa doğru ilerledim. "Salona mı hazırlayayım, mutfağa mı?" Araf'a soru sorarken o beni takip etti ve birlikte mutfağa girdik. Getirdiği şeyleri tezgahın üstüne koyarken ona baktım.

ACIBADEM -ASKIYA ALINDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin