BŞHKM10

8.2K 451 26
                                    

Etraftaki kalabalık AYDIN ailesinin ne kadar sayılıp,sevildiğini kanıtlar nitelikteydi. Tabiri caizse adım atacak yer yoktu. Zehra bir haftadır yaşadığı mahalleden uzaktaydı,şimdi mahallesini görmek onu bir nebze duygulandırmıştı.

İlerde gelen misafirleri karşılayan Cemile hanım,oğlu kadar sevdiği Hamza'yı görünce hızla Hamza ve karısının bulunduğu tarafa doğru yürümeye başladı. Gelmeyeklerini düşünmüştü,oysa şimdi karşısında ikisini de görmek Cemile Hanım'ı mutlu etmişti.

"Hoşgeldiniz oğlum."

"Hoşbulduk Cemile Teyzem"

Yaşlı kadın Zehra'ya tebessüm ederek elini uzattı.

"Hoşgeldin Zehra kızım. Kusura bakma organizasyon işleriyle uğraşmaktan düğüne gelemedim. Hayırlı olsun"

Zehra tebessümle başını salladı.

"Önemli değil Cemile teyze."

Hamza karısının kolundan tutup boş bir masaya çekerken, Nurcan Hanım ve Cemile Hanım konuşmaya devam ediyordu.

"Kaçırır gibi niye kolumdan tutup sürüklüyorsun. Ayıp oldu kadına."

Ali Hamza karısının sözüne karşın gözlerini iyice açtı ve korkunç bir bakış attı.

Anında yerine sinen Zehra bir daha hiç ağzını açmadı. Aradan geçen süre zarfında yemekler yendi ve genç çifti dikkatli gözlerle herkes incelemeye başladı.
Beş yıl önce bu mahalleden taşınan KARA ailesi yine bu mahalleden gelin almıştı. Üzerindeki gözlerden rahatsız olan Zehra gözlerini insanlardan kaçırmaktan başka bir şey yapamadı.

Bir süre sonra uzaktaki masada yemek yiyen babasını görünce gözyaşlarına engel olamadı tam dört gündür ayrıydı ondan ve o kadar çok özlemişti ki. Bir anda göz göze gelen baba kız öylece bakakaldı birbirine. Biri 19 yıldır ilk defa babasından ayrı kalmış diğeri hanımı öldükten sonra kızından hiç ayrılmamıştı. Özleme bulanan bakışlar baba kızın birbiriyle sarılması ile son buldu.

Mustafa Bey kızının annesini andıran kokusunu derince içine çekti Zehra ise babasının göğsüne sığınmış sessizce göz yaşı döküyordu. Ali karısının babasına doğru gittiğini görmüş arkasından gitmişti.

Bir süre sonra birbirinden ayrılan baba kız derin bakışlarla birbirini izlemeye koyuldu. Ali Hamza kayinbabasının elini öperek selam verdi.

"Nasılsın baba? "

"İyiyim Zehram iyiyim,sen nasılsın? Alıştın mı bakalım yeni ailene?"

Zehra tebessümle başını salladı. Bir saat kadar babası ile sohbete dalan Zehra bütün sıkıntılarını unutuvermişti.

Zehra babasının hasta olduğunun farkındaydı ve her nasılsın dediğinde kötü cevap almaktan deli gibi korkuyordu.

Mustafa Bey karısının esir olduğu derde düşmüş gün gün kötülüyordu. Ancak bunu kızına belli etmemekte ısrarcıydı.

Ortamdan iyice sıkılan Hamza karısının kulağına eğildi ve konuştu.

"Vedalaş hadi kalkalım. Bir dakika daha katlanamayacağım."

Zehra zorda olsa vedalaştı babasıyla. Ali Hamza ise o sırada ailesine erken ayrılacaklarını haber verdi ve genç çift hızlı adımlarla arabaya doğru ilerledi.

Gerilerden bir genç Zehra'ya pür dikkat kesilmişti. Karısına bu denli dikkatli bakıldığını farkeden Hamza. Sinirle boynunu büktü.

"Sen kafanı başka yöne çevirir misin,yoksa ben o boynunu bir daha hiç bir yöne dönemeyecek hale getireyim mi?"

Zehra ne olduğunun farkındaydı ama olaya dahil olursa Hamza'nın gazabına uğrayacağı kesindi. Hamza halen karısına bakmakta olan adama doğru ilerledi.

Bir süre sonra adam pişkin gülümsemesi ile Zehra dan gözlerini ayırarak Ali Hamza'ya odaklandı.

"Ne var kardeşim baktıysak, nüfusumuza almadık ya."

Adamın verdiği cevap Ali Hamza'nın olağan şiddetle yumruğunu yemesine yeter vaziyetteydi. Ardı arkası kesilmeden adamı yumruklayan Ali Hamza sinirden çığlık çığlığa bağıran karısının farkında değildi.

Zehra kendisini duymayan kocasına son çare olarak kocasının omzuna dokundu.

Ali omzuna dokunan küçük elle aniden durdu. Adam elinin altında şuratı kanlar içinde yatıyordu. Adamı adeta bir pislikmişçesine fırlattı ve karısının kolundan tuttuğu gibi arabaya bindirdi.

Arabanın içine savrulan Zehra ağlamaktan başka hiçbir şey yapamıyordu. Biraz sonra yan tarafa binen Ali hiddetle arabayı çalıştırdı.

Derin nefesler veren Hamza'nın elinde derin yarıklar vardı. Hatta bir kaç yerden kan akıyordu.

Yüksek hızla on beş dakikaya eve ulaşan Hamza hızla arabadan çıktı. Zehra da hızla arabadan çıktı ve koşar adım eve ilerleyen kocasının peşinden gitti.

Hamza'nın siniri geçmek bilmiyor aksine zaman geçtikçe sinir katsayısı artıyordu.

Sonunda odalarına ulaşan çift konuşmamaya kararlı gibiydiler.

Kravatını aniden çıkartıp atana Hamza elini hızla duvara vurdu. Öfkeyle bağırdı.

Etrafta yankılanan ses Zehra'nın titremelerini artırmıştı.

Hamza biraz sonra ceketini fırlattı,ellerini yumruk yapıp tekrar duvara geçirdi. Elindeki kanlar gittikçe artarken Zehra dayanamayıp bağırdı.

"Yeterrr. Yeter . Yeter ellerin kan içinde kaldı. Ne olsun istiyorsun? Parçalansın mı? Söyle ne istiyorsun Ali Hamza KARA!"

Şimdi Ali Hamza bütün dikkatini karısına vermiş, yavaş yavaş karısının üzerine doğru gelmeye başlamıştı.

Aralarında bir milim mesafe kalmamışken ikilinin vücutları birbirine yapışmış haldeydi.

Hamza boyunu karısının yüzüne denk gelecek şekilde eğdi ve şimdi bir nefes kadar yakınındaydı.

" Ne o karıcım, canımın açısına dayanamıyor musun? Oysa senin bana verdiğin ruhsal acının yanında bu fiziksel acı bir hiçken."

"Ben sana ne acısı verdim Hamza,yeter artık kaç gündür aynı şey söylese kurtulalım neyse?"

Hamza karısının sözlerine daha da sinirlendi. Büyük eli ile karısının küçük yüzünü avucunun içine aldığı gibi kendine yaklaştırdı.

"Biliyor musun Durum. Aslında oyuncu olabilecek kabiliyete sahipsin, senden iyi oynayanını hiç görmedim."

"Ne oynuyorum Başhekim,söylesene. Aslında ya da dur konuşma ben söyleyeyim. Burada oyun oynayan birisi varsa o da senden başkası olamaz. Yıllar önce beni sevdiğini söyleyip sonra da bir anda ortadan yok olanda,beş yıl sonra gelip evlenelim deyip her günümü bana cehennem edende sensin. Şimdi söyle kim oynuyor?"

Hamza akli melekelerine bir kaç dakikalığına hakim olamamış olacak ki karısının dudaklarına dudaklarını örtmesi an meselesi olmuştu.

Selam ve dua ile...

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant