BŞHKM26

7.6K 395 35
                                    

"Babam,babam nerede Hamza?"

Nasıl cevap verilirdi bu soruya, şu an karısının bu soruyu sormaktaki amacını tabiki anlamıştı. Gördüğünün ve yaşadıklarının bir rüyadan ibaret olmasını diliyor,öyle temenni ediyordu.

"Sakin ol Durum,iyi misin?"

Zehra yavaş yavaş aklına gelenlerle başını tekrar yastığa bıraktı ve sessizce ağlamaya devam etti. Sessiz ağlamalıydı. Babası öyle istemişti çünkü.

"Biliyor musun Hamza,babam düğünüme üç gün kala bana ne tembih etmişti?"

Hamza oturduğu koltuktan kalktı ve karısının yanına geldi,ellerini avucunun içine aldı ve tüm dikkatini karısına verdi?

"Ne söyledi ?"

"Ben vefat ettiğim zaman yüksek sesle ağlamayacağımı ve isyan etmememi söyledi. O bunları söylerken ben susturmuştum onu. Konuşma demiştim. Böyle söyleme dedim."

Sicim gibi akan göz yaşları,dur durak bilmeden yastığı ıslatıyordu. Hamza karısının yanına uzandı ve başını göğsüne çekti.

"Ben meslek hayatımda bir çok ölüme şahitlik ettim. Ve verdiğim en büyük tepki bir iki gün unutamamak oldu.Ama babanemi kaybettiğim günü hiç unutamadım. Birinci derece yakını olduğum için tedavisine beni almadılar. Her ne kadar yanında en güvendiğim doktor arkadaşlarım dahi olsa emin olamadım hiçbir şeyden."

Zehra iyice sindi kocasının kucağına,kimsesi kalmamıştı şu sarıldığı kucak dışında,tabi bu adamda onun muydu emin değildi.

"Hani bana hep soruyordun ya! Neden evlenmeyi kabul ettin diye? Seni seviyorum bunu her zaman açık yüreklilikle söyledim zaten ama... Ama ba-babam çok ısrar etmişti. Ben artık i-iyiyim. Evlen yuvanı kur diye. Yani benden saklamış. Has-hasta olduğunu benden gizlemiş ve ölmeden önce evlendiğimi görmek istemiş."

Zehra öyle ağlıyordu ki, gözyaşları Hamza'nın tişörtünü sırıl sıklam etmişti. Şimdi bu adam sığındığı tek limandı.

"Ben artık tamamen yalnızım Ali, kimsem yok... Ne anam ne de,ne de..."

Devamını getirmemiş hıçkırıklarla ağlama devam etmişti. Zehra hıçkırdığında,Hamza başının üstüne bir öpücük kondurdu.

"Ben varım Durum. Biz varız. Annem annendir. Babam baban. Bak hatta ablan bile var. Benim ailem seninde ailen. Sen yalnız değilsin. Hiçbir zaman da yalnız kalmayacaksın."

Zehra sadece dinlemişti,cevap verecek. Konuşacak takati yoktu.

π'π'π'π'π'π'π'π'π'π'π

Sabah olmuş,taziye için teker teker gelmeye başlamışlardı. Nurcan hanım sabaha karşı gelininin yanına gitmiş. Biraz da olsa toparlanmasını sağlamıştı.

Şimdi koca salon tıklım tıklım, Zehra ise o kalabalıkta yapayalnızdı.

Helvalar dağıtıldı, meşrubatlar ikram edildi. Cenaze defnedildi. Taziyeler kabul edildi ve gün sonunda Zehra bütün acısı ile başbaşa kaldı.

Odasında cam kenarındaki koltuğa oturmuş,gözünden dinmek bilmeyen yaşları sessiz sessiz akıyordu.

Hamza bütün gün cenaze işleri ile uğraşmış gece geç saat anca odasına çıkabilmişti. Pencere önünde ağlayan karısını gördüğünde hızla yanına gitti ve oturdu.

Avucunun içine aldı yüzünü ve tek tek göz yaşlarını öptü.

"Etme... Şu bakmaya kıyamadığım gözlerine şu zulümü yapma."

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon