Bölüm Üç: Bina Barışı

372 31 38
                                    

            Hermione'nin, Harry'nin bahsettiği diğer isimleri duyması için uzun süre beklemesi gerekmemişti ve duyduğunda da hakikaten Profesör Snape için yeni meslektaşları arasındaki en küçük sorunun kendisi olacağına çabucak ikna oldu. Üç Süpürge'de geçirdikleri akşamın sabahında genç cadı Bakanlık'a gitmiş, görevli olduğu daireye yalnızca on beş dakika için uğramıştı. İki parşömeni önüne çekip birine tek cümleden ibaret istifasını, diğerine mutlulukla Hogwarts'a döneceğini belirten cevabını yazmıştı. Bakanlık'a ait baykuşlardan biri son kez mektubunu taşımak için yola çıkarken Hermione, yeni bakanın şaşkın bakışları altında istifasını sunmuştu. Kingsley'i çok seviyordu, onun yapmaya çalıştıklarının da farkındaydı ancak Bakanlık'ta geçirdiği yıllar olası kararların görünürde Bakan kimse ona, gerçekte ise başkalarına ait olduğunu öğretmişti. Bu öğretinin sonucu olarak o gün Bakan Bey'in odasından siyahi adama yalnızca eski bir yoldaşlık üyesi olarak sarılıp çıkmıştı. Aynı gün penceresinin önünde ayaklarını uzatıp özgürlüğünün kokusunu taşıyan kahvesini içerken aynı yaşlı baykuşun yaklaştığını gördü ve bu kez onu bekletmeden Ağustos sıcağında bunalmış hayvanı içeri aldı.

Bayan Granger,

Sizi okulumuzun kadrosunda görmek bizim için büyük bir sevinçtir. Kısıtlı vaktimizi doğru kullanmak adına dönem öncesi akademik kadro toplantımızı gelecek hafta Çarşamba günü yapacağız. Katılımınızı rica ederim.

En Derin Sevgilerimle,

Hogwarts Müdiresi

M.G. McGonagall

Günler, son yıllarının aksine ayağının altından uçup gidiyor gibiydi. Hermione en son savaş sonrası ilk bir yılın böyle heyecanlı bir umutla geçtiğini hatırlıyordu ve sonrası o kadar hayal kırıklığı doluydu ki o yıllar sanki çok geride kalmış gibiydiler. Okul yıllarından kalan kitaplarının tamamını hiç kullanılmayan ahşap yemek masasının üzerine sererek toplantı gününe dek heyecandan ve kaygıdan kalp krizi geçirmemeyi başarmıştı. O gün geldiğindeyse yeterince ciddi ama çok da mürebbiye gibi görünmeden giyebileceği bir kıyafeti arayarak bir saatini harcadı. Tamamen muggle modasına uygun giyinmesi yeni bir Hogwarts hocasına yakışmazdı ancak eski hocalar gibi baştan aşağı pelerin ya da cadı şapkası giymek de onu kötü bir taklitten öte göstermiyordu. Sonunda dizine gelen düz bordo bir etek ve beyaz gömlekte karar kıldı. İki küçük küpe, sadece yanlardan arkaya doğru hafifçe toplanmış saçlar ve hafif bir makyaj derken Hermione aynada gördüğün kadının az sonra resmi bir Hogwarts hocası olacağına inanamıyordu.

Birkaç saat sonra ev cinlerinin tüm marifetlerini sergiledikleri şerbetler, kekler ve kurabiyeler arasında bir yanında Neville, karşısında Draco Malfoy'a bakarken de evden çıkarken taşıdığı inanamazlık hissi sürüyordu. Geniş, dikdörtgen masada aynı inanmaz ifadeyi biraz daha sert ve olumsuz anlamda taşıyan biri daha vardı: Profesör Snape. Henüz bıçak gibi kapalı tuttuğu ince dudaklarını tek bir kez bile açmamış ve içeri giren herkesi yalnızca kısa baş selamları ile savuşturmuştu ancak orada olan hiç kimsenin Severus Snape'in bu üç yeni yetme hocayı onaylamadığını bilmek için ondan sözcükler duymasına gerek yoktu. Özellikle Neville Longbottom'un. Zavallı genç büyücü kendisine dikilen onaylamaz kara gözlerde iksir dersi anılarını yeniden görmüşçesine bakışlarını kaçırıyor, sakinleşmek için içtiği şerbeti ara sıra üzerine döküyordu. Hermione onun en ufak bir ihtimali olsa öğretmenlik işinden hemen şu an vazgeçeceğine adı kadar emindi.

"Neville, her şey güzel olacak. Senden daha iyi bir bitkibilimci tanımıyorum." diye fısıldarken bu abartılı telkinin onu biraz olsun yatıştırmasını umut ediyordu. Yoksa bu heyecanla toplantı sırasında saçmalaması işten bile değildi.

Hogwarts'ın ÇağrısıWhere stories live. Discover now