yirmiüç

2.1K 127 11
                                    

"Barlas" ıkınır gibi söylenen ismimle gözlerimi araladım.
Kirpiklerim birbirine yapışmış gibi zor ayrılırken bedenimi esnettim. "Barlas"acıyla inlediğinde korkuyla gözlerimi açtım.

Kılıç dişlerini birbirine geçirmiş bana bakıyordu. "Elini yaramdan çek"dediğinde kendimi ondan uzağa attım.
Hemen dirseğimin üzerine kalkıp yarasına baktım.

Sargı daha fazla kanlanmış altındaki pantolonu ıslatmıştı.
"Özür dilerim"diye mırıldandım. "Farkında değildim"dedim.

Elini saçlarıma getirip baskıyla yatmamı sağladı. Göğsüne yatırdığında "önemli değil"dedi. Göğsüne bir öpücük kondurdum. Elimi sakallarına getirdim. Eskisi gibi uzamışlardı. Yanağımı yanağına dayayıp boynuna öpücük kondurdum. Bu sırada sakallarına sürtünüyordum. "Özledin mi?"dediğinde mırıldandım.

"Ben demiştim uzar diye"dediğinde boynundan başımı kaldırıp alayla baktım. Eliyle burnumu sıkıştıp çekiştirdiğinde uzaklaştım. Elini elimle tutup göğsüne koydum.

Yatakta oturur pozisyona gelip yarasına baktım. Her zaman yerinde olan yarasına başka bir tane daha eklenmişti.

Yüzümü buruşturdum. "Ne o bayılacak mısın?"dediğinde endişeyle bana bakıyordu. Başımı salladım. "Acıyor mu ?"diye sordum.

"Deştiğin için evet"dediğinde gözlerine baktım. Yüzündeki gülümsemeyi gördüğümde rahatladım. Benle dakikalardır dalga geçiyorsa kötü olamazdı.

Omuz silkip yataktan kalktım. "Bayık göz nereye?"dediğinde ona baktım. "Canım sıkıldı" dedim.
Kaşlarını çatıp bana baktı. "Sen neden beni aradın?"dediğinde aklıma gelenlerle endişeyle saat aramaya başladım.

Duvardaki saati göremezken Kılıç'a koşup kol saatine baktım. "Saat 7"diye endişeyle konuştum. Gözlerimi kapatıp yatağa oturdum. Bu gidişle işten kovulacaktım.

"Ben gitmeliyim"diye odadan çıkarken yerimde kaldım. "Küçük"diye mırıldandım. Kılıç'a dönüp onu süzdüm. Yüzümü buruşturdum. Ben nasıl çocukla eğlenecektim.

Derin bir nefes alıp her şeyi düşünüp sakince anlatmaya başladım. "Yaranı temizle çocuğu eve getireceğim. Giderken Kaya'yı arayacağım. Buraya geldiğimde pizza sipariş et ve çocukla izleyebileceğimiz bir film bul. Animasyonlardan çıkma hatta"dedim.

Kılıç şaşkınca bana bakarken başını salladı. Onun bu şirin görüntüsüyle geri koşup dudaklarına ıslak bir öpücük kondurdum.

"Hadi kalk Kılıç"deyip odadan kendimi dışarı attım. Yapacak çok şey vardı.

...

Uslu uslu yanımdan otururken "nereye gidiyoruz?"diye sordu. Gözlerimi yoldan çekip "evime gidiyoruz"dedim.
Kaşları çatılırken "neden?"diye sordu.

Buruk bir gülümseme ile "arkadaşım yaralandı evde dinlenmesi gerekiyor"dedim. Başını sallayıp yine uslu uslu oturdu.

Direksiyonu çevirip apartmanıma baktım. Eskiden buraya daha az uğrardım. Arabayı yol kenarına park edip durdurdum.

Arabadan çıkıp küçüğün yanıma gelmesini bekledim. Hızla koşup elimi tuttuğunda gülümsedim.

Kapıda bekleyişimizin ilk dakikasını doldururken kapı açıldı.
"Sonunda"deyip ayakkabılarımı çıkardım.
İçeriye girdiğimde Kılıç nefes nefese kapıya tutunuyordu. Kolunun altına girip destek almasını sağladım.

Küçük eve girerken arkasından kapıyı kapatıp Kılıç'ı koltuğa bıraktım. Kılıç dişlerini sıkarken çocuğa "merhaba"dedi.

Küçüğüm utangaçca "merhaba"dedikten sonra yanına gidip sarıldım. Belime sarıldığında Kılıç kaşlarını çattı.
Onun bu haline gülümseyip küçüğü koltuğa otutturdum.

"Kılıç film buldun mu?"dedim mutfağa giderken. Pizza kutularına baktım. Hala sıcaklardı. "Aç mısınız?"diye seslendim. İki türlüde yiyeceklerdi ama yanına bir şeyler getirebilirdim.

İçerden ses gelmezken dolaptan cipsi çıkartıp içeriye doğru gittim. Birbirlerini yiyecek potansiyeldelerdi. Onları yalnız bırakmamam gerekiyordu. Gerçi yiyecek kişi tek Kılıçtı. Çocuğun bir şeyden haberi yoktu.

Birbirlerine kirpikleri arasından bakıp izliyorlardı. Gülümseyip mutfağa gittim.

Tabağa cipsi boşaltıktan sonra pizza kutularının üstüne kaseyi koyup içeriye gittim. Hala sessiz sessiz oturuyorlardı.

"Filmi açsana"dedim Kılıç'a uyarıcı bakışlar atarken gözlerini bana değdirip gülümsedi. Bu gülümseme göz devirmeme sebep oldu. Benden başkasına gülümsemiyor muydu?

İçeriye gidip kola kutularını alıp içeriye girdim. Kılıç televizyondan filmi ayarlıyordu. Masaya kolaları koyup ikisinin arasına oturdum. Oturduğum gibi küçük bana sarılırken kolumu sarıp saçlarını karıştırdım.

"Korktun mu?"diye bir soru yönelttiğimde başını salladı. Bıkkın bir bakışla Kılıç'a baktım. Yan gözle bizi izlerken animasyonu açmaya çalışıyordu. Bu haline gülümsedim.

Masadan pizza kutusunu alıp küçüğe uzattım. Kollarını bana sarmaktan vazgeçip hızla kutuya atıldı. Acıkmış olmalıydı sabahtan beri. Kendilerine saatinde yemek götüremediğim için küçüğü yemek yedirtmeden getirmiştim.

Kılıç filmi açıp koltuğa yaslandı. Kolunu belime atıp beni kendine yaslarken şaşkınca ona baktım. Biraz daha sokulup fısıldadım. "Beni mi kıskandın sen?"dedim alayla.

Boş suratıyla bana bakıp sonra ifadesini yumuşattı.
Bir süre sonra gülümsedi. "Seni kimseyle paylaşmak istemiyorum"dedi. Yüzümdeki gülümseme genişlerken "sadece seninim"dedim.

Göz kırpıp 'hımm'larken biraz daha bana yaklaştı. "Çocuk gidince bu sohbeti bir kez daha yapalım"diye fısıldadı.

Gülümsemem solarken kararmış gözlerine baktım. Yutkunup önüme döndüm. Çocuğun burda kalması daha mı iyi olurdu?

°°°

Dünden beri az az yazdım ve bu kadar oldu. Neysem bu bölüm çok şirin umarım sizde seversiniz

TIMARHANE ~GAY~ Where stories live. Discover now