2

693 218 94
                                    

-

Sanki bir boşluğa düşmüştüm. Varlığıda yokluğuda aynıydı aslında. Ama bir garip olmuştu içim. Birkaç parça eşyamı aldıktan sonra evden iki sırt çantasıyla çıktım. Bu kadardı işte. İki sırt çantası. Benim yaşımdaki kızlar bir haftalık tatile giderken bile iki bavul hazırlıyorlar. Bense evimi terk ederken sadece iki sırt çantasıyla çıkıyorum. Fark o kadar büyük ki görmemek için iddialı olmak gerek.

Son kez içeri baktıktan sonra çantamdaki çakıyı kemerime yerleştirdim. Artık adamlar benim peşime takılacaklardı. Kapıyı çekip elimdeki anahtara baktım. Sanki kilitlemek ister gibi. Anahtarı sağa fırlattım. Duvarla saksı arasında sıkıştığını gördüm. Artık ona ihtiyacım yoktu. Arkamı döndüğüm anda bir adım geri atarak kapıya yaslandım. Yine o buradaydı. Bu sefer kapımın önünde.

''Saati verdim. Şimdi çekil önümden.''

''Benimle geliyorsun.''

''Hasta mısın nesin sen ya? Bir donuk donuk tavırlar. Bak bugün yeterince canımı sıktın. Daha fazla seninle uğraşamayacağım. Bu tafralarını git başkasına yap.''

Daha son cümlemi tamamlamama kalmadan silahını bana doğru doğrulttu. Susup ona baktım.

''Ne var bu çantalarda?''

''Kıyafet.''

''Çöpe at.''

''Ne?''

Silahı daha çok burnuma sokmasıyla çantaları alıp konteynırın içine attım. Evimiz bodrum kattaydı. Elindeki silahla kenara çekilip merdivenlere önden buyurmamı söyledi. Sonra silahı beline koyup peşimden gelmeye başladı.

Onun göz emriyle ben önden o arkamdan yürümeye başladık. Geldiğim kestirme yola girdikten sonra bir araç bize doğru yaklaştı. Arka koltuğa geçtim. O da yanıma oturdu. Ön koltuklar doluydu. Ön koltuklarda iki tane sakallı şişman adam oturuyorlardı. Kaçmak gibi bir niyetim şimdilik yoktu. Çünkü zaten gidecek bir yerim yoktu. O evde daha fazla kalamazdım. Annemin ölümü beni üzmüştü. Ama sadece o kadar. Çünkü annem , annem olmaktan çıkalı uzun zaman olmuştu. Başka nedenlerimde vardı tabii. O adamlar evimizin yerini biliyorlardı. Bende onları biliyordum. Benim sonum annemin sonu gibi olsun istemiyordum.

Yolda bunları düşünürken benzinlikte durduk. Fazla geçmeden hızla yola devam ettik. Yarım saat sonra bir çiftlik evinde durduk. Saati isteyen adam kolumdan tutup sanki ben arabadan inemezmişim gibi beni çıkardı.

''Alt kata.'' dedikten sonra beni , önde oturan sakallı adama teslim etti. Çekiştire çekiştire içeri götürmeye başladı.

''Sana saati geri verdim! Ne istiyorsun benden daha! Bıraksana be kolumu! Yürüyebiliyorum ben.!''

Söylediğim hiçbir şeyi umursamadan beni çekiştire çekiştire evin içine soktu. Alt kata indikten sonra geçit gibi bir yerden geçtik. Uzun bir koridor. Sonra ise duvarları gerçi duvarda denecek gibi değildi. Gri köşeli bir odaya soktu beni. Odadaki tek şeyin sandalye olmasını görmemle durumu anlamam aynı saniyede oldu. Esir tutulacaktım. Ama sorgulamadan da yapamıyordum. Bana bunları bir saat için yapmıyorlardı. Peki ama neden? Sonra anladım bu adamların annemi öldüren adamlar olabileceğini.

Oturmamı emrettiği sırada belimdeki çakıyı karnına sapladım ve koridora doğru koşmaya başladım. Koridorun sonundaki adamları görünce herhangi bir odaya girip saklandım. Girdiğim oda kutularla doluydu. İçini açıp merakımı gidermeye vaktim olmadığından en arkadaki kutunun arkasına sığındım. Kalbimin atış hızını sanki hoparlöre bağlamıştım. Öyle yapsam eminim daha az ses gelirdi.

Günlerce burada kalamazdım. Elbette beni bulacaklardı ama burayı nasıl tasarladılarsa pencere bile yoktu. Sıfır ışık. Kapıyı açmasam , koridordan ışık gelmese içeride zor bir şey görürdüm. Çaresizce beklemeye başladım. Kimse kapıyı açmamıştı.

Tam ayağa kalkıp kutulara göz atacakken tekrar yerime oturdum. Biri kapıyı açmış ve içeri girmişti.

''Küçük hanım.. Buralarda mısınız?'' diyerek kutuların etrafına bakıyordu. 'Değilim' demek içimden geldiyse de sustum. Birini yaralamıştım. Dolaşmaya devam ediyordu. Beklemeye başladım. Sanki Azrailimi bekliyordum. Ağzımı elimle kapattım. Nefes alış verişimi duysun istemiyordum. Ta ki başımda belirene kadar.

''O benim görevim ama.'' dedikten sonra kolumdan tutup ayağa kaldırdıktan sonra ağzıma bir bez bastırdı. Bu sefer kaybetmiştim.

-

BELAWhere stories live. Discover now